Geç yazdığım için özür dilerim. Bir süre internetin olmaması hakkında sorunlar yaşadım. Bu yüzdende yazamadım. İyi okumalar. ☺️😉
Bugün okul yoktu ve Sonerle ayrılmamızın ardından 1 hafta geçmişti. Depresyondan tamamen kurtulmuş yerini kırgınlık boy göstermişti.
Uyumak beni rahatlatıyordu. Çünkü karanlık ve sadece acı veren şu dünyaya, biraz renk katmak hiçte fena olmazdı. Tamam, her şey toz pembe olsun demiyorum, öyle bir hayalde kurmuyorum zaten ama ne bileyim cehennem gibi geliyor her şey bu aralar.
Yatağımdan kalkıp odamdaki banyomda rutin işlerimi tamamlayıp, biraz gün yüzü görmenin faydalı olabileceği kararını verip dolabımdan dar pantolon ve kırmuzı- siyah kareli gömleğimi çıkardım. Gömleğimi pantolonun içine tamamen tıkıştırdıktan sonra makyaj aynamın önündeki maşa ile saçıma hafif dalgalar verdim. Hayatta en sevdiğim şeylerden biri oyuncak ayı olmuştur. Görünüşüm daha olgun gözüksede içimde, çoğu zaman dışarıya öıkarmayı sevdiğim küçük yaramaz bşr çocuk vardı.
Oyuncak ayıyı elime alıp " Oyy, sen ne tatlı bir ayıcıksın. Otura otura sıkıldın mı? Tabi ben de olsam ben de sıkılırdım. " dedim.
Şu an yaptığım başkası tarafından ' deli bu kız ' diye görünsede ben buydum. Kendiyle de, eşyalarla da konulan kız.
Sara benim en yakın hatta ikinci kardeşim diyebilirdim ama ona da anlatamadığım şeyler olmuyor değil. Bu yüzden ayıcıklara yönelmiştim.Saçlarımı bir kez daha düzeltipyatağumın yanındaki komidinin üzerinde olan telefonumu arka cebime koydum.
Odamdan dışarı çıkarak merdivenlerden aşağı indim. Annem mutfakta kahvaltı hazırlarken yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.
" Oh, bee. "
" Keyfin yerinde galiba. "
Buna cevap olarak gülümsemekle yetinmiştim. Bugün kendime gelme vaktiydi. Dizilerde ve filmlerde kız sevgilisi tarafından aldatılınca en az 3 ay depresyonda kalırdı. Her gün salya sümük. Benim ki 1 hafta sürmesi üzülmediğim anlamına gelmezdi. Benim doğama aykırıydı bir kere. Hani eve biri gelirde kapıyı açmak istemezsin. Çalar çalar gider dersin. Benimkide o hesap. Üzülür üzülür, geçer.Masaya tabakları koyarken babam ve kucağındaki Aden' in masadakş yerlerini alması ile eksik kalmamıştı.
" Günaydın. ""Günaydın, baba. " dedim gülümsemeye çalışırken.
" Abla. "
" Efendim, çok bilmiş? "
" İyi misin? Ne bileyim zorla gülmeye çalışıyorsun sanki. "
" İyiyim. Yok bir şeyim. Her zamanki halim. Hadi sen tabağındakileri bitir. "
" Peki. "
Aden' i çok seviyordum. O benim yaşama nedenim, değer verdiğim sayılı kişilerden biriydi. Ayrıca fazla zekiydi. Her şeyi anında anlayabiliyordu. Bazen hayret ettiğin bile oluyor, kendimi aptal görüyordum.
Yaklaşık yarım saat sonra kahvaltı etmiştik. Ardındansa tek başıma dolaşmak için dışarı çıktım. Belki unutabilirdim onu. Tek o gerizekalı değil, beni öpen o gıcığı da unutmam gerekiyor. Utanıyormuşmuşumda, görücekmişmişimde. PİSLİK, ODUN, GERİZEKALI,...
Utanmış olabilirim ama bu kabulleneceğim ve kaybedeceğim anlamına hiç mi hiç gelmezdi. Babam öğretmişti kaybetmemem gerektiğini. Bir kere yenik düştüm, bir daha düşemezdim.Yakınlardaki koca bünanın önüne gelmiştim. Beni rahatlatan ve tüm düşüncelerimi unutmamı sağlayan tek yer. İçeri girdiğimde ayak numarama uygun pateni giyerek salona doğru ilerledim.
Kışı, yaza göre kıyaslarsak daha fazla seviyorum. Bana göre mantık daha önemli. Yazın havalar çok sıcak olur ve soğutamazsın. Anca soğuk ülkelere gidersen rahata kavuşursun. Kışın ise kat kat kıyafet giyersin, ısınırsın. Isınmak için çöllere gitmeye gerek yok.İlk adımı attığımda dengemi tam bulamasamda ikinci adımda düzene girmişti. Salonu 3- 4 kere düzensiz hareketler ile turlamıştım. Şu an dünya yok olsa umrumda olmazdı. Beynimin içindeki, hatıralar, kızgınlıklar ve mutlu olduğum her an kendini resetlemiş gibiydi.
1 saatlik kaymamın ardından koca binadan çıkmış, çocuk parkındaki banklardaki birinde oturuyordum. Çocukları izlemek için değil, sadece burada oturmayı seviyorum. Kaydıraktakileri izlerken dalmıştım ki telefonumun titremesiyle irkilip arka cebimden çıkardım. Numara. Normalde açmazdım ama içimdeki ses açmamı söyledi ve kendimi her zamanki gibi dinlemeye karar verdim.
" Alo, kimsiniz? "" Bence numaramı kaydetmelisin yoksa her açtığında kimsiniz diye sormazsın. "
" Off, ne diye aradın beni? Hem, ben telefonuma tanıdığım kişileri kaydederim. Sen ve senin gibi değişik türleri kaydetmeye niyetim yok. "
" O zaman tanışalım. Beş dakikaya parka gelirim. Bu arada fazla konuşuyorsun. "
" Sen parkt- " telefonu suratıma mo kapattı bu gıcık? Parkta olduğumu nereden biliyor? Off! Şu an içimdeki sese de bana da...
Karnesi iyi gelenlere tebrik ederim kötü gelenlerinde ailesine ve ailesinin çenesini dinliyecekleri kendilerine sabırlar dilerim. Kendinizi motive etmeye çalışır ve seneye iyi notlar alırsınız umarım. 😊😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesim Olur Musun? (ASKIDA)
RomanceArkadaşlar lütfen okuduktan sonra vote ve yorum yapın.