4. Bölüm "SIĞINAK"

767 31 10
                                    

  Safiye ve Naci karşılarındaki kişiye o şekilde yakalanmak hiç ama hiç istemezdi. Ne zamandan beri ordaydı? Gerçi fark eder miydi öpüştüklerinde oradaydı o yeterdi bile. Safiye utancından başını eğdi ve ne diyeceğini bilemedi. Naci de bu durumla karşılaşmak istemezdi. Uzun süre hiç kimse bir şey demeden durdu.
Han: Kusura bakmayın biraz böldüm yanlış zamanda gelmişim ben de ablam kötüdür diye düşünüyordu- sevind- sevindim iyi olmana.
  Han önceki gün ablasıyla yaptığı kavganın üstüne kaybolması ve hala ne olduğunu kimsenin anlatmaması bir de üstüne Naci'nin ters halleri Han'ı iyice delirtmişti. Han cümlesini bitirir bitirmez bir hışımla merdivenden inmeye yöneldi. Naci ''Han!!!'' diye seslenerek arkasından gitti. Han merdivenin yarısında durdu ve arkasını dönüp ''Sen sakın bu duruma karışma Naci hoca git şimdi nasıl teselli mi ediyosun napıyosan yap gerçi seninleyken kriz geçirmiyor malum unutmuşum'' dedi.  Naci ise hiç bir şey demeden Safiye'nin yanına geldi. Safiye bu durum karşısında çok üzüldü ve kendini sebepsizce suçlu hissediyordu. Bir süre hiç bir şey demeden, başını hiç kaldırmadan tek bir yere odaklanarak sadece oraya baktı. Naci Safiye'yi bu duruma soktuğu için kendine kızıyordu ama elinden de bir şey gelmiyordu. Safiye kendi kendine ''Ben naptım ben naptım çok kötü oldu bu her şey mahvoldu...'' diye sayıklıyordu. Naci dayanamayıp Safiye'nin kollarından tutup kendine vurmasını engelledi ve ''hiç bir şey mahvolmadı Safiye'm lütfen sakinleşir misin. Bak ben bu duruma soktum seni ben toplayacağım lütfen bak bana sakinleş şimdi'' diyerek Safiye'yi sakinleştirmeye çalıştı. Ancak Safiye o kadar kötü bi haldeydi ki birden geri çekildi ve Naci'nin elleri havada kaldı. Çok üzgün bir şekilde aşağa inmeye yönelince Naci de arkasından tam gidecekken Safiye birden arkasını dönüp sinirli bir şekilde '' Sen gelmiyorsun Naci bu işe karışma'' dedi ve aşağı indi. Naci, Safiye'nin bu sert çıkışıyla sandalyeye oturup kaldı bir süre.

   Han sinirli şekilde ve ayakkabılarıyla odasına çıktı. Baba ve gülben kapı önünde ne olduğunu anlamadan bakakaldı. Ardından bitik ve ağlamış şekilde merdivenden Safiye indi.
Gülben: Abla iyi misin sen? Çok kötü görünüyosun.
Safiye hiç bir şey söylemedi ve perişan haldeydi. Han bir kaç eşyasını koyduğu çantasını alıp ve merdivenden indi. Safiye ile göz göze gelmek istemedi. Sorun öpüşmeleri değildi elbette ki ama Naci'ye sinir olmuştu bir de üstüne ablasını bu kadar merak ederken mutlu görünmeleri Han'ın zoruna gitti.
Han hiç bir şey demeden eşyaları ile tam çıkacaktı ki Safiye önüne geçti.
Han: Abla çekil bana gerek kalmamış zaten bu evde bensiz de gayet iyisiniz.
Hikmet daddy: O ne demek öyle Han ablaların sensiz yapamaz bilmiyor musun?
Han: yok baba gayet yaparlar hele ablam.
Gülben: Han nere gidiceksin yine lütfen gitme noldu yine kavga mı ettiniz siz abla sen söyle bari noldu.
Gülben'in soruları karşısında bir müddet Han ve Safiye bakıştı. Safiye'ye her zaman olduğu gibi kendini suçlu hissettiriyorlardı. Safiye ağlamaktan mahvolmuş ve dudaklarını büzmüş şekilde hiç bir şey  söyleyemiyordu çünkü kendini suçlu olarak görüyordu.Han öfkeden deliye dönmüş ağzına geleni savuruyordu.
Han: Öyle değil mi abla konuşsana biz sen kayboldun diye meraktan her yerlerde ararken tek bir açıklama yapma ihtiyacı hissetmeden sevgilini yolluyosun o da yetmiyor senin iyi olup olmadığını göremiyoruz bile çünkü neden Naci beyden izin almamız lazım.
Han Safiye cevap vermedikçe üstüne gidiyordu. Gözleri alev gibiydi. Safiye korkudan titremeye başladı ve hiç bir cevap vermeden sadece ağlıyordu.
Han: Bundan sonra hayatında ben yokum abla anladın mı? Sen zaten o edebiyat hocasıyla gayet iyisin maşallahın var ona gelince krizler yok ama bize gelince mahvolmuş bir Safiye. Ya seninle yapmak istediğim her şeyi ama her şeyi o adamla yaptın sesimi çıkartmadım ama bu kadar yok sayılmak neden abla neden!!!! Yukarda gazoz da içtiniz mi bari o kadar keyfiniz yerindeydi de!!!
Han öfkesine hakim olamayıp konuşurken ellerini sürekli yukarı kaldırıp Safiye'nin üzerine yürüdü. Safiye sırtını kapıya yasladı ama Han öfkesinden dolayı intikam almak istercesine ablasını korkutmak istemişti. Baba ve Gülben ne olduğunu anlamadan ''Sakin ol Han!'' diyebiliyorlardı sadece.
Safiye daha fazla dayanamayıp yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Han el hareketi ile tam Safiye'nin kolundan tutup bir hışımla kaldıracakken Naci Han'nın kolundan tuttu.
''DUR ARTIK HAN!''
Han: oooo  Naci hoca ben de diyordum nerde kaldı. Hayret aile meselemize de karışır oldunuz artık ee madem evdr boş odayı sana verelim biz. Böyle karşıdan uzak kalıyosundur evdeki olaylara.
Naci: Han kes artık. Ne olduğunu bilmeden yine kendi yöntemlerinle insanları kırıp döküyosun.
Han: He daha da karışırım diyosun aile meselelerimize. Ama sen şimdi çok şeyden mahrum kaldın malum 22 sene yoktun biz vardık ben onları sana uygun bir zamanda anlatırım.
Naci: Karışırım! Safiye'yi ilgilendiren her ne varsa beni de ilgilendirir evet.
Han: Pardon da Safiye ne yaşamışta ilgilendiriyormuş çünkü yukarda baya hayattan memnun alır vaziyetteydi.
Baba ve Gülben Han'nın imalarıyla ne demek istediğini anlayamamıştı. Şaşkınlıkla olanları izliyorlardı. Naci de daha fazla dayanamayıp montunun iç cebinden çıkarttığı Safiye'nin içip intihar etmeye kalktığı ilaçlarla hastane raporunu Han'nın suratına fırlattı. ''Bak bakalım konuya karışabilir miymişim karışamaz mıymışım... Malum kaybolmuş bir 22 yılımız var şimdi hiç olmadığı kadar Safiye'nin yanında olucam. Siz de en azından suçlamalarınızın sonucunda ne olup bittiğinin ciddiyetinin farkına varırsınız ve suçsuz olanı suçlamayı bırakırsınız... Umarım.''
İlaçlar ve rapor karşısında şok olan Han, baba ve Gülben baka kaldılar. Naci Safiye'nin kollarından tutup kaldırdı. Safiye göz yaşlarıyla kendinden geçmiş şekilde sadece titriyordu. Naci Safiye'nin omzuna kolunu attı diğer eliyle de Safiye'nin buz kesmiş ellerini tuttu ve aşağı indirdi. Merdivenleri güçlükle indi Safiye.
Safiye: Naci nef- nefes alamıyorum nefes hığ hığ nefe- nefes alamıyorum.
Naci Safiye'yi sakinleştirmeye çalıştı bir yandan da Safiye'nin Elbisesinde ki bağlama kısmını açtı. Saçlarını yüzünün önünden çekti ve Safiye'yi kapının önüne çıkarttı.
Naci: Derin derin nefes al Safiye'm hadi tut elimi sakinleşmeye çalış. Bak burdayım ben bak bana.
Safiye Naci'nin elini tuttu ve derin nefes almaya çalışıyordu. Tam o sırada Fosil ve Esra apartmana girecekken Safiye'yi gördüler.
Fosil: İyi görünmüyor o ambulans arayalım mı?
Naci: Hayır hayır şuan olmaz daha fazla kötü olur.
Esra: Safiye hanım iyi msiniz bakın bana hadi kafanızı yukarı kaldırın.
Naci: Safiye'm iyi misin ses ver bak ona göre bi hastaneye falan gidelim.
Safiye: H-hayır ist- iste-miyorum.
Esra: Naci bey ben şimdi Safiye hanıma su vericem bir iki yudum zorlayacak ve sonrasında derince bir nefes alıp rahatlayacak
diyerek çantasındaki suyu çıkarttı ve kapağını daha önce hiç açmadığını gösterircesine kapağı açıp suyu Naci'ye verdi.
Naci Safiye'ye suyu içirdi. Safiye biraz daha rahatlamıştı. Nefes alış verişlerinin sesi duyuluyordu. ve sadece ''Naci götür beni burdan'' diyebildi.
Naci: Tamam tamam bak iyisin Safiye'm götürücem tamam.
Fosil: Naci hocam gideceğiniz bir yer var mı? Yani biraz sakin bir yere ihtiyacı var gibi...
Esra: Tamam o zaman şöyle yapıyoruz Naci bey siz benim arabayı alıyorsunuz zaten hala kullanamıyorum. Ben size konum atıcam ve Annemlerden kalma bir ev var. Hatta inciyle çok giderdik...
İnci ismi geçince herkes buruk bir duygu hissetti. Naci başıyla onayladı Esra'yı.
Naci Safiye'yi omuzlarından kavrayarak yavaş yavaş arabanın olduğu yere doğru yürüttü. Kapıyı açtı ve Öne oturttu. Naci de arabaya bindi ve Safiye'nin üşüdüğünü görünce Üstündeki montu çıkartıp Safiye'nin üstüne örttü. Saçlarını sevip yüzünü okşadı. '' Her şey geçicek Safiye'm söz veriyorum sana...''

________

  Safiye araba da bir müddet cama bakıp ağladı. Naci bir eliyle Safiye'nin elini tutuyordu. Bir kaç saat yol gittikten sonra gelmişlerdi. Ev orman içinde tam Safiye'nin hayalinde ki gibi bir evdi. Safiye evin önünde buruk bir bakış attı. Yaşayamadığı hayallerini şimdi acılarından kaçmak için sığınmak için kullanacaktı. Naci anahtarla kapıyı açtı. Safiye ilk başta ev tozludur diye girmek istememişti ama kirli olan yerin eşyalar değil kendisi olduğunu düşünmeye başlamıştı. Hiç bir şey konuşmuyordu içeri geçti ve kotuğa örtü serip oturdu bir müddet.
Naci şömineyi ateşe verdi ve Safiye'nin yanına geldi.
Naci: Safiye'm bak biliyorum burası kendi evin değil tedirginsin de ilk defa başka evde kalıcaksın ama şuan kendine gelmen için bir sıcak duşa girmen gerek. Ben Esra'ya sordum hiç kullanmadığı etiketi bile üstünde olan kıyafetleri varmış ama istemezsen sen çıkana kadar her birini 4 kere yıkarım.
Safiye Naci'nin bu ilgisi üstüne gözleri dolmuş şekilde Naci'ye bakarak '' Benim için mi?''
Naci: Senin için her şeyi yaparım. Çünkü sen her şeysin benim için. Hadi kalk bakalım.
Safiye Naci'nin ısrarına karşı koyamayacak kadar yorgundu. Yatak odasında ki banyoyu kullanmak için girdi. Naci Safiye çıkana kadar kısa sürede elinde bir kaç kıyafeti yıkadı ve kurutma makinesine attı. Naci Safiye'nin hala banyoda olabileceğini düşünerek Safiye'nin çıkarttığı kıyafetleri de almak için odaya birden girdi.
Safiye yatağın üstünde bornozlu bir şekilde üzgün üzgün otururken birden odaya giren Naci'yi görünce irkildi ve hemen üstünü kapatmaya çalıştı.
Safiye: Naci!!! napıyosun!!!!! Bakma bakma!!! Kapıyı çalmadan böyle
Naci elleriyle gözlerini kapatır bir şekilde açıklama yapmaya çalıştı. ilk defa heyecandan kekelemişti Naci.
Naci: Safiye'm şey ben şey sen bakmıyorum! Sen ban-banyodasın ben şey elbiseni de yıka- bakmıyorum tamam özür dilerim birden girdim.
Safiye Naci'nin bu haline bir müddet güldü içten içe kıkırdayarak. Naci de bu kıkırdamayı duyunca yavaşca elini gözlerinden çekti ve yavaş yavaş Safiye'ye yaklaştı.
Safiye de Naci'nin yaklaştığını görünce heyecanlanıp üstünü örtmeye çalışır. Naci  Safiye'nin yanına oturup başından koklayarak öptü.
Naci: mis gibi olmuşsun.
Safiye: O kadar kir çıkmış mıdır ki!
Naci: Sen tertemizsin kirli olan dünya...

_______

Safiye Naci'nin elleriyle yıkadığı pijama takımını giydi. Saçlarını açık bıraktı hafif nemliydiler. Naci bu sefer kapıyı tık tıklayarak girdi.
Naci: Acıktın mı bir şeyler yapayım hemen.
Safiye: Ben uyusam olur mu? Çok yoruldum.
Naci: Tamam sen buraya yat istersen eğer korkarsan ışığı açık bırakırız.
Safiye: Sen- Nerde yatıcaksın?
Naci ufak ufak yanaşarak '' Yani istersen Hastanedeki gibi yanına kıvrılıveririm hem sen de korkmamış olursun....''
Safiye elindeki yastığı Naci'ye fırlatıp '' Yaaa Naci yapma şunu zaten utanıyorum bir de sen hem daha o yukardaki birden dudaklarıma... o öpmenin hesabını vericeksin. Sen git hemen şurdaki salonda yat. Yukardaki odalarda falan kalma zaten kendi evimde değilim benim için zor. '' dedi. Biraz dert yanarcasına...
Naci: Tamam Safiye'm ben zaten uyumam için rahat olsun. Hadi İyi geceler bir şey olursa seslen hemen tamam mı?
Safiye yatağa biraz çekinerek de olsa yattı.
Naci de şöminenin karşısında ki koltuğa oturdu. Hafif yağmur yağmaya başlamıştır. koltuğun tam karşısında kocaman pencere vardır ve Naci gülümseyerek yağmur damlalarının cama denk düşüşlerini izler bir müddet.

  Bir kaç saat sonra uyuyamayan Safiye Naci'nin yanına gelir ve hiç bir şey söylemeden yanına oturur. Naci Safiye'nin omuzlarına kolunu atar ve kendi ayaklarına örttüğü battaniyeyi Safiye'ye de örter.
Safiye hiç bir şey demeden Naci'nin bacaklarına yatıverir. Naci de Safiye'nin Saçlarında ellerini gezdirir. Bir müddet ikisi de bu huzurlu halin tadını çıkarır ve hiç bir şey konuşmazlar.
Safiye ilk kez sesli bir şekilde ağlamaya başlar. Naci de Safiye'nin bu kadar içten ağlamasına dayanamayıp gözlerindeki yaşları durduramamıştır.
Safiye o kadar doluydu ki her şeyi söylemek istiyordu Naci'ye. Sadece bir kaç kelimeyi bir araya getirebildi;

'' Hiç bir yere sığamadım. Tek sığınağım sensin...''

....

Papatya Mevsimi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin