7. Bölüm

608 31 9
                                    



  Safiye dayanamayıp sorar  " Naciii yine nereye gidiyoruz? Ne güzel oturuyorduk işte"
Naci : "Bizim için çok önemli bir yere gidiyoruz"
Safiye: " Bizim için mi? "

   Naci yine sessiz kalarak yürümeye devam eder. Safiye hem meraklı hem de gelecek olan şeyin ne olduğunu kavramaya çalışır. Biraz ormanlık alana girdiklerinde hayvanların uğultuları Safiye'yi çok korkutur.
Safiye: Naci yine nereye gidiyoruz bak ben çok  korkuyorum hadi geri dönelim hem gece gece buralara gelinir mi?
Naci: Safiye'm buranın tadı gece çıkar korkma bak ben varım hem çok tatlı bir süprizim var.
Safiye: Senin bu süprizlerin şu sıralar pek arttı sonumuz hayrolsun.
Naci gülümseyerek Safiye'nin elinden tekrar tutar ve yürürler.

   Nihayetinde uzunca papatyalı ve sarmaşıklı bir yoldan geçerler. Safiye bu kadar papatyayı en son ilacın etkisiyle görmüştü. Bu kadar güzel papatyaları bir arada görünce çok heyecanlandı. Yolun sonunda ağaçlıkların oralarda ortamı aydınlatan ateş böcekleri vardı. Safiye hayatında ilk defa ateş böceği görmüştü. Naci'nin elini bıraktı ve gözlerini kocaman açıp etrafında uçuşan ateş böceklerine baktı. Safiye aynı o ilk dışarı adımını attığı andaki kadar heyecanlıydı. Çünkü hep kitaplardan tahmin etmeye çalıştığı ateş böceklerini —onun için en mucize canlıydı— gerçekte görmek çok duygulandırmıştı.
Safiye: Naciiiii bunlar..... Çok güzelleeerr.... Her yer ışıl ışıl
Naci: Sen de ışıl ışılsın Safiye'm benim.
Safiye bu iltifat karşısında kısa süreli Naciye gülümser ve tekrar başını ateş böceklerine yöneltir.
Naci: Onlar hep burdalar hadi gel bak ne göstericem.
Safiye yüzündeki kocaman gülümsemeyle kendiliğinden Naci'nin elini tutmuş ve etrafa baka baka yürümeye devam etmişti.  

   2 tane kocaman ağaç yıllarca doğal felaketlere, aşınmaya rağmen yıkılmamış ama dallarını birbirlerine doğru eğmiş. Tam onların altında da salıncak vardır. Salıncağın konumu  insana kendini tüm şehir ayakların altındaymış gibi hissettiriyordu.
Naci: Otur hadi
Safiye: B-ben mi ama ben şey ya-
Naci: Otur hadi uzun yıllar olmuştu
Safiye: Ev-evet ama n-naci şimdi bi gören olu-
Naci: Hadi otur bakim
diyerek kaşlarını çatarak bakar. Safiye de Naci'nin bu ısrarıyla ve içten içe uzun yıllardır binmediği salıncağa binmek için de çocuk gibi sabırsızlanmıştı.
Safiye eteklerini toplayarak salıncağa bindi. Salıncağın iplerinden tutuyordu Naci. Safiye'nin kulağına doğru yaklaşıp " Uçurayım mı seni?"  Diye fısıldadı.
Safiye bir da saçlarının arkasındaki nefesi hissetmişti. Yine heyecandan eli birbirine dolaştı ve hiç bişi diyemedi.
Naci ise yavaş yavaş sallamaya başladı. Safiye ilk başta korkmuş sonrasında ise gülmeye başlamıştı.
Safiye: Naci bu çok güzeeellll çok özlemişimmm
Naci: bak biraz daha göğe yaklaştın.
Safiye: Naci şuan göğün sırası mı salıncak diyorum çok güzel!
Safiye'nin çocuksu heyecanına Naci de çok mutlu olmuştu. Bir süre anın tadını çıkarttılar.
Bir anda Safiye bağırmaya başladı.

  Safiye'nin bir anlık çığlığı karşısında Naci telaşa kapıldı. Hemen salıncağı durdurup Safiye'nin karşısında dizlerinin üstüne çöküp Safiye'nin elini tuttu.
Naci: Safiye'm bakar mısın bakar mısın bana bak bana burdayım ben yine o mu geldi?
Safiye: Hayır hayır ben bir şey yapmadım ben bir şey yapmadım.
Naci: Safiye!!! Beni duy sadece onu değil.
Safiye yine annesini görüyordu ama evde olmadığı için onu susturamıyordu çünkü söylediklerine haklılık payı veriyordu. Safiye gözlerini kapatıp kendi kendine " görmicem, duymicam seni" diye sayıklıyordu.
Naci amerikaya gitmeden önce Safiye'nin durumunun ne olduğunu biliyordu  ama kriz anlarına ilk defa denk gelmişti. Safiye küçük bir kız çocuğu gibiydi korkak ve kırılgan. Onu kanatlarının altına alıp sevgiyle sarıp sarmalamadıkça hiç bir şey değişmeyecekti. Bu zamana kadar bunu hiç kimse yapmamış durum daha da kötüleşmişti. Naci bunları düşünürken bir yandan da Safiye'nin ellerinı sıkıca tutuyordu. 
Safiye annesinin kaybolduğunu görünce bir anda kendine geldi ve ağlamaya başladı. İlk kez hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Naci de göz yaşlarını tutamadı. Ellerinin arasına Safiye'nin yüzünü aldı ve yüzünü sevdi. Göz yaşlarını sildi. Bir süre öyle kaldıktan sonra Safiye ciddileşip bir anda kalktı salıncaktan.
Safiye: geri dönelim mi artık.
Naci: Hayır Safiye!
Safiye de Naci'nin bu sert çıkışını beklemiyordu. Naci bir adım daha yaklaşıp Safiye'nin kulağına eğildi "Seni ondan ayırmadan bir yere gidemeyiz. Onun her defasında senin gülüşlerine gölge düşürmesine izin veremeyiz, onun kendi kirli düşünceleriyle tertemiz kalbini kirletmesine izin veremeyiz. Evet bunu beraber yapıcaz Safiye. Şimdi şu anın ve bu hoşuna giden manzaranın hakkını vericez anlaştık mı?" Dedi. Safiye o kadar şaşırmıştı ki bu sert çıkışın ardından bu kadar iyi hissettirecek sözler beklemiyordu. Ve her böyle oluşunda Naci'ye daha fazla güveniyor ve umut doluyordu.
Naci dağın tüm manzarayı gören kısmında yere oturdu. Safiye ilk başta yine yapamam dese de Naci kendi paltosunu serdi.
Safiye: Naci hep böyle yapıyosun üşüceksin.
Naci: Üşümem ben sen varsın yanımda.
Safiye Naci'nin yanına oturuverir. Naci de koluyla Safiye'yi kavrar. Safiye de Nacinin omzuna başını koyar ve Nacinin elinden tutar.
Bir süre böyle kalırlar. Ve yağmur çiselemeye başlar bir anda. Safiye bir anda telaşla kalkar ve       " Hadi Naciii hadiiii ıslanıcaz Allahım her tarafımız ıslancak"  der. Naci de kalkar. Yağmur daha da bastırır. Naci ile Safiye hızlı hızlı yürümeye başlarlar. Yağmur daha da bastırınca Naci Safiye'nin elinden tutarak koşturmaya başlarlar. Islanmamak için koşsalarda o kadar mutlulardır ki. İşte şimdi tüm kötülüklerden arınmış yine o liseli aşık gibi el elele yağmurda ıslanarak koşturuyolardı. Safiye ilk defa hiç bir şey düşünmeden her şeyi akışına bırakıp anda kalabilmişti. Yağmurda koşturmaktan her yerleri ıslanmış ayakkabıları çamur olmuştu. Ama Safiye'nin umrunda bile değildi. Bir müddet koştuktan sonra nefes nefese kaldılar. Bir süre bir ağacın altında dinlenme kararı aldılar. Naci Safiye'nin ıslanmış saçlarımı yüzünden çeker ve geçmişteki gibi cebinden çıkarttığı peçeteyle yüzündeki su damlalarını siler. Safiye gözlerini kaçırarak bakar Naci'ye. Dudaklarını ıssırır. Yanakları da pembe pembe olur. Safiye ağaca yaslanmış vaziyette dururken Naci bir anda kendini tutamayıp Safiye'ye yaklaşır. Burun buruna gelirler. Islanmaya devam ederler ama aldırış etmezler. Safiye yine utanır ve gözlerini kaçırır. Bu sefer Naci bu anı asla kaçırmak istemez biraz daha yaklaşır. Safiye'nin tüm nefesini yüzünde hissetmiştir. Safiye'nin kaçacak yeri yoktur ve ağaca iyice yaslanır. Ve Naci daha fazla dayanamayıp Safiye'nin dudaklarına yapışır. İkisinin de gözleri kapalı ve tutkuyla öpüşürler. Naci Safiye'nin belinden kavrar ve kendine çeker. Diğer eli ile de Safiye'nin yanağını okşar. Safiye ise bir elini Nacinin göğsüne koyar diğer eli ise Nacinin ensesine gider. Uzunca süre öpüşürler. İlk öpüşmelerinde hem bir anda olması hem de sonrasında yakalanmış olmalarından dolayı bu kadar tutkulu hissetmemişlerdi. Şimdi ise sadece baş başaydılar. Yağmur daha da bastırır. Safiye kendini çeker ve bir süre burun buruna nefesleri birbirine değer.
Safiye: N-naci hasta olucaz artık hadi
Naci: Tamam hadi gel az kaldı zaten.
Safiye adımını attığı an ayağı çamur olur.
Safiye: Offff Allah kahretmesin! Bi bu eksikti.
Naci hiç bir şey demeden Safiye'yi kucağına alır.
Naci: ee hep seni bekleyecek değilim ıslanıyoruz zaten.
Safiye: Nacii!!! Biri görücek ya
Naci: Görsün.
Evin bahçesine girdiklerinde safiye inmek ister.
Naci de Safiye'nin utanacağını bildiğinden  indirir yere. Mehmet hoca elinde gaz lambasıyla Safiye ve Naci'yi karşılar.
Mehmet hoca: Nerelerdeydiniz çocuklar ben de size bakmaya geliyordum.
Naci:  Biz işte tepeye gittik dönüşte de yağmur bastırdı. Hadi geçelim içeri artık.
Hepsi içeri geçti. Yağmur yağdığından dolayı elektirikler gitmişti. Ayşe teyze ise Safiye ve Naci'nin ıslandığını görünce. Söylene söylene kuru kıyafet aramaya gitti. Naci ise yeni yakılmış sobanın başına Safiyenin elinden tutup yanına oturturur. Kendisi de Safiye'nin yanına kıvrılır. Safiye'nin çenesinin titrediğini görünce üstünü battaniye ile sarar. Ellerini öperek ısıtmaya çalışır.
Safiye: Naciii napıyosun şimdi böyle burda ayıp olucak!
Naci: Ee ısıtıyorum işte
Safiye kısık sesle " utanıyorum ama yapma " der.
Naci gülümser ama yine de bırakmaz elini.
Ayşe teyze koltuğun üstüne kıyafet bırakır ve yere yatak yapar. Bir kaba doldurduğu kestaneleri de sobanın üstüne koyar.
Ayşe teyze: hadi çocuklar siz kurulanın kestaneleri de yiyiverin sonra yatın çok geç oldu. Bir şey olursa sesleniverin. Rahat rahat durun biz arka odadayız. Hadi Allah rahatlık versin.
Kapıyı kapatır ve çıkar.
Naci ayağa kalkar ve birden üstünü çıkarır.
Safiye: Naciii napıyosunnnnn?
Naci: giyiniyorum Safiye.
Safiye: Burda mı?
Naci: yani sadece 2 oda var birinde biz kalıyoruz diğerinde onlar nerde giyinebilirim.
Safiye: insan bi haber verir b-böyle ay-ıp
Naci: Safiye'm aramızda ayıp mı kaldı?
Safiye: Tövbe estağfurullah Naci ne diyosun sen yaa allah allah.
Naci: Safiye'm yine hangi anlamda anladın. İstiyosan bakabilirsin ama yani ben rahatsız olmam yani öyle bi gözün kayarsa falan
Safiye yanındaki yastığı fırlatır Naci'ye. Naci soyunup bir hızla da giyinir.
Naci: Hadi Safiye sende çıkar üstündekileri
Safiye: Ne münaasabet Nacii!!! AA delirdin herhalde sen iyice yani
Naci: Saçmalama Safiye hasta olucaksın şimdi.
Safiye: ya çıkartamam Naci ısrar etme
Naci: ben çıkayım istersen sen burda işini hallet hadi böyle de ben izin vermem.
Safiye hem üşüdüğünden hemde Nacinin bu keskin tavrından dolayı kalktı ayağa.
Safiye: Tamam ama arkanı dön.
Naci: tamamm gözlerimi de kapatırım. Sen geç rahat rahat soyun.
Safiye: Densize bak ya bir de rahat rahat s-
Naci: hadi Safiye'm bak hasta olucaksın artık.
Safiye bir müdeet elbiseyi çıkarmakla cebelleşti. Naci Safiye'nin burnundan solumasını duyunca   " Sorun ne Safiye'm?"
Diye sorar.
Safiye: Şey ben e-elbisemin fermuarını açamıyorum da b-bana yardı- yani gözlerini açmadan şey yapabilir misin?
Naci: Gel gel
Safiye: açma gözlerini
Naci: böyle sürekli söylersen açarım ama.
Naci fermuarı yavaş yavaş açarken parmağı Safiye'nin tenine değer. Safiye bu durumdan huylansa da hoşuna gider. 
Safiye de utana sıkıla giyinir. Üstünde Ayşe teyzenin dap dar genç kızken giydiği elbise geceliği vardır. Pijama ince olduğu için yine battaniyenin  altına girer sobanın yanına oturur. Naci de Safiye'nin yanına oturup eline aldığı havluyla Safiye'nin saçlarını kurutmaya çalışır. Hem sevip okşar hem de kurutmaya çalışır. Safiye'nin  çok hoşuna gider o yüzden hiç ses etmeden oturur. Bir müddet sessizce oturduktan sonra Naci sobanın üstündeki kestaneleri tabağa alır kabuklarını soyup Safiye'sini elleriyle besler.
Uzunca bir süre sessizce kalırlar o şekilde. Naci kalkar ve yer yatağını yapar.
  Safiye: Şey Naci başka yatak yok-
  Naci: Sen geç Safiye'm burda uyu ben de sobanın yanına kıvrılırım.
  Safiye: Hayır öyle olur mu hasta olursun sen geç. Ben iyiyim böyle.
  Naci: Emin misin en son böyle dediğinde sabah yanıma kıvrılmıştın.
Safiye : Ya yapmaa şunuuu!!!! Dalga geçiyosun bi de ya Müstehak sana geç yat burda. çekil!
Safiye sinirli sinirli yatağa geçer. Naci'ye arkasını döner. Naci de Safiye'nin bu hallerine çok güler ama bir yandan da kendini acındırmaya çalışır. Düşündüklerini sesli söyler;
" Eee napalım ben de şöyle kıvrılayım hasta olmam herhalde ya... gerçi o kadar da yağmuru yedik ama neyse ya hasta olursam da yapcak bir şey yok"
Safiye yine bir süre sinirinden dolayı tutar kendini ama Naci'ye de  kıyamaz.
Safiye: Naci tamam gel ama yaklaşmak dokunmak falan yok kenarda kıvırılarak yat.
Naci: ee tabi sen de haklısın 3 gecedir alıştın-
Safiye: Bak yaaa!!!!!! Biraz daha devam edersen dışarda yatmak zorunda kalcaksın. Densiz densiz konuşuyosun yaa ayarsız.
Naci : Tamam tamam şaka yaptım ya
Safiye: Yapma şaka
Naci yatağa girer. Safiye'nin arkası dönüktür.
Safiye: Oraya kıvrıl sakın yanaşma.
Naci: tamam ama yani şöyyylee arkadan sarılabilirim bence ısınmak için yani tamamen
Safiye: Isınmak için(!)
Naci: hıhı
Safiye'nin de hoşuna gider bu o yüzden bir şey demez. Naci Safiye'ye arkadan sarılmış şekilde uyurlar.

....

Papatya Mevsimi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin