Bölüm şarkısı:
Amy Winehouse- You Know I'm No GoodDeniz'den...
20 Aralık Salı 2021
Hava hala apaydınlık sayılmazdı ve ben okula doğru yürüyordum. Kış etkisini göstermeye başlamıştı. Kıştan nefret eder, kar yağışını falan romantize etmeyi sevmezdim. Sokak hayvanları için bu kadar boktan olan bir duruma neden herkes bayılıyordu? Soğuktan titreyen yavru sokak kedisine bakarken iç geçirdim. Kucağıma alıp ceketimin içine doğru tutarak biraz ısıtmaya çalışırken telefonum çaldı. Sabahın yedisinde birine telefon etmem için ölümle burun buruna falan olmam gerekirdi sanırım. "Cidden..." söylenerek elimi cebime attım, telefonumu çıkardım. Arayan Helin'di. Dünyanın en sıkkın iç geçirişini yaptıktan sonra gözlerimi devirerek yanıtladım. Bir yandan da sıkıntıyla saçlarımı karıştırıyordum.
"Efendim?"
-"Aşkım, nasılsın?"
Tanrı aşkına! Bu kız bana böyle hitap etmek zorunda mıydı cidden? Yüzümü ekşittim.
"Bir şey mi var?"
-"Bir şey mi var mı? Sana inanamıyorum Deniz! Bu sabah beni evimden sen alacaktın hani?"
Siktir! Dün beni zorla evinden almaya davet etmesini tamamen unutmuştum.
"Ah.. aklımdan çıkmış, üzgünüm.."
-"Neyse bu seferlik böyle olsun bakalım, bir daha unutursan kızarım ama!" İğneleyici bir kıkırtı eşliğinde söyledikleri karşısında utanmadan edemedim. Şu telefonu kapatabilir miydik artık?
"Okulda görüşürüz."
-"Görüşürüz canım.."
Canım mı, cidden mi? Tamam, takılıyor olabilirdik ama şu saçma 'sevgililik' sıfatlarına gerek yoktu. Onu bu konuda bir ara kibarca uyarmalıydım.
Helin ve sıfır efor sarf ettiğim halde tamamen onun emrivakileriyle devam eden 'ilişki'miz. Onunla egomu tatmin etmiyorum ne de olsa. Benden gerçek anlamda hoşlanmadığını ve herhangi bir 'daha popüler' çocuk mesajlarına dönse onunla olacağını biliyorum. Tamamen o aptal erkek avcısı arkadaş grubuna bir şeyler başardığını göstermek ve 'son sınıflardan sevgilim var' demek için takılıyor benimle ki bu benim işime geliyor. Çünkü ben de günlerdir kafamdan atamadığım, muhtemelen benim adımı bile tam olarak bilmeyen o kızı biraz olsun aklımdan çıkarabilmek için Helin'le vakit geçirmeye katlanıyorum. Saçma bir şekilde Helin'le olmam güven veriyor, sanki uzun zamandır uykusuz bir şekilde okula gelmeme neden olan kişi, beni okulda Helin'le görürse onu düşündüğümü anlamayacak. O kadar aptalım ki. Kızın benim varlığımı hatırladığından bile şüpheliyken, kafamda böyle küçük oyunlar döndürdüğüm için kendimden utanıyorum. Hayatım boyunca tüm kızları gizliden gizliye aynı, itici ve yapışkan bulmuştum. Tam da en olmayacak zamanda kafayı yediğimi hissediyordum. Boğuştuğum düşüncelerimden az kalsın bana çarpacak olan arabanın kornasıyla ayrıldım. Kafamı kaldırdığımda okulun önünde olduğumu fark ettim. Bir de, az kalsın bana çarpacak olan arabanın arka koltuğunda gülmemek için dudaklarını ısırarak bana bakan bir Ceylin olduğunu. İstemsizce gözlerimi irileştirdim, bedenim birkaç saniyeliğine hareketsiz kalmıştı ve vücudumdaki tüm kanın yüzüme doğru hücum ettiğini hissediyordum. Başımı önüme eğerek hızlı adımlarla okul kapısından içeri girdim. Siktir, o gülüş de neydi öyle? Kolumu ateşimi ölçtürmek için uzatırken beynimde yankılanan tek bir düşünce vardı: Ben boku yemiştim.26 Aralık Pazartesi
Ceylin'den...
Yılın son günleri okul-ev arasında geçerken "Pazartesi sendromu bize koymaz!" dercesine ilk dersin teneffüsünde, Yaren ve Alican'la bir şeye hunharca gülüyorduk. Gözlerim Ezgisu'yu aradı. Bir anda ortalıktan kaybolmuştu, Yaren'e sordum.
"Ezgisu nerede ya?"
-"Sence? Süleyman'a kek götürmeye gitti. Bu seferki cidden muazzam olmuş yalnız.." ağzına son kek parçasını atıp afiyetle yerken konuştu, bir yandan da eliyle 'aşırı lezzetli olmuş' hareketini yapıyordu. Kekin kokusunu duyunca bir anda ortama Ege damladı:
"Lemineyy, bizimki yine döktürmüş."
-" Kankss, bizim kız döktürmüş yine yaa!" Alican da bizi bir gün gülmekten Penti kapılarını tekmeletecek Kadir taklidiyle ekledi.
Sınıfın bir köşesinde ise matematik tanrımızın sorduğu türev sorusuyla uğraşıp yapamayan Yaşar'a "Aga sen nasıl bir gay'sin ya?" ithamları savuran Devrim'in gür sesi yankılanıyordu.
Şöyle bir baktım da, bizimkileri cidden seviyordum. Romantik arkadaşlık anımı Burhan Hoca ile olan toplantımın aklıma gelmesi bozdu. "Lan! Burhan Hoca'nın yanına gitmem gerekiyordu benim." deyim yerindeyse haykırdım. Yaren muzipçe sırıttı. "Gidelim o zaman bebeğim, hem belki görmek istediğimiz insanlar da oradadır."Ben Burhan Hocayla hangi parçanın ses tonuma daha uygun olacağını piyano tarafında tartışırken; şakalaşıp sohbet eden Yaren, Batu Melih, Deniz üçlüsünü izliyordum. Yaren'in komik bir yüz ifadesiyle söylediği ama benim duyamadığım şey ikisini de güldürmüştü. Deniz, Yaren'in dediği şeyi kahkaha atarak onaylarken Batu Melih öylece sırıtıyordu. Tanrım, Deniz'i ilk defa kahkaha atarken görmüştüm. Yaren de ne ara yakın olmuştu bu kadar onlarla? Saçmaydı sanki biraz. Hey, neler düşünüyorum ben ya? Yaren'den, canım kankamdan bahsettiğimi hatırlayınca bu görüntünün beni rahatsız etmesinden utandım. Of, şu aptal suratsız çocuk bütün ayarlarımla oynamıştı resmen. Ona sinir oluyordum.
Birkaç dakika içinde doğru tonu bulmuştuk. Müzik odasına Ezgisu da giriş yaptı, Deniz ve Batu Melih'in yanında oturan Yaren'in yanına oturdu. Şimdi dördü de bana bakıyordu. Birbirlerine sarılarak oturan canım velilerim Ezgisu ve Yaren'in destekleyici anne bakışlarına bir öpücük attım. Tanrım, şimdi şarkıya girecektim ve o da buradaydı. Hem de az önceki kahkahacı hallerine göre oldukça ciddi gözüküyordu, neyse. Düşüncelerimden Burhan Hocanın parmaklarını piyanonun tuşlarına basıp şarkıya giriş yapmasıyla ayrıldım ve gözlerimi kapatarak kendimi müziğin ritmine bıraktım.[Buradan sonrasını bölüm şarkısını dinleyerek okumanız rica olunur ;) ]
" Meet you downstairs in the bar and hurt
Your rolled up sleeves in your skull T-shirt
You say "what did you do it with him today?"
And sniffed me out like I was Tanqueray
'Cause you're my fella, my guy
Hand me your Stella and fly
By the time I'm out the door
You tear me down like Roger Moore
I cheated myself
Like I knew I would
I told you I was trouble
You know that I'm no good
Upstairs in bed with my ex-boy
He's in a place, but I can't get joy
Thinking on you in the final throes
This is when my buzzer goes
Run out to meet your chips and pita
You say when "we're married"
'Cause you're not bitter
"There'll be none of him no more"
I cried for you on the kitchen floor
I cheated myself
Like I knew I would
I told you I was trouble
You know that I'm no good
Sweet reunion, Jamaica and Spain
We're like how we were again
I'm in the tub, you on the seat
Lick your lips as I soak my feet
Then you notice little carpet burn
My stomach drop and my guts churn
You shrug and it's the worst
Who truly stuck the knife in first
I cheated myself
Like I knew I would
I told you I was trouble
You know that I'm no good"Şarkının bitimiyle gözlerimi açtım. Burhan Hoca ve kızların övgü dolu sözleri gülümsememi sağlarken nasıl oracıkta düşüp bayılmadığımı sorgulatacak şey yaşandı. Anlamlandıramadığım bir şekilde yoğun bakan gözlerinden sonra gözüm, aralanan dudaklarına kaydı, onu hiç bu kadar cesur görmemiştim.
"Sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum; bu, dinlediğim en iyi şeydi."
Evet, bunu Deniz gözlerimin içine bakarak, memnun olmuş bir gülümsemeyle söylemişti.Bölüm Sonu
Yorumlarınız benim için çok değerli, nasıl buldunuz şimdilik? Sonrasında olaylar iyice karışacak ;)❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Kayboldun
Teen Fiction"...Durup baktın göz ucuyla Başka biri vardı yanında Sakin kalamazdım Benim olacağını bilmesem..."