Tepesine vurarak susturduğum çalar saatimin sesiyle kendime geldim. Off! Her gün bu eziyeti çekmek zorunda mıydım? Her zaman ki gibi üstümü değiştirip otobüse bindim. Okulun önünde inerken yakın arkadaşım Sara bana seslenerek yanıma geldi.
" Ne yapacaksın? "
" Ne , ne yapacaksın? "
" Doğum günü için "
" Kimin doğum günü ki? "
" Arya sen ciddi misin? Demedin mi sen bana haftaya çarşamba Soner' in doğum günü var diye."
" Ahh! Ben onu unutmuşum. Ne yapıcam şimdi ben? "
Konuşurken sınıfa varmıştık bile. Çantamı sıraya bırakırken ne yapacağımı düşünmeye devam ediyordum.
" Ne olabilir?... Ne olabilir?... Hııh, buldum"
Sara'nın bu ani tepkilerinden bir gün ölebilirim gerçekten.
" Ne buldun? Çabuk söyle! "
" İlla öyle gösterişli bir şey olmasına gerek yok. Sade kendi aranızda kutlasanız olur. Bu yüzden kutusuda , kendiside güzel bir hediye alırsın. Babası ona zaten bir ev almıştı. Baş başada olursunuz. Akşam da hediye ile birlikte evine gidersin. Kutlarsınız, falan. İşte bulundu, çok basitti. "
" Pasta? "
" Pastayıda hediye ile birlikte alırsın. "
Bu konularda gerçekten iyi değildim. Sara genelde aşırı tepkili biri olsada çok zekidir. Çok derken belki ben beceriksiz olduğum için abartmış olabilirim. Her neyse zil çaldığında son dersin kitabını almak için dolabıma ilerlerken o gıcık kızı gördüm. Her onu gördüğümde saçlarından tutup yerde sürükleye sürükleye koridorlarda gezdirmek istiyorum. Daha da işkence yöntemlerim var ama boşverin.
" Selam, EZİK! "
" Diyen o botokslu dudaklarını patlatırım. " kavga çıkmasın diye tabi bunu sessizce söylemiştim.
Sadece bu kızdan değil yanındaki iki aptaldan da nefret ediyorum. Ona benim 2 numaralı sinir bakışımı attıktan sonra saçlarını eliyle arkaya atıp bana gıcık gıcık gülümsedi. Ondan hoşlanmamamın başka bir nedeni de benim manevi olarak sahip olduğum kişileri sahiplenmeye çalışıyor. Özellikle Soner yanıma geldiğinde sinirlenmiş hallerini görüyordum. Onu fazla umursamayarak sınıfa girdim.
Tik...tak...tik...tak gözlerimi artık ben yönetemez olmuştum. Son 10 saniye 10,9,8,7,6,5,4,3,2,1,...0 bitti. Çantama kitabımı koyup tek omzuma attım.
" Hediye almaya benimle geleceksin demi? "
" Olmaz ya. Kuzenim şehir dışından gelicek. Evdekiler işte olduğundan mecbur ben karşılayacağım. "
Tek yardım edecek kişi vardı o da gitti.
Alışveriş merkezinin hediyelik eşya bölümünde eşyalar bana bakıyor ben eşyalara bakıyordum. Her zamanki gibi ikileme değil binleme düşmüştüm. Bine yakın şey vardı burada. Benim en sevdiğim kar küreleridir. Yanlız içinde iki kişi olamalı. Çünkü oradaki kız sanki benmişim de yanımda sevgilim oturuyor veya dans ediyoruz gibi hissediyorum. Elimdeki küreye bakmaktan vazgeçip yan raftaki klasik oyuncak arabaların önünde durdum.
" Kesinlikle bu. "
Soner' in böyle bir koleksiyonu okduğu için kesinlikle bunu alıcaktım. Kırmızı oyuncak arabanın parasını kasaya ödedikten sonra pasta alma vaktiydi. Pastaneden çikolatalı üzerinde çilek ve krema ile süslenmiş pasta aldım. Eve gidip hemen üzerimi değiştirmem gerekiyordu.
Dolabımdan çıkardığım pudra renkli tulumu ve ten rengi opak çorabımı giydim. Kar yağdığından hem güzel olmalı hem de üşümemeliydim. Saçlarımı boğazımın üşümesini engellemek için açık bıraktım. Çıkarkende siyah paltomu ve kırmızı botumu giydim. Bir yandan koluma çapraz taktığım çantamı bir yandan elimdeki hediye ve pastayı düzeltmeye çalışıyordum. Taksiye şöför yardımıyla yerleşir yerleşmez adresi söyledim. Parayı uzatı arabadan indim. Yavaş yavaş adımlarımı atıyordum. Işığı açık olduğuna göre evde olduğunu kesinleştirmiştim. Tam evin önüne geldiğimde gözümden akan yaşlara engel olamadım. Soner bir kızla... Beni görür görmez kapıya koşmaya başladı. Bu kız benim nefret ettiğim kızdı. Demek Laçin ile beni aldatıyordu. Soner kapıdan çıktığı an elimdekileri yere düşürüp sonuna kadar koşmaya çalıştım.
" Git buradan! Git! Git!"
" Bekle Arya. Açıklayabilirim. "
Son anda iki evi arasındaki dar sokaktan geçerek beni bulmasını engelledim. Ona gizlice bakıyordum. Beni bulamayınca geri eve dönmüştü. Olduğum yere çöküp ellerimi bacaklarımda birleştirdim. Göz kapaklarım bu ağırlığa dayanamayacak seviyeye gelmiş, kapanmıştı.Araf' tan
Yolda yürürken sırtını duvara yaslamış ve ve ellerini bacaklarında birleştirmiş vaziyette uyuyan bir kız gördüm. Yanına gidip ayağımla kolunu dürttüğümde uyanmamıştı. Dikkatlice yüzüne baktığımda yanağındaki gözyaşını gördüm. Kafamı sola çevirdiğimde iki çocuk yerdeki kıza bakıyordu. Çocuklar gitsin diye yanına aynı vaziyette oturdum. Sabaha kadar yanında kalmıştım. Biraz hareket ederken " Boynum " diye inlemeye başladı. Uyanacağını anladığımda , kar yağdığı için üzerimden çıkartıp bacağına örttüğüm montumu geri giyip yolda yürümeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesim Olur Musun? (ASKIDA)
RomantizmArkadaşlar lütfen okuduktan sonra vote ve yorum yapın.