Hyunjin patronu Yang Jeongin'i manipüle edip kendine aşık etmeye kararlıydı. Ama bir yerde yanılmıştı. Jeongin'in şirin görüntüsünün altında farklı şeyler saklıydı.
Uke(Bottom): Hyunjin
Seme(Top): Jeongin
Dudaklarına dokundu "Öpüşmek ne tuhaf şey.. Seks kadar bir şeyler hissettirmese de az da olsa hissediyorum sanırım.."
Jeongin küçüklüğünden bu yana kimseye hiçbir şeye bir şey hissedemediği için kendini insan gibi göremediğinden sırf hissedebilmek için bir çok şey denese de sadece cinsel şeyler olurken bir şeyler hissettiğini fark ettiğinden beri böyleydi. Etrafında ona aşık olan kız/erkek kim varsa sadece bir şey hissedebilmek için kullanırdı. Aşık olamadığının farkına uzun zaman önce vardığından üzerinde düşünmezdi bile.
Jeongin yeni asistanının, yani yeni seks oyuncağının seksi vücudunu düşününce güldü.
Bakalım altında inlerken de o sinir bozucu gülüşüyle gülebilecek miydi.
Telefonunu komidinin üzerinden aldı ve asistanına mesaj yazdı.
Jeongin Odamda bekliyorum.
görüldü✔︎✔︎
Mesaj sadece görüldü olduğunda sırıttı. Bu asistan diğerleri gibi değildi. Ona karşı çıkıyor ve sinirini daha çok bozuyordu. Ama o da onun sinirlerini bozduğundan, bundan keyif alıyordu.
Yatağına uzandı ve ellerini başının altına koyarak oyuncağını bekledi. Belli bir süre geçmesine rağmen gelmemişti.
Tam ayağı kalkarken kapı sesi duyuldu. Ardından asistan içeri girdi. Yüzünde sinir bozucu sahte gülümsemesiyle bakıyordu.
"Geç kaldın." Jeongin, içinden küfürler ediyordu. Bok vardı da gülüyordu. Ama o gülüşü silmek için her şeyi yapacaktı bu gün.
"İşim vardı anca gelebildim."
Jeongin, asistanına soğuk ve duygudan arınmış bakışlarıyla baktı.
"İsteğim kaçtı."
Asistan anlamamış gibi baktı. Aslında gitmek işine gelirdi ama bir anda böyle demesi sinirini altüst etmişti asistanın. Ne yani yeterince seksi değil miydi? Dişlerini sıktı. Ona öyle bir gece geçirticekti ki her saniye kendini arzulamasını sağlayacaktı.
"Ne yani gideyim mi?"
Jeongin yüzünde edepsiz bir ifadeyle sırıttı.
"İştahımı açmaya ne dersin?"
Jeongin en gerçekçi gülümsemesiyle gülümsedi. Gerçekten onu tanımayan biri çok şirin olduğunu düşünür, asla zarar vermeyeceğini düşünürdü. Ama ya tanıyanlar..
Asistan yatağına oturdu ve Jeongin'in gözlerine arsızca bakarak sırıttı ve uzun, kemikli ellerini kendi gömleğinin düğmelerine attı. Göz temasını hiç kesmeden gömleğini yarıya kadar açtı. Aynı arsız sırıtışla gözlerine bakarken fısıltıyla konuştu.
"Devamını yapmak ister misin? Kendim mi yapayım."
Jeongin dudaklarını yalarken ve arsızca asistanın vücudunu süzerken sırıttı. Ve ellerini edepsizce vücudunda gezdirdi.
"Dans ettiğini görmek istiyorum. Yapabilir gibi görünüyorsun."
Asistanın sırıtışı daha da büyürken planın daha hızlı gerçekleşeceğini düşünmüştü. Asistan, yataktan kalktı ve dans etmeye başladı. Vücudunu o kadar iyi kullanıyordu ki, Jeongin'in gözleri her bir zerresinde dolanırken ağzının sularının aktığını hissetmişti.
Asistan kıvrak dansının sonunda arkasını dönmüş ve gömleğini omuzlarından yarım indirerek sırtını sunmuştu. Ardından belini nazikçe kıvırarak önünü dönmüş ve dizlerinin üzerinde yere çökmüştü. Jeongin'e arsız bakışlarıyla bakıp dudaklarını yaladı.
Jeongin onu izlerken daha önce hiç olmadığı kadar çok heyecanlanmıştı. İçinde bir şeylerin alevlendiği için kendini tekrar canavar değil de, insan gibi hissettiğinden dudaklarını yaladı ve yatakta doğrulup oturdu. Parmaklarıyla gel işareti yaptı ve kucağına patpatladı.
"Gel."
Asistan onu etkilemenin verdiği hazla sırıtıp dedigini yaptı ve kucağına oturdu.
***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
