Bölüm 6

48 17 11
                                    

Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım ve korkudan hiç bir yerimi hareket ettiremiyordum. Beni yakalayan her kimse ona muhtaçtım çünkü beni bırakırsa uçurumun dibine on ikiden çakılacaktım.

Ben hayal aleminde bunun gerçekleştiğini düşünürken duyduğum ses beni gerçek âleme yani hâlâ uçurumun kenarında olduğum gerçeğine geri döndürdü. "Hanımefendi lütfen gözlerinizi açın sizi yakaladım.". Gözlerimi açtığımda karşımda böyle birini beklemiyordum. Benden bir iki yaş büyük bir erkekti. Ay ışığı yüzüne yansıdığı için gözlerinin koyu mavi renge sahip olduğunu teninin beyaz ve uzun kirpikli bir çocuk olduğunu anlamıştım. Tipi hoşuma gitmişti aslında ama o an hâlâ uçurumun kenarında olduğunu fark edip çocuğa "Çok teşekkürler hayatımı kurtardın" dedim. O ise "Öncelikle beni neden takip ettiğinizi öğrenebilir miyim :)"dedi. İç sesim BENİ NASİL FARK ETTİ HAY LANET derken yüzüm ona tezat gayet sakin bir şekilde. "Ben bu sarayı korumakla görevliyim seni tehlikeli biri sandım ve peşinden geldim tüm olay bu." dedim kısaca. İsmini bile bilmediğim çocuk ise "Seni buralarda hiç görmedim sana nasıl güveneyim ki ?" deyince kısa bir şok geçirdim. Annem bu krallığın prensesiydi ve çocuk beni tanımıyordu üstüne üstlük daha birkaç saat önce halkın önünde konuşma yapmıştım. Olaya bak ya diye kendi kendime söylendim ve "Ben bu krallığın varislerinden sayılırım ismim Dahlia annem bu sarayın prensesi ." deyince çocuk kısa bir şok geçirdi. Beni direkt yukarı çekti ve hemen " Çok özür dilerim Majesteleri sizi tanıyamadım beni affedin lütfen." diyip önümde eğildi. "Önemli değil, adın neydi ?"- evet ismini öğrenmezsem meraktan çatlardım - "İsmim Aiden , izin verirseniz size saraya kadar eşlik etmek isterim prenses." diyince teklifini reddedemedim çünkü yolu bilmiyordum -kesinlikle tek sebep bu(!)- ve kaybolma ihtimalim vardı bu riski göze alamazdım.

Beraber yürümeye başladık yürürken ona şöyle bir göz attığımda boyunun 180 civarı olduğunu aşağı yukarı 70-75 kilolarda olduğunu düşündüm. Onun dışında kahverengi saçları vardı ve vücudu yapılıydı ayrıca boynunda çok hoş duran melek kanadı şeklinde bir dövmesi vardı ve insan bakmadan edemiyordu.

Yol boyunca kimse konuşmadı zaten kısa bir süre sonra saray gözüktü . Aiden'a döndüm ve "Bana eşlik ettiğin için teşekkürler Aieden bundan sonrasını ben halledebilirim."
"Size eşlik etmek benim için bir onur majesteleri."
"Bana ismimle hitap edebilirsin Aieden."
"Siz nasıl isterseniz."
"İyi geceler Aieden"
Yüzünde tatlı bir gülümseme oluştu.
"İyi geceler, Dahlia..."
Ona gülümseyip arkamı dönüp saraya yürümeye başladım. Saraya girmem kolay oldu hemen odama çıktım ve yatağıma uzandım. Tavana bakıp tatlı çocuk deyip kendi kendime gülümsedim. Bir anda ne yaptığımı fark edip "Noluyor bana ya , Hayır dahlia hayır senin görevin var kendine gel artık yat uyu ve sabah kalk krallığı koru hadi yat hadi." deyip kendi kendimi azarladıktan sonra gözlerimi kapattım ve uyumadan önce bile o çocuğu düşündüğümü fark edip kendime lanetler okudum.

"Dahlia.."
Gözlerimi zorda olsa açmıştım ve bembeyaz bir yerdeydim. Arkamdan biri bana sesleniyordu.
"Dahlia kızım.." arkamı dönüp baktığımda babamı gördüm.
"Baba"
Ve o sırada babamın yanında tüm ailem belirmeye başladı hepsi oradaydı ve beni çağırıyorlardı..
"Seni çok özledik kızım neden yanımıza gelmiyorsun"
Her ne kadar onların yanına gitmeye çalışsamda başaramıyorum sanki zemin ben yürüdükçe hareket ediyordu ve yine olduğum yerde kalıyordum. O sırada babamın yanındaki Vanessa bana baktı ve gülümsedi
"Umarım görevini düzgünce yerine getirebilirsin Dahlia sana ne kadar güvendiğimizi biliyorsun."
O sırada kafamı yere eğdim, içimi garip bir his sarmıştı sanki biri beni boğuyor gibi hissediyordum. Kafamı kaldırdığımda babamın gözlerinin simsiyah olduğunu ve bana doğru geldiğini gördüm bana doğru yaklaştıkça yüz ifadesi de değişiyordu öfkeli bir ifadesi vardı, kaşlarını çattıkça sklerası daha da siyahlaşıyordu. Korktuğum için bir adım geriye gittim. Elindeki kılıcı tam boyun hizama getirdi ve o sırada her yer kıpkırmızı olup zemin hareket etmeye başlamıştı.
"Sen bize ihanet ettin!"
"B-baba gerçekten neyden bahsettiğini bilmiyorum. ne ihaneti ben hiçbir şey yapmadım."
Gözlerim dolmuştu konuşmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu.
"Sen asla çiğnenmemesi gereken bir kuralı çiğnedin. Evren bizi lanetledi başımıza çok büyük felaketler gelecek ! Geceyle gündüz aynı anda gökyüzünü paylaşmaya çalışacak, çok büyük bir savaş çıkacak. Sonucunda ise sadece ya gece ya da gündüz gökyüzünde hakimiyetini kazanacak. Sonumuz geliyor. SENİN YÜZÜNDEN"

Gece ve GündüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin