Eğitim bölgesinde tekrardan bir araya gelen Muichiro, Gyomei, Tanjiro, Obanai, Kyojuro, Inosuke ve Giyuu sohbete dalmıişlardı. Sabito da kenarda oturmuş küçük çocuklar gibi gözlerini büyüterek onları dinliyordu. "Himejima, Rengoku; siz bizden daha uzun süredir buradasınız. Eğitimler nasıl oluyor?" diye sordu Obanai. Fakat Kyojuro iç çekti. "Keşke biz de bilsek Iguro. Ancak bize de şu an anlattıkları tek şey birlik sayısı tamamlanınca eğitime başlanacağı. Gönüllüleri birliklere mi ayırmışlar ne..." Tanjiro sevinçle konuştu. "Aynı birliğe düşmemiz ne kadar da harika oldu!" Inosuke Tanjiro'nun kafasına vurdu. "Zaten sadece bir tane birlik var. Bir birlik sayısı tamamlanmadan diğerini açmıyorlar." Tanjiro gözlerini devirdi. "Kafama vurmasaydın daha iyiydi."
Bir anda yankılanan cızırtılı megafon sesi ile herkes dikkatini oraya toplamıştı. Lüks giyinimli bir adam elinde megafon ile bir şeyler anlatıyordu. "Öncelikle hepinize devlet adına teşekkür ediyorum. Bugün burada 600 kişiden oluşan 4. birliği kurarak gönüllü sayımızı 2400 kişiye çıkarmış bulunmaktayız. Sayısı tamamlanan diğer 3 birlik gibi bu birlik de birazdan eğitime başlayacak. Herkesin vücut yapısına göre owari ürettik. Yani kimse silahsız kalmayacak. Fakat ondan önce başeğitmeniniz Ubuyashiki Oyakata ile tanışın."
Siyah, uzun saçlı bir adam çıktı ortaya. Sonra lüks giyinimli adam bir şeyler daha anlattıktan sonra eğitime geçmişlerdi. Herkesten 10 kişilik gruplar oluşturmasını istemişlerdi. Bizimkiler de ayrılmamak için iki kişi daha bulup bir grup oluşturmuşlardı. Tüm grupların başına bir eğitmen koymuşlardı. Gyomei, Tanjiro, Obanai, Kyojuro, Inosuke, Giyuu, Sabito, Muichiro ve diğer iki kişinin daha olduğu grubun başına Urokodaki Senjiro adında bir eğitmen geçmişti. Tüm gruplar eğitime başlamıştı. Herkes başarı ile ilerlerken Tanjiro azarlardan kurtulamıyordu. "Kamado, burada bacak açma çalışması yapmıyoruz. Bacaklarını omzun ile hizala." Tanjiro bacakları arasındaki mesafeyi biraz daha azaltıp omzu ile hizalandı. Eğitmen konuşmaya devam etti. "Unutmayın burada sadece temel duruşu, silahınızın çalışma prensibini ve ilk yardımı öğreniyorsunuz. Savaşmayı gerçek savaşta tek başınıza öğreneceksiniz."
꧁꧂
"Dikkat et İnosuke!" diye bağırırken bir yandan da arkasındaki iblisin kafasını patlattı Tanjiro. "Sen uyarmasan da ben onun orada olduğunu biliyordum zaten." diye bilmiş bir tavırla konuştu İnosuke. Tanjiro gözlerini devirmeden edemedi. Daha sonra owarisini sırtındaki askısına astı. "Hadi gidiyoruz." çatıdan Kyojuro'nun sesi duyulduğunda İnosuke ve Tanjiro da çatıya çıktı. Sonra hızlı ama sessiz adımlarla ilerlemeye başladılar. Eğitimlerini tamamlayalı henüz 1 ay geçmişti ve bu süreç içerisinde Sanemi ile Uzui de gönüllü olmak için kayıt yaptırmışlardı. Eğitim sadece 3 hafta sürüyordu. Bu yüzden Sanemi ve Uzui de eğitimlerini çoktan tamamlamışlardı. Fakat onlar -Sanemi, Giyuu, Obanai, Gyomei, Muichiro ve Uzui- daha tehlikeli yerlerde görevlendiriliyordu. Kyojuro'ya da teklif gelmişti fakat o kendini biraz daha geliştirmek istediğini söylemişti. Bu yüzden hala pasif yerlerde takılıyodu.Son haftalarda iblislerin sayısı oldukça arttığından daha çok katliam yaşanmaya başlamıştı. Buna rağmen karşılaştıkları iblis sayısı oldukça azdı. Özellikle takıldıkları bu sakin bölgelerinde.
Onlar çatıdan çatıya koşmaya devam ettiği sırada yakınlarda bir yerden büyükçe bir gürültü koptu. Yönlerini hemen oraya çevirdi üçü de. Çok geçmeden vardıklarında karşılaştıkları manzara dehşet vericiydi. Üst seviye iblislerden biri küçük kasabalarda birine inmişti ve insanları katletmişti. "Bunun burada ne işi var?" Kyojuro seslice söylendiğinde iblis onları fark etmişti. Sinirli bir şekilde onlara döndü. "Eh! Asıl sizin benim bölgemde ne işiniz var? Merkezdekilerden kurtulmak için buraya geldim, şu ile bak!" Tanjiro bağırdı. "Seni geberteceğim!" Tanjiro iblisin üzerinde atladı. Fakat saldırmadan durmak zorunda kalmıştı. Çünkü iblis, ona yaklaşmasın diye daha önceden yakalamış olduğu sivillerden birini kendine siper etmişti. "Bu kadar aptal olma çocuk. Beni yenemezsin. Ben 12 Kizuki'den biriyim sonuçta." iblis sadist bir kahkaha atmaya başlamıştı. Bu üçünün de sinirlerini oldukça bozuyordu. "Hey Rui! Seni merkeze paketlediğimi sanıyordum! Ama bu sefer seni bir şekilde geberteceğim." Bu kalın sesin sahibi olsa olsa Sabito'ydu. Eğitim bittiğinden beri diğerleriyle hiç görüşmemişti. Çünkü savaş becerisinden dolayı orta düzey tehlikeli bölgede görevlendirilmişti ve burada kendisi dışında hiç kimseyi tanımıyordu.