Bölümü yazarken tatlı bir ilkbahar günündeymişim gibi hissettim nedense, keyifli okumalar🌻<3
Bölüm şarkısı: 5SOS- Valentine
11 Şubat Cuma
Bu sabah uyandığımda kendimi salondaki kanepenin üzerinde, üzerim koltuğun kenarında duran battaniyeyle örtülmüş halde bulmuştum.
Deniz, uyandığı gibi üzerimi örtmüş ve evimden çıkıp gitmişti.
Dün aradığım soruların yanıtlarını bulamamıştım. Yanıtların hepsi ondaydı ancak o kafamı daha çok karıştırmak için yemin etmiş gibiydi. Emin olduğum tek şey ona her geçen gün geri dönülemez bir şekilde kapılıyor olmamdı. İlk zamanlar tatlı bir heyecan olan o his şimdi sinir bozucu bir duruma gelmişti.
Anlaşılması güç biri olduğunu kabullenmiştim ama dün gece Ege'ye karşı tutumunun sebebini kendince açıklayabilmişti ve ben de anlamıştım işte. İşine geldiği zaman kendini zorlayarak da olsa düşüncelerini bana geçirebiliyordu. Dün gece, beni Ege'den nasıl kıskandığını ağlayarak, laflarını dolambaçlı yollardan geçirerek anlattığı gibi. Yüzüme karşı "Seni deli gibi kıskanıyorum" demese bile kıskandığı her halinden belliydi ve o gün, onu Helin'le gördüğümde gözlerimle haykırmıştım gerçekleri. Onun hissettiklerimi anladığından emin olduğum halde bana akla mantığa uygun bir açıklama yapmamasını öylece geçiştiremezdim. Tamam, "arkadaşça vakit geçirdik" diyişimin onu çileden çıkarmaya yetecek bir cümle olduğunu kabul ediyordum. Ama tanrı aşkına, korkmuştum işte. O günün benim için ne kadar özel olduğunu belli etmekten korkmazdım normalde ama öyle bir gülmüştü ki Helin'e, onu bana tercih etti falan sanmıştım. Kimsenin kahrolacısa bir tercihi olmak istemiyordum. Bir ilişkinin bu tarz bir seçim meselesi haline dönüşmesi en kabul edilemez, en iğrenç şeydi. Ve ben bunları bile düşünecek seviyeye gelmişken, o hala bu konuda ne düşündüğümü umursamıyor ve adım akıllı bir açıklama yapmıyordu.Okulun başlamasına bir saat kadar vardı. Belki ılık bir duş beni kendime getirebilir düşüncesiyle kendimi banyoda buldum. Dakikalarca suyun altında kaldıktan sonra kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Çekmecemden temiz iç çamaşırlarımı çıkarıp üzerime geçirdikten sonra ne giysem diye düşünmeye başladım okulda Deniz'le karşılaşma ihtimalime karşı. Normalde sabahın köründe okula giderken elime ne geldiyse onu üzerime geçirir, nasıl göründüğümü pek umursamazdım ama şu an vaktim vardı ve öyle işte, ona güzel gözükmek istiyor olamaz mıydım? Diz kısımları yırtık siyah bol bir jean, askılı siyah bir body ve üzerine beyaz bol bir gömlekte karar kıldıktan sonra alelacele bir eyeliner çektim ve kirazlı dudak parlatıcımı sürüp birkaç gün önce kısacık kestirdiğim saçlarıma hindistan cevizli bakım kremimi sürdüm. Kitaplarımı okul çantama tıkıştırdıktan sonra da kırmızı converselerimi giyip evden çıktım. Evim okula çok uzak değildi o yüzden yürüyüş yapacaktım. Sabah yürüyüşleri bana her zaman iyi gelirdi.
Okulun öğleden sonrası beklemediğim bir şekilde eğlenceli geçiyordu. Öncelikle Deniz okulda yoktu, bu yüzden gergin hissetmiyordum. Bir de müzik odasında Burhan hoca, Batu Melih, Şemsi ve Rasim'le çalışmak iyi gelmişti. Rasim'le ben birlikte söylüyorduk, diğer üyeler de çalıyordu. Deniz, Rasim, Şemsi ve Batu Melih'in grubu 'Blaze' artık her haftasonu İzmir'in en popüler barlarında çalıyordu. Her hafta güzel konserler veriyorlardı, kitleleri gittikçe büyüyordu ve Batu Melih'ten aldığım küçük sırra göre önümüzdeki sonbaharda ilk albümlerini çıkarmayı planlıyorlardı.
Onlarla gurur duyuyordum ve birlikte çalışmak bana bir şeyler katıyordu, gün geçtikçe geliştiğimi fark edebiliyordum. Müzikle haşır neşir olmak da her zaman modumu yükseltmeyi başarıyordu cidden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Kayboldun
Подростковая литература"...Durup baktın göz ucuyla Başka biri vardı yanında Sakin kalamazdım Benim olacağını bilmesem..."