-Bölüm 2-

41 11 2
                                    

Herkese merhaba ilk bölüm biraz karışık gelmiş olabilir ama bu bölümden sonra taşlar yerine oturacak. Yazması çok zevkli umarım okumasına zavkli olur. Sizinle beraber tekrar okuyacağız. Oylama ve yorumlarınızı bekliyoruz. Keyifli okumalar :)

))***))

Kendini boş vermiş, sevdikleri için yaşayan birinin korkuları arasında kendi de varmıdır? Yada kimseyi önemsemeyen birinin tek korkusu kendimidir? Keşke düşüncelerle herşeyi halledebilsem deriz bazı zamanlar. Düşünceler gerçeğe dönüştürülebilir mi tam anlamıyla. Kötü günler elbet bir gün son bulurmu, her kıştan sonra yaz gelir mi? En kötü günüm bile yirmi dört saat sürüyor sabret demeliyiz kendimize. Başkalarının değil kendimizin herşeyi olmalıyız.

Karşıya bakarak dik duruşuyla içeri girdiğinde bizi görmüş olabileceği aklımı kurcalayıp duruyordu. Kalbimin hızlanmaya başladığını hissettim. Kolay kolay korkuya kapılacak biri değilim ama bu işte istemsiz duygularla savaşıyorum. Buda o anlardan biri.
Ona korku ve şüphe dolu gözlerle bakarken bir anda gözleri hızla sınıfı dolaşı dolaştı ve benim olduğum yere baktı. Boş bakan gözlerle bana mı yoksa başka yere mi baktığını tam anlayamıyordum. Hızla başka yöne baktım. Kulağında yine aynı küpeler vardı. Bu sefer üzerinde siyah yazıyla '95' yazan gri bir sweet vardı. Altında sütlükahve, paçaları lastikli pantolon ve ayağında saçları gibi siyah ayakkabıları ile cool bir görüntüsü vardı. Elinde ise siyah motor eldiveni vardı.

'Motor mu kullanıyor?'

Gözleri birkaç saniye sınıfı dolaştıktan sonra bana doğru yaklaştığını gördüm. Bana yaklaştıkça bacaklarım kasılıyordu.

'Ama görmemiş de olabilir neden bu kadar tepki veriyorsun Deniz?'

Umarım beni güzel bulduğu için falan bakıyordurda taşımacılık yaptığım için bakmıyordur diye geçirdim içimden. Birinin beni güzel bulduğu için veya hoşlandığı için bakmasını sevmem hatta tiksinirim çünkü aşka inanmam ama şu anda buna bile razıyım. 'Ben nasıl bir işe bulastim ya?' Bu soruyu kaç bininci defa kendime soruyorum.

Bana doğru yavaş adımlarla yürüyordu ve bir dakika, yanımdan geçip gitti. 'Ne?'

Yanıma gelmedigi için gözlerimi kapatıp şükürler olsun dedim.

Kafamı çevirip nereye gittiğine bakamıyorum. Yaklaşık bir dakika sonra kulağıma narin bir o kadarda erkeksi gelen sesle gözlerimi kocaman açtım.Goz bebeklerim yerinden çıkacakmış gibi titriyordu.

"Artık nefes alabilirsin."

Babamı söylüyordu? Nefesimi tuttuğunu yeni fark ettim, eminim yüzüm de kıpkırmızı olmuştur. Kolumdaki saate baktığımda yansımamdan kendimi gördüm. Gözlerimi kocaman açılmış ve yüzüm kızarmıştı. Derin bir nefes alıp ürkek bakışlarla arkama baktığımda siyah gözleri omzunun üzerinden beni süzüyordu. Bir arka sırada sağ çaprazında oturmuştu. Gözlerine dikkatli bir şekilde baktığımda duygusuz gözlerinin kasvetli bir havası olduğunun farkına vardım. Elindeki motor eldivenlerini çıkarmıştı. Pürüzsüz ve kemikli elleri vardı. Elinin üzerinde 'V' ile başlayan bir dövme vardı ama gözlerim bulanık görmeye başladığı için okuyamadım. Cevap vermeden önüme döndüm.
Ama ben bu çocuğu okulda hiç görmemiştim. Yani kimi görsem kıyafetinin yorumladigim için illaki gözüme carpardı. Hem neden bana öyle dediki belki ben canım istediği için nefesimi tutuyorum.

'Çok belli ettin Deniz' dedi iç sesim.

Bütün ders boyunca kafamdaki düşüncelerden derse odaklanamadım. Diğer öğrenciler pek sevmez hatta hiç sevmez bu dersi ama ben zevkle dinlerim.
Fakat bu ders hiç aklımı verememiştim.

Sondan BirinciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin