12.Bölüm

667 32 9
                                    

  Safiye Naci'nin onu fark etmesi ile durdu ve arkasına döndü.
Naci: Safiye'm hoş-geldin de neden gidiyosun bir şey mi oldu?
Safiye: bir şey yok Naci gelmiştim evde bir şey unuttuğumu fark et-
Naci Safiye'nin başka bir şeye kızıp eve gitme isteğini anlamıştı.
Naci: Tamam gel Gülben'i ararız o halleder buraya kadar gelmişsin yeni çay demledim hem gel hadi 
Safiye: Yok sen meşgul gibisin zaten hem misafirin de var galiba.
Naci Safiye'nin neye kızdığını ve neyi yanlış anladığını anlamıştı. Safiye'ye bir iki adım yaklaşıp kulağına doğru eğilerek
   "Safiye'm bak gelmek istememe sebebini az çok anladım gibi ben ama öyle göründüğü gibi anladığın gibi olmadığını biliyorsundur diye düşünüyorum. Ki 6-7 sene önce aynı lisede öğretmenlik yaptığım bir öğretmen arkadaşım  o gördüğün de dostça bir sarılmaydı." dedi.
Safiye: Yok yanlış anladığım falan yok Naci. Ben sad-
Naci: Sevindim.
Safiye yine de eve gitmek için yönelince Naci Safiye'nin elinden tutup kitapçıya yürüdüler.
Selma hoca: Merhabalar ben Selma.
Diyerek elini uzattı.
Safiye ilk başta çekinse de Naci'ye başarmış olduğunu kanıtlamak istercesine kadının elini
sıktı.
Safiye: Merhaba ben de Safiye memnun oldum.
Naci şaşırsa da bunu gizlemeye çalıştı ve hemen lafa atladı.
Naci: Selma hocam Safiye benim nişanlım. Selma hoca da 7 sene önceki çalıştığım liseden bir öğretmen arkadaşım.
Selma: Aaa öyle mi çok sevindim sizin adınıza. En kısa zamanda da düğününüzü görmek isterim.
Safiye her ne kadar Naci için güler yüzlü olsa da içten içe sinir de olmuştu kadına.
Safiye: Ee şey Naci ben yukarı çıkayım bakmam gereken bir şey vardı. Sizinle de tanıştığıma memnun oldum.
Diyerek Naci'ye fırsat vermeden çalışma odasına çıktı.
Naci ve Selma hoca bir müddet sohbet ettikten sonra vedalaştılar.
Naci ise kapıyı kapatıp yukarı Safiye'ye bakmaya çıktı.

  Safiye örtü bile sermeden sandalyeye öylece oturdu. Bir müddet o şekilde oturduktan sonra içeri Naci girdi.
Naci: Safiye'm iyi misin?
Safiye: iyiyim.
Naci: yüzün öyle demiyo ama.
Safiye dolmuş olan gözlerini kaçırmaya çalıştı.
Naci Safiye'nin dizlerinin önüne doğru çöküp ellerini tuttu.
Safiye bu temasla birlikte Naci'nin gözlerine baktı.
Naci: Safiye'm eğer aşağıdaki olaysa kıskan-
Safiye: Naci sorun o değil ki.
Naci: Ne peki Safiye'm.
Safiye: neyse yok bir şey.
Naci: Morelinin bozuk olduğunu anlamıyomuyum sanki. Hadi anlat dinliyorum seni güzelim.
Bir yandan da Safiye'nin yanaklarına düşen göz yaşlarını sildi.
Safiye: Naci... b-ben... (göz yaşlarını siler)
Benim için sevdiğim insana karşı bile yapmam güç olan, imkansız olan şeyleri başkasının normal bir tanıdığına bile kolayca yapabilmesi gücüme gidiyor. Nasıl yani Naci? Nasıl korkmadan yapabiliyorsunuz?
Naci Safiye'nin gözlerinin içine daha çok bakarak sıcacık bir tebessüm etti.
Naci: Safiye. Senin bunu yapmak için ne kadar çaba sarf ettiğini görüyorum ne kadar istediğini de...
Ama hiç yapamıyo değilsin ki. Şuan sana dokunmama izin veriyosun bu bile aslında ne kadar büyük bir şey.
Safiye: ama ben dokunamıyorum, sarılamıyorum, öpemiyorum, elini tutamıyorum.
Naci: Daha önce hem sarılabilmiştin bana hem de öpmüştün. Yani imkansız değil. Hem böyle daha anlamlı oluyor benim için.
Safiye: nasıl anlamlı?
Naci: Yani senin için zor olan bir şeyi kendine rağmen bunu yapabiliyor olman. Sarılmış olman. Dışarı adım atmaya korkup benim için buraya gelebilmiş olman hepsi çok özel, hepsi çok anlamlı ve benim için çok kıymetli.
Safiye: yaa öyle mi anlamlı o zaman. Zaten sürekli sürekli öyle yapış yapış yani tamam o zaman.
Safiye çocuk gibi gülümseyerek göz yaşlarını sildi.
Naci ise hala Safiye'nin dizlerinin önüne çökmüş şekilde ona bakıyordu.
Safiye bir anda Naci'nin boynuna sarılıp kısık sesle " şimdi anlamlı oldu mu?" diye sorar.
Naci: evet oldu hem de çok anlamlı oldu.
Safiye: peki ben böyle yani bi gün kolay dokunabilmeye başladım hergün dokunabiliyorum o zaman anlamlı olur mu?
Safiye'nin bu munzur sorusu Naci'nin de hoşuna gitmiştir. O da gülerek karşılık verdi.
Naci: olur olur o da anlamlı olur.
Safiye: peki her saat?
Naci: Onu bi düşünmem lazım tabi-
Safiye: hee öyle mi o zaman tamam

Konuyu tatlıya bağladıktan sonra aşağı inip kapıyı tekrardan açtılar.
Safiye bir yandan kitapları sıralamaya çalışır bir yandan da Naci'ye cilveli bakışlar atar.
Naci tam Safiye'ye yaklaşacakken müşteri gelir ve Naci'nin aklı ve gözü Safiye'de kalır ama bir yandan da gelen kişiyle ilgilenmek zorundadır.
Naci bir yandan kitap önerirken bir yandan Safiye'nin cilveli bakışından kendini alamaz.
Bir süre adapte olmakta zorlanır. Gömleğinin yakasındaki düğmenin bir tanesini açar
Müşteri: Abii şunları alıcam ben.
Naci duymaz bunu. Bu da Safiye'nin çok hoşuna gider.
Müşteri: abi abi burda mısın bu ikisini alıcam. Ne kadar?
Naci: al kardeşim hediyemiz olsun.
Müşteri gider gitmez  Naci de Safiye'nin yanına gelir.
Safiye: Yani Naci böyle herkese kitap dağıtırsan dükkan batar yani.
Safiye bunları söylerken içten içe güler.
Naci ise kitaplığa elini koymuş ve Safiye'nin bir gözlerine bir dudaklarına bakarak hafifçe yaklaşarak kısık bir sesle " olsun..." der.
Safiye de bu yakınlığı hissettikçe daha çok heyecanlanır ve daha çok gülümser.
Naci biraz daha yakınlaşır ve nefesleri birbirine değecek yakınlığa gelirler.
Safiye bu yakınlıkla birlikte gözlerini kapatır. Naci de daha fazla dayanamayıp Safiye'nin dudaklarına öpücük kondurur. Safiye de öpücüğe karşılık verince Naci boşta olan eli ile Safiye'nin belini kavrar. Safiye'nin sırtı kitaplığa dayanmış ve elleri Naci'nin boynundadır.
Kendilerini öyle kaptırmışlardır ki kapının sesiyle birden irkilip telaşla hareket etmişlerdir. Naci yine sakarlığı ile üst raftaki tüm kitapları kafalarına devirmiş Safiye ise utancından ne yapacağını bilemez haldedir.
Yine yakalanmış olmanın verdiği utanç duygusu ile bir yandan kitapları bir yandan da olayı toplamaya çalışırlar.

Esra ise gördükleri karşısında hem şok olmuş hem de Safiye ile Naci'ye gülmemek için kendini tutmaya çalışır ve eliyle ağzını kapatır.
Bir müddet telaş hali geçtikten sonra Esra lafa girer.
Esra: eeee şey ben Rü-Rüya'ya bakmıştım aslında ulaşamadım telefonlarımı da açmayınca bur-da-dır diye düşünmüştüm ama yo-
Naci: Ee aynen şey Rüya izin- izinliydi bugün
Esra: Anladım (gülmemek için kendini tutar ve eliyle yelpaze yaparak rahatlamaya çalışır)
Safiye boğazını temizler ve lafa girmeye çalışır.
Safiye: işte ben de Rüya iz-izinli olunca işte yardım olsun hani tek kişi zor olur biliyosun öyle kitap-lar da durmuyo tabi.
Esra: hıhı evet
Safiye: Naci yani bu rafların değişmesi lazım gördün çok dar yani kitaplar durmuyo uğraşıyoruz daha deminden beri olmuyo yani
Naci: E-evet haklısın Safiye.
Esra: O zaman size kolay gelsin ben gideyim. Sizi hiç bölmiyim siz devam edin yani şey kitapları yerleştirmeye.

Esra gördüğü olayın şaşkınlığı içinde gülerek uzaklaşırken Safiye ve Naci de yine utanmıştır.
Safiye bir müddet Naci'ye ters bakınca Naci de olayı yumuşatmak için " Ee ama bu sefer sen çağırdın yani sen öyle bakarsan..." der. Bunun üzerine Safiye sinirlenip elindeki kitabı masaya sert bırakır. Kasanın arkasındaki çantasını alıp 
" İyi o zaman gidiyorum bakmamış olurum o zaman" diye söylenerek kitapçıdan çıkar.

...

Papatya Mevsimi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin