2 Gün

304 48 52
                                    

2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2. Gün; Dans

-

-

-

Annem genç bir yetişkinken, bir baş balerindi. Yirmi bir yaşına geldiğinde, yurtdışında gösteriler de başrol oynamaya başlamıstı.

Ailem ben yedi yaşındayken travmatik bir araba kazasında ölmeden önce, bana dansın temel adımlarını nasıl yapacağımı öğretti. Ve o öldüğünde, pes etmedim. Dans derslerine gidecek param olmamasına rağmen evde kendimi eğitmen, tekniğim ve esnekliğim üzerinde kendi kendimi çalışırdım.

On iki yaşımdayken umudumu kestiğim için bıraktım.

Bu yüzden Yibo bugün sabah saatinde bana hep ne olmak istediğimi sorduğunda, "dansçı" diyerek hata yaptım.

Beni nereye götürdüğünü başta söylemedi ama içeri girdiğimde hemen anladım ve boş sahneyle karşılaştım.

"Bugün dans edeceksin, sadece sen." Yibo gururla gülümsedi, sahneye çıkmam için beni koridordan aşağı sürüklemeye başlamıştı bile.

Başımı iki yana sallarken gözlerim büyüdü. "Beni oraya götürmeyeceksin. Dört yıldır dans etmedim!"

Yibo kıkırdadı. "Eh, yeniden başlamak için asla geç değildir, değil mi?"

Sahnede tökezlediğimde bana büyük bir heyecanla bakıyordu beni içeri itmeden önce. Parlak ışıklar üzerimde parladı ve aşağıdaki kalabalığın arasından Yibo'yu görmemi zorlaştırdı. Gözlerimi kısıp elimi kaldırdım. Yibo, bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyordum. Söyledim ama dinlemedi.

"Haydi! Sadece ayakkabılarını çıkar ve etrafında dön." Yibo beni cesaretlendirerek kollarımı kavuşturdu.

"Başka bir yere gidelim, olur mu?" Merdivenlerden inmeye başladığımda önerdim.

Ben yapamadan Yibo sahneye kendisi atlarken beni durdurdu. Elindeki kumandanın düğmesine bastı. Bir anda hoparlörlerden bir şarkı çalmaya başladı. Şarkının güzel bir ritmi vardı ve kesinlikle uyumluydu.

"Hadi başla dans et! Dans etmezsen, Hayatın boyunca sülük gibi ayrılmam senden." Yibo elini benimkinin içine alarak uyardı.

Beni sahnenin ortasına götürürken dudaklarımı büzdüm gözlerimi devirdim.

"Şimdi, dans hakkında fazla bir şey bilmiyorum. Ama sadece beni takip et, tamam mı?" dedi Yibo.

Midemde tanıdık bir his hissederek tereddütle başımı salladım. Ellerimi yavaşça boynuna dolarken Yibo iki elini belime koydu.

Söylememe gerek yok, Yibo korkunç bir dansçıydı. Bir çok kez ayağıma bastı. Donuk gözlerimde parıldayan gözlerine baktım. Gözleri uzun zamandır görmediğim bir şeyle alevliydi, Umut.

Bir süre sonra kendimi müziğe kaptırmaya başladım. Yibo ne zaman bırakmaya başladı bilmiyorum ama bırakmıştı. Yıllardır uyguladığım bir çok dönüş yaptığım için kendimi bıraktım. O sahneyi böylesine zarif bir hareketle atlarken, annemin sahnenin yanında durmuş gözlerinde yaşlar, sevinç gözyaşlarıyla beni izlediğini görür gibi hissettim bir an Sanki.

Sadece müzik bittiğinde solo dans ettiğimi fark ettim ve Yibo'yu sahnenin altında bana gülümseyerek bakarken buldum.

"Harikaydın." En sonunda bana derin bir nefes vererek konuştu.

"Bu çok iyi hissettirdi." Nefesimin altından fısıldadım ama Yibo'nun beni hâlâ duyabildiğini biliyordum. "Annem yanımdaymış gibi hissettim"

"Yani dans etmek seni annene bağlıyor?" Sahneden inerken alnımdaki teri silerek sordu.

Yibo bana bakarken dudaklarımı yaladım. "Bilmiyorum." diye mırıldandım.

Yibo bana küçük bir gülümseme gönderdi. "Bir düşün, Zhan. Şu anda yaptığın kadar iyi performans gösterdiysen, önün de koca bir gelecek var."

Zayıf bir şekilde güldüm. "Fakat, ders almak için asla yeterli param yok olmayacakta."

"Bundan vazgeçme, Zhan." Sırtımı sıvazladı. "Bazen mesele para değildir. Bu yetenekle ilgili. Dans etmeyi seviyorsan, bırakma."

Ölmemek İçin On Neden / YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin