Yola çıkalı 5-6 dakika olmuştu. Ben elini cama yaslamış dışarıyı seyrediyordu. Kevin ise hala dalgındı. Ben'de aynı durumdaydı fakat ikisinin de sebepleri farklıydı.
Ben'in sebebi umutsuz ve karamsar düşünceleriydi.
Kevin'in sebebi Ben'in kendine zarar vermeye çalıştığı düşüncesiydi.
Ben için artık yolculuk bitmişti çünkü mekanın önünden geçiyorlardı. Ama Kevin durmaya pek niyetli değildi. Gaza bastı ve gitti. Araba hızlanınca Ben dengesini biraz kaybetti. Daha sonra kendini toparlayıp tekrar dışarı baktı. Mekandan oldukça uzaklaşmışlardı.
Kevin: "Emniyet kemeri niçin var Tennyson?"
Ben: "Kevin mekandan uzaklaşıyoruz ve sende takmıyorsun."
Kevin: "Evet."
Ben: "Bu hangisinin cevabı?"
Kevin: "Ikisinin de."
Ben: "B-ben orada inecektim. "
Kevin: "Hayır evinin önünde inecektin. "
Ben: "A-ama-.."
Kevin: "Senin ne diyeceğin umurumda değil. "
Kısa süre sonra eve varmışlardı. Ben yine arabadan inmedi. Kevin yine zor yoldan -ki Kevin için kolay- onu arabadan çıkardı.
Ben bu sefer ağır bir ceza yiyeceğini biliyordu. Kapı zilini çalan ve kolunu sıkı sıkı tutan Kevin'dan kurtulmaya çalışıyordu. Ama bu onun canını daha da yakıyordu. Çünkü kollarındaki kesikler sızlıyordu.
Kevin bir sorun olduğuna artık emindi. Ama şuan uğraşacak vakit değildi. Elini biraz gevşetti.
Bayan Tennyson elinde oklava ve yüzünde sinirli bir yüz ifadesi ile kapıyı açtı. Bu duruma Ben kadar Kevin'da şaşkındı.
Bayan Tennyson Ben'e içeri girmesini işaret etti. Ben boynu bükük şekilde içeriye adımladı. Kapıyı kapatacakken Kevin birşeyler anlatmaya başladı. O sırada Bay Tennyson' da kapıya yöneldi. Ben ise merdivenlerden gizlice onları seyrediyordu ama sesleri olduğu yere kadar ulaşmıyordu. Annesi bir süre sonra oklavayı kenara bıraktı ve sakinleşti. Daha sonra Kevin gitti.
Annesi içeri girerken Ben'in merdivenlerde gizlendiğini fark etti ve sıcak bir gülümseme sundu. Ben şuan hayatında hiç olmadığı kadar şaşkındı. Kevin'in yalan söylediğine emindi ama her ne dediyse hayatı kurtulmuştu.
Kevin'ı yalan söylemek zorunda bıraktığı için gün boyu kendine lanet etti.
●●●
Akşam yatağından kalkıp eline daha önce aldığı jileti çıkardı. Kendine bunu yapmak acı vericiydi tabiki. Ama Ben acıyı hak ettiğini düşünüyordu.
Yavaşça kollarını kesmeye başladı. Ne kadar yavaş o kadar acı. Ama kolları onu tatmin etmiyordu. Biraz düşündükten sonra bacaklarında neredeyse hiç kesik olmadığı aklına geldi. Ayak bileklerinden başladı.
Ben devam ederken Timmy mesaj atıyordu. Ben önce gelen 2 bildirime baktı. Devam ederken mesajlara cevap vermeye çalışıyordu;
"Benny?"
"Orda mısın? "
yazıyor...
"Evet."
"Nerdesin?"
"Evde. Gündüz vakti gelecektim ama isim vardı. "
yazıyor...
"Peki kendine iyi bak. "
"Sende."
Daha sonra sıkıldı. Jileti çöpe attı. Bacaklarından aşağı kan akıyordu. Bu görüntü herne kadar hoşuna gitse de annesinin onu bu şekilde yakalamasını istemiyordu.
Kimse görmeden banyoya gitti. Vücudu herzamankinden daha çok ağrıyordu. Ama acıyı her zamankinden daha çok seviyordu.
Annesinin heran akşam yemeği için zorla odasına geleceğine emindi. Bu yüzden hızla banyo yapıp çıktı. Odasına gidip üstünü değiştirdi ve yatağına girdi. Çıkmak istemiyordu.
Annesi aşağı kattan ona seslenmeye başladı ama Ben'den olumsuz yanıt aldı. Hemde birkaç defa.
Ben sonra bıkkın bir şekilde yataktan çıktı. Yeni bir jilet aldı. Sadece 10 saniye boyunca hayatını sonlandırmayı düşündü. Bunu hemen yapabilirdi, herşeyi sonlandirabilirdi.
Kimse bu hayat denen şeyi çekmek zorunda değil...
"Kahretsin!"
Siniri acıdan değildi. Ölümünü bozan telefondaydı ama arayan Kevin'dı. Bitirmesine engel olduğu için sinirliydi ama sevinmişti de.
"Git yemeğini ye Tennyson! "
"Ne? Ama sen nereden-.."
"Sadece aşağı in ve yemeğini ye."
Telefonu yüzüne kapattı. Ama Ben bunun için dargın değildi. Hatta gülümsemeye bile başlamıştı. Tereddüt ederek de olsa aşağı inip ailesi ile yemek yedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Depresyon - Ben 10
FanfictionBen Tennyson depresyona giriyor. Kevin'a olan aşkı büyüdükçe daha da içine kapanık birine dönüşüyor. Ben 10 Alien Force'de geçmektedir. BxB içermektedir.