Hepimizin sessizliğe gömüldüğü bu 15 dakika boyunca aklımızdaki sorular ile cebeleşiyorduk adeta.
Herkesin yüzüne teker teker baktım Aybüke ve Baran üzgün ve düşünceli .Barlas Pars ve Aren ek olarak çok uykusuz görünüyordu.Bazı yaraların merhemi sessizlik olur. Sessizliğin sesi acıların çaresi olur.
Sesim bütün bu sessizliği ve içimizdeki düşünceleri keskin bir bıçak gibi kesti.
''Hadi yatalım , yarın yorucu birgün '' daha yeni akşam olmuştu ama herkesin uykuya ihtiyacı vardı.
''Uyuyun, en çokta sen . Bayılmadan uyu '' dedim Aren'in kolunu sıvazlayarak resmen çocuk yıllar boyunca çökeceği kadarını birkaç günde çökmüştü.Aren benim konuştuğumu anlayınca bana tepkisiz bir yüzle döndü, kafasını salladı .
Biliyordum , uyumayacaktı ."Aybüke ve Baran koridorun en sonunda bir oda var orada kalabilirsiniz . Siz de benim eski odamda kalın , yorganlar dolabın üstünde.''
Kalktım , Ece'nin odasına ilerledim . Ruhum artık hiçbirşey hissetmiyordu. Daha ne kadar kötüsünü yaşayabilirim ki bu hayatın?
Yatağa uzandım ve uyumaya çalıştım. Uyuyamıyordun . Normalde asla uykumdan ödün vermem ve uyurum ama bu sefer cidden yıkılmış haldeydim ve bu gidişle hayatımın geri kalanı da aynı bu şekilde olacaktı.
Dakikalar belki de saatler boyunca bacaklarımı kendime çekmiş , karanlık odanın içerisini izliyordum.
"Kaybediyorum, kahretsin hemde herkesi kaybediyorum."
Uyumam lazımdı yoksa bu yatakta daha çok paronayalaşıcak ve ağlama krizlerine gireceğime emindim. Asla uyuamıyorum diye sızlanarak kalktım yataktan , belki bir kahve içsem yeter diye düşündüm.Sessiz olmaya uğraşarak mutfağa ilerledim. Mutfağa girdiğim anda resmen korkudan bütün evi uyandıracak bir çığlık atmaya hazırlanıyordum ki birinin elini ağzımda hissettim.
''Derin benim sakin ol Pars ben!''
Tuttuğum nefesimi rahatlayarak verdim ve elini çektiği anda '' burada olacağını düşünmemiştim ne yapıyorsun" dedim.''Sana kıyafetlerini getirdim. Evden geliyorum , bir kahve içeyim dedim o yüzden buradaym.''
''Gerek yoktu '' vardı evet , gene küçük yalanlar...
'' Vardı şuna bak iyi değilsin duş al , saçlarını tara kıyafetlerini değiştir. Derin kendine gel . Eski Derin ol .O sinirli ama merhametli haline dön .''
'' Dönemiyorum Pars herşey , bütün dünyam altüst olurken nasıl eski Derin olayım ? Sen bile eski Pars değilsin duygularını hissedemiyorum soğuksun herkes gibi berbat haldesin. Ve bu grup böyle bir oldukça hepiniz böyle olmaya mahkum olacaksınız.''
Yüzüme gözlerini devirdiğini bu karanlıkta görmesem bile hissediyordum.
''Bak benim eski Pars olup olmamam kimsenin umrunda değil. Ama eğer sen , sen bu berbat halinle devam edeceksen biz baştan kaybettik. Sen herseyimsin, herşeyimsizsin ''
İç sesim bağıra bağıra SENİN DURUMUN BENİM UMRUMDA , HEP UMRUMDAYDI diyor ama ben sakin ve boş gözlerle Pars'ın karanlıktaki siluetine bakıyorum.
Sinirle mutfağın perdelerini açtım içeri sokak lambası ile aydınlanmaya başladığında bir sandalye çektim ve oturdum.
''Bu olaylar , hersey sizin değil benim hayatım benim hatalarım karışmayın...''
''Sus , bunları dinlemek istemiyorum şuan sadece biraz huzur istiyorum , eskisi gibi Derin... Seninle yaşadığım güzel günlerdeki gibi .''
Şu lanet halimizde bile resmen kendimi acındırıyor gibi görünüyordum ama öyle değildi işte sadece onların zarar görmemesini istiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluklarımın Mezarlığı
FantasyDerin isimli bir kızın arkadaşları ile bir gizemin kapısını aralaması. Peki bu serüvende Derin ve arkadaşları yenilen taraf mı yenen taraf mı olacakalar?