Oteldeki odamızda annemin valizini toplamasını izliyordum. İçimde kocaman buruk bir acı vardı. 1 hafta bana sanki 1 gün gibi gelmişti. Ne kadar çok otelde kalalım diye anneme ve babama mızmızlansamda işe yaramamıştı. Üstelik Araf 'ın da gideceğimizden haberi yoktu. Onların odaları bizim odamızın çaprazındaydı. Annem izin verdiği için kendi başıma onların odasına gidebiliyordum. Kapılarına geldiğimde Araf ' ın babası Cüneyt Amca karşımda belirdi.
"Günaydın Cüneyt Amca! Malesef biz gidiyoruz. Annem valizi toplarken ben de Araf ' a veda etmeyi düşündüm."
"Araf gideceğinizi duyarsa çok üzülecektir, eminim ki" derken beni içeri aldı.
"Aaa! Gelmişsin, ben de kumdan kale yapmak için kovalarımla birlikte sana gelicektim. Şöyle kocaman bir kale yaparız."
Araf ' ın heyecanlı ve mutlu sesini duydukça gideceğimizi söylemek hiç içimden gelmiyordu. Gitmek istemiyordum.
"Ben de yapmayı çok isterdim ama biz eve gidiyoruz."
"Ne? Çok az kaldınız ama ben senden ayrılmak istemiyorum." dedi gözlerindeki zor tuttuğu yaşlarla beraber.
"Baba ne olur Arya ' nın gitmesine izin verme."
Tam bu anda kapıyı biri tıklattı. Annem beni almak istediğini söylerken Araf elimden tutup
"En azından çıkışa kadar yanında olayım." dedi.
****
Varmak istemediğim çıkışa gelmiştik. Babam arabaya valizlere yerleştirirken yüzümdeki gamzenin belli olamasını sağlayacak birşey olmuştu. Ailelerimiz birbiri ile vedalaşırken Araf kulağıma doğru eğildi.
"Sen herzaman benim kalemin prensesi olarak kalacaksın. Seni tekrar bulacağım, bundan eminim."
Söylediği sözler çok hoşuma gitmişti. Defalarca dinleyebilirdim. Şaşkın ve mutluluğum gözlerimin daha çok büyümesini sağlamıştı. Sarıldı ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Cebinden çıkarmaya çalıştığı iki deniz kabuğunun birini avcumun içine koydu.
"Bu deniz kabuğu sonsuza kadar saklıyacağız. Diğer teki de ben de kalıcak."
dedi ve arabaya binip yola çıktık. Yolda sürekli onu düşünüyordum. Acaba bir daha karşılaşabilecek, kınuşabilecek ve arkadaş olabilecekmiydik. Pencereye yapışmıştım, düşünürken. Annemin beni dürtmesiyle kendime geldim.
"Pencereye yapışmış ne düşünüyorsun, kızım? Gene hayallere mi daldın?"
"Hayır, anne. Sadece düşünüyorum."
"Artık üzülme kızım , otelden ayrıldığımıza. Sonra tekrar geliriz."
"Gerçekten mi?"
"Tabi ki"
En azından tekrar geleceğimize sevinmiş, bulutlara bakarak devam etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesim Olur Musun? (ASKIDA)
RomanceArkadaşlar lütfen okuduktan sonra vote ve yorum yapın.