seven

415 50 20
                                    

chapter seven :  grumpy old man

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

chapter seven :  grumpy old man


İki gün. Tamı tamına iki gündür gözaltındaydılar. Bu süreç içerisinde görüşmemize izin verilmemişti.

Can sıkıntısıyla elimdeki kalemi çevirmeye başladım. Hocanın söylediği şeyler kulaklarıma ulaşmıyordu bile.

Bakışlarım sıraya takılmışken önüme düşen kağıtla irkildim. İlk etrafıma bakıp kağıdı kimin attığını aradım. Çoğu kişi uykuyla uyanıklık arasındaydı bazıları ise, mesela Armin ve Marco, tüm dikkatlerini derse vermişlerdi.

Bunlar dışında Reiner elini çenesine yaslamış yaramazca bana bakıyordu. Kaşlarıyla önümdeki kağıdı gösterdi.

Heyecanla kağıdı yırtmamaya çalışarak açmaya başladım.

Hâlâ o serserileri mi düşünüyorsun?

Başını kaldırıp Reiner'a baktım. Cevap vermeme gerek yoktu bakışlarımla çoktan anlamıştı bile.

Bir süre elimdeki kağıda baktı. Ardından defterinden küçük bir kağıt kopardı. Elindeki kalemle bir şeyler yazarken merakla ne diyeceğini bekliyordum.

İşi bitince ilk hocaya bakmış ardından kağıdı bana fırlatmıştı. İki elimle yakalayıp önümdeki Ymir'in arkasına sinerek okumaya başladım.

Çıkışta beni bekle.

Gülümsememeye çalışıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Yerlerde olan moralim birden tavana kadar çıkmıştı.

Bana büyük bir istekle bakan Reiner'a tamam anlamında gözlerimi kırptım. O da rahatlayarak gülümsedi.

× × ×

"Ne diye dikiliyorsun orada?" aval aval bana bakn Connie'nin önünden çekildim.

"İşine bak sen hadi yallah!" sabır dileyerek sınıftan çıktı. Son kişiler de iyi günler diyerek sınıfı terk etti.

Sonunda yalnız kalabilmiştik. Reiner çantasını tek koluna atarak yanıma geldi. "Kapı kenarında beklemek zorunda değildin." haklıydı. Herkes çıkana kadar sırada oturabilirdim ama sakince oturup beklemek bana göre değildi.

"Biliyorum, canım ayakta durmak istedi. Sen de çok yavaşsın. Çantanı neredeyse iki saatte topladın." artık onunla daha rahat konuşuyordum.

Sanki gün geçtikçe daha çok yakınlaşıyorduk. Tabi bu benim için iyi bir şeydi ama nedense kendimi Jean'a karşı mahçup hissediyordum.

"Birlikte takılmak için bu kadar istekli olduğunu bilmiyordum." sırıtıp kolunu omzuma atarak sınıftan çıkardı.

Kaskatı kesilmiştim. Umarım değişik yürümüyorumdur.

Rahat davranmaya çalışarak konuştum. "Ee nereye gidiyoruz?"
Reiner başını düz tutarken omzumdaki eliyle saçımı karıştırdı.

"Sana sormak istediğim şeyler var." kaşlarımı çatıp başımı kaldırdım. Boyundan dolayı gözlerine değil çenesine bakmak zorunda kaldım.

pentel | reiner braunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin