Söz, Yalan ve Gerçek II

82 11 18
                                    

Yüzündeki şaşkınlık yerini önce sakin bir gülümsemeye sonra durdurulamaz bir kahkahaya bıraktı.
Gülüyordu. Ara ara bir şeyler söylemeye çalışsa da durmayan kahkahası izin vermiyordu ona.
Komik olan neydi bu kadar?
Cidden bir ilişkileri mi vardı?
Yoksa o ilişkinin ihtimali miydi bu kadar komik olan?
Bir süre sonra yanıma oturdu. Durulsa da hala gülüyordu. Birkaç derin nefesle yaşaran gözlerini sildi ve bana döndü.

"Annen yine neyin peşinde?"

Cidden mi? Bu mudur yani?

"Sen yine ne saçmalıyorsun Bora?"

O soruya ancak böyle bir soru eşlik edebilirdi.

"Derya saçmalayan ben değilim annen."

"Atladığın ufak bir detayı tekrar hatırlatmak istiyorum. Bunu söyleyen babanmış." dedim baba kelimesinin üstüne basarak.

"Saçma. Babam niye böyle bir şey söylesin?"

Annem konusundaki takıntısı ne zaman geçecekti acaba?

"Ben de sana onu soruyorum ya. Baban neden böyle bir şey söylüyor?"

"Derya an-" diyerek bana dönmüştü ki sözünü kestim.

"Bora bak. Annemin şu hayatta çevirebileceği tek oyun bizi saklamak. Kırk kere dedim ama sana. Bir anla artık. Bizim aramızda bir şeyler olduğunu düşünmüş arayıp uyardı beni resmen. Böyle bir yalanı niye söylesin annem?" dedim hiddetle ben de ona dönerek.

Şimdi koltukta karşılıklı birbirimize bakıyorduk.

Baktı.

Sustu.

Baktı.

Sustu.

Yine aynı yere mi gelecektik?

"Annen bizim aramızda bir şeyler olduğunu mu düşünüyor?"

Konumuz bu muydu? Değildi. Sorunun cevabı hala yoktu. Soru sormayı sevdiği kadar cevap vermeyi sevmiyordu. Sinir bozucu uyuzun teki.

"Bora, iki insan iletişim kurarken soru ve cevap şeklinde ilerler konuşma." dedim.

Allah aşkına bu çocuğa insanlara cevap vermesi gerektiğini öğretmemişler miydi?

"Tamam soru, cevap." dedi, parmağıyla soru kısmında kendisini cevap kısmında beni göstererek.

Evet, şimdi de beni bir gülme aldı.

"Neee?" dedi anlamazca gülen halime.

Gerçekten anlamamış mıydı?

"Senin de cevap vermen gerekiyor Bora. Sadece soru soramazsın." dedim parmağımla onu işaret ederek.

"Ben sadece soru mu soruyorum Derya?" diye sordu.
Gerçekten anlamamıştı.

"Evet."

"Hangi soruna cevap vermedim ki?"

"Füsun Hanım ve sen?"

"Tabiki de hayır Derya. Soru mu bu?" diye yanıtladı beni nihayet.

Dündar Bey niye böyle bir yalan söyledi o zaman?
Ya da Bora mı yalan söylüyor?

"Sıra sende." diyen sesini duydum bunları düşünürken.

"Ne sırası?"

"Cevap sırası."

"Hangi soruya?"

Ehh sürekli soru soruyordu sonuçta.

"Annen bizim aramızda bir şeyler olduğunu mu düşünüyor?"

Yarım Kalan ~ DerBor (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin