1. Bölüm ♣

285 14 9
                                    

İyi okumalar :))

•••
Rüya'dan...

Yatağımda gözümü açmamı sağlayan güneş ışıkları falan değildi. Annem yine o intihar ettiren sesiyle beni aşağıya çağırıyordu. İnsanlarda en rezil, ben de ise en mükemmel halimle yani pijamalarımla aşağıya indim. Kahvaltı masası ağzına kadar doluydu. Sabah kahvaltı yapmadığımı, yapamadığımı kimse anlamamıştı.

"Hadi git giyin sonra da kahvaltıya."
"Bunun için mi çağırdın anne?"

Cevap alamadığımda gıcıklık esas amacım olarak kapıda dikilmeye başladım. Ta ki annemin ölümcül bakışlarına maruz kalana kadar.

Yukarı çıktım ve okul kıyafetlerimi giymeye başladım. Her gün aynı şeyleri yaşamaktan sıkılan tek ben miydim?
Okula git. Rakip sınıfa sataş. Eve gel. Klasik.

Rakip sınıf demişken; Rüzgar, Anıl ve Dilan. Okula ilk geldiğimizden beridir böyleyiz. Başarı ile ilgili değil, zevk de değil. Aslına bakarsanız nedenini bende bilmiyorum. Anıl ile o kadar olmasa da Rüzgar ve Dilan ile düzenli olarak tartışırdık. Onlarda Anıl, bizde Derin kavgayı ayıran kişiler olurdu. İdare bile bu olayı biliyordu. Artık cezadan yorulmuşlardı ve umursamıyorlardı.

Bunları düşünmekle meşgulken çoktan okula gelmiştim. Sınıfa girmeden önce Dilan ile sabah vazgeçilmezimiz de bitmiş bulunmaktaydı. Her sabah sınıflarımıza gitmek için aynı koridordan geçerdik. Ve 'Dilan ile sağlıklı ölümcül bakışlar!'

Ders Felsefe'ydi. Yani işkence. Halbuki hocamız yaşlı-bıyıklı-kel üçlüsüne tepki olarak genç-dinamik-yakışıklı üçlüsüne dahildi. Ama Felsefe sınır tanımıyordu. Yine.

Sıranın altından telefon oynamayı bırakıp sınıfa göz attım. Herkes uyuyor, hoca ise hiç takmadan ders anlatıyordu. O kadar sıkılmıştım ki tuvalete gitmek için izin istedim. Kattaki en yakın tuvalete gidip boş olmasına şükür ederek kapıyı kapattım. Ayna karşısı rutin işlerimi halledip gitmeye karar verdiğimde kapının kulbuna dokunmuştum ki kapı kilitlendi. Hadi ama?!

Kapıya vurmaya başlamıştım ki karşı taraftan uyarıcı tonda bir ses geldi. Kendini ne sanıyordu ? Hadi bir de okulu yak da ekşınlı olsun.

Kapıyı yumruklamaktan elim ağrımıştı ki son bir defa vurup oturmaya karar vermiştim. Emre ve Derin telefonlarını açmıyorlardı. Muhtemelen uyuyorlardı. Bütün gücümle kapıya vuruyordum ki kapı açıldı ve önümdeki her kimse yüzüne geçirdim. Şuan ben gülmekten, çocuğun da yüzünü tutmasından dolayı kim olduğunu göremiyordum. Toparlandığımızda kafamı kaldırdım ve az önce suratına geçirdiğim kişinin Rüzgar olduğunu fark ettim. Tam isabet.

"Ne vurdun ya!"
"Burası kızlar tuvaleti ne giriyorsun?"
"Az önce kapıyı kırıyordun?"
Hiç bir şey demeden yanından geçip yürümeye başladım.
"Rica ederim." dedi ve ters tarafa yürümeye başladı.

Sınıfa girecekken zil çaldı. Rakibin kapısının açılmasıyla Dilan'ın çıkması bir oldu. Beni görünce yüzü sararmıştı.
"Sen nasıl çıktın?"
"Nerden?"
"Tuvalette- hiiiç."
Gözlerimi devirerek sınıftan çıkan Emre ile yürümeye başladım. Tabi ki de beni o kilitlemişti. Nasıl bilememiştim. Bilmem gerekirdi çünkü bu ilk değildi. Ve son da olmayacaktı. Asla.

"Noldu Rüya?"
"Klasik tuvalet vakası."

•••
Bu bölüm biraz kısa oldu. Ama diğerlerinin böyle olmayacağından emin olabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler. :))
-Çağla :))

Rekabet vs. AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin