Dürtülmekten çürüyen kolum, bir kez daha darbe yedi. Başımı sola çevirerek Batu'ya baktım.
"Kitapçığı kaldırsana." dedi ağzını oynatarak. Dudağımı dişleyip abimi göz ucuyla kontrol ettim. Etrafta geziniyordu. Arkasını bize döndüğü an kitapçığı kaldırdım.
"Hızlı ol." dedim fısıltıyla. Batu işaretlemelerini yaparken abimin bu tarafa dönmesiyle kitapçığı koyup soruyu düşünüyormuş gibi yaptım.
En iyi taktik buydu.
"Son on beş dakikanız." dediğinde sorulara göz gezdirdim. Başımı ağrıtan denemeyi kenara çekerek suyumdan içtim yavaş yavaş.
"Hay böyle sınavın..." diyerek denemeyi kapatan Batu, geriye yaslanmıştı. Yüzündeki memnuniyetsiz ifadeye güldüm.
Suyumu kapatarak optiği elime aldım. Kütüphanenin kayıt masasında duran abimin yanına gidip optiği verdiğimde hızlı bir şekilde kaç soru yaptığımı incelemişti. Başını kaldırıp göz kırptığında gülümseyip yerime geçtim.
Sınıftakiler de yavaş yavaş optikleri verirken kollarımı birbirine sardım. Çok geçmeden çalan zil, rahat bir nefes almamı sağladı. Herkes çıkarken biz abimi beklemiştik.
"İmdat gerçekten." diye mırıldandı Batu. Çantasını omzuna atıp yanıma geldi. Modu aniden değişmişti.
"Akşam kaçta alayım seni güzellik?" dedi çapkın bir tavırla.
"Arda abi sana arabayı vermez."
"Çalarım."
"Ben kardeşimi senin sürdüğün arabaya bindirir miyim?"
Batu gözlerini devirip, yanımıza gelen abime baktı. Abim elindeki optikleri rulo yapıp Batu'nun kafasına hafifçe vurmuştu.
"Mesai saatlerin dışında sana radar Kaan desem ceza yer miyim?" dedi Batu. Abim kısa bir gülüş savurdu.
"Hadi inin aşağı, abim gelmiş bekliyor sizi."
"Sen gelmeyecek misin?" diye sordum. Bir elini belime sarıp yanağımdan öptü.
"Biraz sürer işim. Siz gidin."
Başımı sallayarak çantamı ve montumu elime aldım. Abim kağıtları masaya bırakıp tekrar önüme geçince durup ona baktım.
"Montunu giymeden nereye?" derken kaşları çatıktı. Montumu eline alıp giydirirken kendimi bir çocuk gibi hissetmiştim.
"İyi ya, siz takılın ben gideyim o zaman."
Batu'nun söylenmesiyle gülerek onun yanına ilerledim. Çenesini dikleştirip elini havaya kaldırdı.
"İyi çalışmalar, radar Kaan abi hocam."
Batu ile beraber okulun çıkışına yöneldiğimizde, arabada bekleyen Kerem abimin yanına ulaştık. Önce Batu'yu bıraktıktan sonra abim dükkana sürdü arabayı.
"İyi biri mi bu seni davet eden Ece?" dedi Kerem abim. Başımı ona doğru çevirdim. Gözlerini yoldan ayırmıyordu. Ara sıra yandaki aynaları kontrol ediyordu.
"Pek tanımıyorum, sadece Kaan abime ilgisi olduğunu düşünüyorum o kadar."
"Hadi be!" dedi Kerem abim gözlerini büyüterek. Kırmızı ışıkta durup bana çevirdi gözlerini. "Kız güzel mi peki?"
Şaşkınlıkla onun heyecanını izlerken, kendisi ciddiyetle duruyordu. "Abi..." dedim hemen. "O ne demek ya?"
Dudakları yavaş yavaş yukarı kıvrılınca kaşlarımı çattım. Ardından sesli bir şekilde güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küre
Teen FictionKüçüklüğünden beri dedesiyle yaşayan, ona bakan bir kız. Ansızın, dedesinin ona anlattığı ailesi hakkında bilgilerin yalan olduğunu öğrenir. Yetmezmiş gibi dedesinin baskıları artınca iyice çıkmaza girer. Bir yanda onu kısıtlayan dedesi, diğer yanda...