Ep: 2

750 74 21
                                    

Biraz zor oldu gelmek. Hem korona, hem üniverstedeki sınavlar...toparlanmak cidden zor oldu. Bu anlarımda bile anlayışla karşılayan çok okuyucum oldu. Hepsine çok teşekürler ediyorum. Hala iyileşmiş değilim, ama size bölüm atmak istiyorum. Neredeyse 1 ay olucak. Size kıyamam.

Eğer yanlışlarım, yazım hataları olursa affedin. Kısa oldu bölüm. Ama idare edelim işte. Hastayken yazamaz oldum ağlicam😭😭😭😭

Oy verip, yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar dileği ile...

.
.
.
.

Jimin mutfakta yemekleri hazırlarken, ben de elimizde olan kamera görüntülerini izlemiştim. Videoda gözüken ve bizim de bizzat gözlerimizle gördüğümüz şey neydi bilmiyordum. Hızlıydı. Gözleri kırmızıydı...

Acaba vampir mi?

Bunu düşünmek, bu ihtimali düşünmek bile beni korkutmaya yetmişti. Yüzünü göremedik, karanlıkta seçememiştik. Arabayla ona çarparken bile hatırladığım tek şey gözleri olmuştu. Kırmızı gözleri...

"Tae yemek hazır!'

Jimin seslenmiş ve ben transtan çıkmıştım. Kamerayı masanın üzerine bırakmış, mutfağa geçmiçtim.

"Yüzü gözükmüyor..." diye sandalyeye otururken söylenmiştim.

"Neyin yüzü?"

Jimin anlamayarak elindeki çubukları ramenine batırmış, karıştırmıştı.

"Şu orda karşılaştığımız şey. Yüzü gözükmüyor..."

"Taehyung gerçekten tek derdin bu mu? Neredeyse ölebilirdik. Tamam beni umursamıyolar olabilirler ama senin bir abin var. Ailen var. Beni sinirlendirme. Ve bir daha da bu konuyu açmayalım. Bir daha da öyle yerlere gitmiyoruz."

Sinirle konuşması ve söylediği bazı şeyler beni üzse bile sesimi çıkartmamıştım. Haklıydı. Tek arkadaşımdı ve ben onun da hayatını riske atmıştım.

"Tamam büzme şu dudakları Taehyung"

Elindeki yemeği bırakmış, az sonra ağlayacak duruma gelen bir bebeğine hızla koşan anneler gibi bana sarılmıştı.

"Üzgünüm tehlikeye attım."

Hiç bir şey dememişti. Ben de sarılmasına karşılık vermiştim...
.
.
.

Sabah kalktığımızda günlük rutin işlerimizi halletmiş, okula gitmek için hazırlanmıştık.  Evden çıkmış, yürüyerek okula gelmiştik. Tüm yol boyu havadan sudan konuşarak eğlenmiş, dün hiçbir şey yaşanmamış gibi gülmüştük.

"Jimin!"

Arkamızdan seslenen Hoseok'un çağırışı ile Jimin arkaya dönmüştü. Kollarını açmış, bekliyordu.

"Gel benim bebeğimmm!!"

Hepimiz gülerken Hoseok ona sarılmış -pardon üstüne hoplamış- ayaklarını beline dolayarak, minik olan Jimine koala gibi sırnaşmıştı.

"Lan oğlum, boğuldum, in!"

"Biraz daha böyle kalayım, mochimi özledim. Okula beni taşı, ayaklarım ağrıyor."

Bu duruma alışık olduğumuz için birşey dememiş, gülmüştük. Jimin Hoseok'u bişekilde indirmiş ve okulun bahçesine giriş yapmıştık.

"Haberiniz varmı?"

Kaşlarımı çatmış, merakla sormuştum.

"Neyden? Ne oldu ki?"

"Okula yeni biyoloji hocası gelmiş. Dün duydum. Baya yakışıklıymış diyorlar."

𝐁𝐥𝐨𝐨𝐝𝐲 𝐋𝐨𝐯𝐞 [Kanlı Aşk] TAEKOOK♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin