5. Gün

292 45 35
                                    

5

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

5. Gün: Lunapark

Yibo, beklediğim gibi öğleden sonra gelmedi. Genelde okuldan bir iki saat sonra gelirdi ama bugün gelmedi. Bunun yerine, tam olarak gece saat on civarında geldi. Rahibeler, yibo'nun kim olduğunu anlayacak kadar görüp tanıyorlardı zaten. Genç rahibelerden biri beni aşağı kata çağırdığında, yibo'yu kanepelerden birinde otururken buldum, bir grup küçük çocuklar, etrafını sarmıştı.

"Zhan'nin, yakışıklı prensi misin?" diye sordu yedi yaşındaki dişsiz bir çocuk, kıkırdarken yibo'ya.

"Evet öyleyim." Diye söyledi Yibo'nun kulaklarıma ilişen cevabı tüylerimi diken diken etti.

Dişsiz kız, uyumsuz bir kıkırdamaya kapılmadan önce nefesini tuttu. "Ama erkekler kötü! Zhan ge hariç o melek gibi! Dışardaki, erkekler kötü ve iğrenç!"

Yibo, kıkırdayarak küçük kızın dağınık sarı saçlarını karıştırdı. "Prens olanlar değil."

Duvarın arkasından dışarı fırladığımda duyduklarımdan bıkkınlık geçirdim. Yibo'ya yaklaştım, onu küçük kız kalabalığından uzaklaştırdım. "Hadi gidelim Yibo." diye mırıldandım.

"Şimdi Zhan ge ile büyülü krallığına mı götüreceksin?" diye sordu yuan bir gıcırtılı ses yanaklarımı ısıtarak.

"Nasıl tahmin ettiniz çocuklar?" Gülümsemesi genisledi Yibo'nun, şaka yapmıştı ama küçükler, pek inanmış halleri vardı gülümsüyordu.

"Çocuklar yatakta olmanız gerekmiyor mu?" Cici Liu, Rahibe kollarını kavuşturarak kapıdan çıktı. Hemen, tüm çocuklar oturma odasından aceleyle çıktılar ve yolda televizyonu kapatmayı ihmal etmemişlerdi. Cici Liu yukarı kattaki çocukları takip etmek için dışarı çıkmadan önce bana göz kırptı. Muhtemelen dişlerini fırçaladıklarından ve yatağa yatırıldıklarından emin olmak istemişti.

Yibo'yu yetimhanenin ön lobisine çektim ve ona suçlayıcı gözlerle bakarken kollarımı kavuşturdum. "Çocuklar artık senin hakkında beni sonsuza kadar rahatsız edecek." iç geçirdim. "Bu geç saatte burada ne yapıyorsun?"

Wang Yibo, hafifçe gülümsedi. "Seni bir yere götürmek istiyorum."

Şüphelerim artarken kaşlarımı çattım. "Sen, beni büyülü bir krallığa götürmüyorsun, değil mi?"

Yibo güldü, beni yetimhanenin dışına götürürken başını salladı. Arabasının kilidini açtı ve benim için yolcu kapısını açmayı ihmal etmedi. "Hayır." Durakladı, sürücü koltuğuna geçmek için döndüğünde. "Sadece bekle ve gör."

Yibo arabayı sürmeye başlarken pencereden dışarı bakarak kollarımı kavuşturdum. Birkaç dakika sonra, kasabamızdan sadece birkaç dakika uzakta, tahta kaldırımın otoparkında olduğumuzu fark ettim. Bugün tüm ışıklar yanmıştı ve gözlerim hemen dönme dolaba takıldı.

Ölmemek İçin On Neden / YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin