65. BÖLÜM / Acı Üstüne Acı!

1.1K 172 54
                                    

Ali odadan başı aşağıda çıkmıştı. Olmamıştı dedesinin kalbi dayanamamıştı ve maalesef Vahit'i kaybetmişlerdi.
Selvi:(ağlayarak) Oğlum deden nasıl Ali konuşsana?
Ali:(ağlayarak) H-hala d-dedem dayanamadı üzgünüm... dediğinde her şey anlaşılmıştı. Koridorda ağlayış sesleri yükseldi. Kocasını kaybeden Vuslat yere yığılırken Ali hızla yanına koştu. Vuslat kalbini tutarken hemen müdahale odasına alındı.
*
Melis Nazlıya biraz yaklaştı ve parmaklarını yüzüne değdireceği anda Nazlı yanağını sağa çevirip kendini geri çekti ama bir yere kadar. Melis Nazlının yanağına dokundu
Melis: Ölmek için fazla güzelsin be Nazlı
Nazlı: Çek elini ruh hastası diyerek karnını sıkı sıkı tutuyordu
Melis: Sen neden karnını tutuyorsun
Nazlı: Sanane!
Melis:(gözleri büyüdü) Y-yoksa hamile misin?
Nazlı: H-hayır! D-değilim
Melis:(sinirle) Yalan söyleme! Hamilesin sen karnındaki Alinin çocuğu! Lan (diyip bir elini yumruk yapıp diğer elini Nazlının saçlarına atıp çekti. Nazlı acıyla dişlerini sıktı) Canın yanacak Nazlı! Seninde o bebeğinde ailenin de canı fena halde yanacak! Diyerek Nazlıyı bırakıp çıkıp gitti odadan. Nazlı ağlayarak daha sıkı sarıldı karnına
Nazlı: Şşş bebeğim sen üzülme baba bizi kurtaracak bize bir şey olmayacak (kafasını yukarı kaldırıp) Allahım yardım et nolur bebeğime bir şey olmasın. Alim canım lütfen bul bizi lütfen diyerek ağlamaya devam etti
*
Ali: 150 ye ayarla. Çekil (dedi ve çaktı elektro şoku ama olmadı) 200 e ayarla. Çekil (dedi bir de çaktı ama yine olmadı)
Hemşire: Hocam olmuyor ölüm saatini ilan etmelisiniz
Ali: HAYIR! ÖLMEYECEK! BİR DAHA YÜKLE HEMEN! Dedi. Hemşire tekrar yükledi ama olmuyordu düz çizgi monitörde düzelmiyordu. Ali ağlayarak elindeki cihazı yere bıraktı. Dizlerinin üstüne çöküp ağlamaya devam etti. Neler oluyordu böyle sevdiklerini tek tek kaybediyordu...
Ali kapıya çıkıp duvara yaslandı yere çöküp oturdu bir şey diyemedi. Zaten demese bile her şey ortadaydı. Vuslat ölüm haberini kaldıramamış ve üzüntü kalp krizine sebep olmuştu. Tüm müdahaleye rağmen o da kurtulamadı. Vefa ailesi önce babalarını şimdi annelerini kaybetmişlerdi ve kızları Nazlıda orta da yoktu. Herkes perişan halde hastane koridorlarında acılarını yaşıyorlardı...
*
Birkaç gün sonra
Vahit ve Vuslat toprağa verilmiş, her yerde Nazlıyı arıyorlardı. Ali delirmek üzereydi ilaçlarla ayaktaydı. Ezo ve İsmail haberle kasabaya gelmişlerdi. Namık ve İsmail Alinin yanından ayrılmıyordu. Demir yaptığı hata yüzünden Aliye yaklaşamıyordu ama o da elinden geldiğinde aramalara katılıyordu. Birkaç gün öncesine kadar ne kadar da mutluydu bu aile. Şimdi ise ne çok yara almıştı Vefa Ailesi giden geri gelmezdi. Şimdi tek istekleri umutları Nazlı ve bebekti onların sağ salim bulunmasıydı ama birkaç gündür hiçbir haber yoktu!
*
Nazlı hissettiği susuzluk ve açlık nedeniyle bitkin düşmüştü. Yatağın üstündeki battaniyeye sıkıca sarılmış bebeğini okşadı. Çenesi titriyordu. Melis günde 1 kere yemek getiriyordu yanında da 1 bardak su sadece. Nazlı kendisini geçmiş karnındaki canı düşünüyordu. Böyle giderse bebek için hiç de iyi şeyler olmayabilirdi. O düşüncelerle boğuşurken Melis odaya girdi.
Nazlı: M-Melis bırak beni gideyim nolur?
Melis: Bana bak eğer canımı sıkmaya devam edersen ölmek için yalvarırsın anladın mı? Şimdi kes sesini! Diyerek elindeki kamerayı odanın bir köşesine koyup Nazlıyı görecek şekilde düzeltti
Nazlı: Napıyorsun?
Melis: Eee bu kadar habersizlik yeter bence sizinkilere şimdi birlikte beraber onlara yapacağım şeyleri izleyeceğiz
Nazlı: Napacaksın onlara Melis!
Melis: İzle de gör! Önce onları izleyip acı çekeceksin sonra bebeğinin acısını çekeceksin en sonunda da öleceksin Nazlıcım
Nazlı: Allah belanı versin! Ali beni burada bırakmaz!
Melis: Aliyi de alıp gideceğim buradan o yüzden çok da umutlanma diyerek kamerayı ve bilgisayarı ayarlayıp çıktı
*
Tüm aile Alilerin evindeydi. Ali yatağa uzanmıştı. Çocuk yapmayı istedikleri günden sonra Ali gidip bir bebek batiği almıştı şimdiden onu dolaptan çıkarmış ve Nazlının tişörtüne sarılmış kokluyor ağlıyordu.
Ali: Nazlı'm güzel karım nerdesin güzel gözlüm nolur sana da bebeğimize bir şey olmasın lütfen Allahım onları bana bağışla nolursun diye ağlamaya devam ediyordu. Güneş ve Adil karakoldan geldiler ama hiçbir iz yoktu hala.
Halime: Allahım nolur yalvarıyorum sana kızımı da bebeğini de bize bağışla
Selvi: Nolucak böyle kaç gün oldu nerede bu kız niye bulamıyorlar abi
Tanju: Bilmiyorum Selvi bilmiyorum! Allah kahretsin bilmiyorum elim kolum bağlı kızıma yardım edemiyorum diyerek sehpaya tekmeyi geçirdi
Ferman: Bakın Nazlı güçlü kızdır ama Melis paranoyak bebeği de öğrenmişse Allah korusun ama kötü şeyler yapabilir
Beliz: Allah korusun Ferman kötü düşünmeyelim
Adil: Bizim çocuklardan da haber çıkmadı kasabanın her yerine bakıldı ama yok tek bir iz yok
*
2 saat sonra
Nazlı yüzüne dökülen soğuk suyla sıçrayarak uyandı. Karşısında Melis vardı yine. Hızlıca ellerini karnına sardı. Korkuyordu bu kadının bebeğe zarar vermesinden çok korkuyordu.
Melis:(gülerek) Evet artık seninle başlayabiliriz yeniden beni gördüğüne sevinmişsindir değil mi? dedi ve Melis bıçak çıkardı. Nazlı bıçağı görünce eli kelepçeli olduğundan yapacağı tek şey eliyle karnını sardı iyice ve korkudan geri çekildi. Nazlının korkmuş ifadesi Melisin o kadar hoşuna gitmişti ki bir kahkaha attı
Nazlı: N-napacaksın bıçağı?
Melis: Hahah bizim sümüklü Nazlıya da bakın ne hale düştün sen böyle be! Nazlı, sen Aliyle aramda olmasaydın bugün burada karşımda olmazdın benden korkmazdın böyle! Ali benim olacak dediğimde keşke aramızdan çekilseydin ama çok geç artık! (bıçağı Nazlının boğazına dayadı ve yüzünü görecek şekilde eğildi) Ali buraya gelecek onu çağıracağım ve senin gözünün önünde Ali benim olacak! Ama bunlardan önce ailene birkaç şey yapacağım ki Ali bana gelsin değil mi? O yüzden o birkaç gün daha yaşayacaksın maalesef diyerek ayaklandı
*
Açelya: Ali abi diyerek kapıyı çaldı ama Ali ses vermedi. Açelya birkaç kez daha çaldı kapıyı tam ümidini kesmişti geri dönecekken Ali kapıyı açtı. Ali kıpkırmızı olmuş gözleriyle Açelyaya baktı sonra hızla Açelyaya sarıldı. Açelya da sıkıca karşılık verdi hem ağladılar hem sarıldılar
Ali: Nazlı yok Açelya Nazlı yok
Açelya: Bulacağız onu bulacağız nolur ümidini kaybetme
Ali: Ya bir şey olduysa onlara kaç gün oldu
Açelya: Kötü bir şey olsa duyardık nolur kötü düşünme hem unutma Nazlı'n sana hep gelir o yüzden güçlü durman gerek. Karının da bebeğinin de sana ihtiyacı var
Ali: Ben b-bebeğime bile dokunamadım daha
Açelya: Dokunmakla kalmayacaksan kucağına alacaksın çok şanslı bir yeğenim doğacak dedi gülmeye çalışarak sarılmayı bıraktılar. Alinin elinden tutup salona getirdi. Herkes yaşlı gözlerle çökmüş bitkin yorgun Aliye baktı. Bir şey diyemediler.
*
X: Melis hanım dediğiniz gibi arabanın frenleriyle oynadık herkes Alilerin evinde işimiz daha kolay oldu
Melis: Aferin o aile daha çok zarar görecek sonra Ali mecbur kalıp bana gelecek hazırlıklı olun Aliyi gelmeye ikna ettik mi siz alıp geleceksiniz
X: Tamamdır Melis hanım diyerek telefonu kapatır.
*
Güneş: Amca babamı kontrole götürmem gerekiyor da
Adil: Tamam oğlum siz gidin bir haber yok zaten biz de elimiz kolumuz bağlı oturuyoruz işte
Ferda: Bende geleyim şehre kadar gidiyorsunuz hastaneye uğramam gerek benim de
Demir: Bende geleyim anne tek gitme
Ferda: Yok oğlum Aliyi yalnız bırakma ben Sıdıkalarla giderim
Sıdıka: Annen doğru söylüyor sen kal Demir hadi çıkalım dediğinde Güneş Sıdıka Haşim ve Ferda evden çıktılar. Haşimlerin evinin önüne gelip hazırlanıp arabaya bindiler. Bilmeden gidiyorlardı belki de......
*
Ali:(ayaklandı) BEN DAYANAMIYORUM ARTIK BÖYLE BEKLEYEREK OLMUYOR
Adil: Oğlum bi haber olsa bekler miyiz burada
Gülin: Ya derdi Aliyle değil mi bu kızın araması lazım niye aramıyor
Namık: Kötü bir şey yok bence kara haber tez yayılır derler hala bir ses çıkmadığına göre Nazlı iyi
İsmail: Kız o zaman başka bir şeyi bekliyor ama neyi
Ali: SİZ BUNLARI DÜŞÜNÜN BEN GİDİYORUM!
Açelya: Nereye ya?
Ali: Açelya nefes alamıyorum gidip etrafa bakıcam dağa taşa sorucam ne bileyim ormana gidicem tek tek kapı kapı dolaşıp Nazlıyı sorucam herkese ama burda durmayacağım!!! Diyerek hızla çıktı evden
Selvi: Çocuklar yalnız bırakmayın onu siz de gidin dediğinde İsmail ve Namık hızla Alnin peşinden gittiler. Demir de ayaklanıp gidecekken
Ezo: Demir sen gitme. Zaten kafası bozuk bir de seninle uğraşmasın dediğinde Demir başını sallayarak onu onayladı kaldı olduğu yerde
Tanju: Demir sen benimle gel biz de arabayla çevreyi kolaçan edelim belki bi iz bir gören olmuştur diyip ayaklandı sinirle. Adil de peşinden çıktı. Demir de onlarla gitti
*
Güneş yolda hızla ilerliyordu ileride viraja geleceğini bildiğinden frene bastı yavaşlamak için ama bir işe yaramamıştı. Tekrar tekrar bastı ama olmuyordu. Korkmaya başladı arabaya ne olduğunu anlamaya çalışıyordu bakımı daha yeni yapılmıştı ama olmuyordu bir türlü. Güneş telaşlanınca
Sıdıka: Oğlum noluyor
Güneş: Bilmiyorum frenler tutmuyor
Haşim: Nasıl tutmuyor Güneş
Güneş: Tutmuyor baba ne bileyim bakımı da yeni yapıldı dedi gözünü yoldan ayırıp vitese ve fren yerine bakınca
Ferda: Güneş DİKKAT ET! Diye bağırdı ama artık çok geçti ileriden gelen araba önündeki arabayı sollamak istemiş ama önüne araç çıkar mı diye düşünmemişti. Kafaya kafaya çarpıştılar. Resmen iki araç iç içe girmişti...
*
Namık: Ali sakin ol
Ali: Nasıl sakin olayım ha karım yok bebeğim yok! Bebeğime daha dokunamadım ben sevincini yaşayamadan Nazlı kaçırıldı dedemle babaannem öldü nasıl sakin olayım!
İsmail: Haklısın abi çok kötü şeyler yaşıyoruz ama sakin olma.... Alinin telefonu çaldı
Ali: Alo
Hemşire: Alo Ali hocam kaza olmuş
Ali: Ben izne çıktım! Ne diye arıyorsunuz diye bağırdı!
Hemşire: Ama hocam kaza yapan akrabalarınız dediğinde Alinin gözleri büyüdü elindeki telefon yere düşünce İsmail aldı telefonu
İsmail: Ne haberi verdiniz noluyor?
Hemşire: Haşim-Sıdıka ve Güneş Vefa ile Ferda Aldırmaz trafik kazası geçirmişler hastaneye getiriyorlar onu haber etmek istedim
İsmail: NE! Diye donup kalırken Hemşire telefonu kapadı
Namık: Noluyor lan donup kaldınız söylesenize?
İsmail: Hastaneye sür kardeşim diyince Namık anlamasa da bastı gaza
*
Haberi alan aile hastaneye koşmuşlardı. Herkes kapının önüne bekliyorlardı. Ezo anne babası ve abisi için Demir ise annesi için feryat edip ağlıyorlardı. Tüm acılar böyle üst üste mi gelirdi. Noluyordu böyle kader miydi? Tesadüf mü bu olaylar anlam veremiyorlardı? Doktorlar nihayet içerden çıktı
Ali: Haldun hocam Alp nasıl durumları?
Haldun: Hastaneye getirdiklerinde bile umut azdı ama pes etmedik sonuna kadar her şeyi yaptık ama
Ezo:(ağlayarak) Ama ne doktor bey
Haldun: Ama genç kardeşimiz hariç üzgünüm ama diğerlerini kaybettik. Başınız sağ olsun diyip Alinin omzuna dokundu. Alinin gözünden bir damla yaş süzülürken Ezo feryat figan ağlamaya başladı. Demir duvarın önüne çökmüş ağlarken Açelya sarılmış teselli etmeye çalışıyordu
Alp: Güneş'in durumu hala kötü yoğun bakıma alacağız tekrar başınız sağ olsun diyerek uzaklaştılar ordan.
*
Melis: Nazlı seninkiler hiç dayanklı çıkmadılar biliyor musun?
Nazlı: Ne diyorsun sen be?
Melis: Diyorum ki ailen tek tek ölüyor
Nazlı: NE! Ne diyorsun sen naptın onlara
Melis: Valla dedenle babaannene hiçbir şey yapmadım daha doğrusu yaptım gibi seni kaçırdığım için kalpleri dayanamadı öldüler (Nazlının gözleri büyüdü) Sonra işte bugün de amcan yengen bir de şu Alinin süt annesi mi ne o öldü onları ben bile isteye öldürttüm diyip güldü
Nazlı:(şok olmuş ağlaması şiddetlenmişti) S-sen n-nasıl bir canisin ya Allahım nolur doğru olmasın
Melis: Daha bitmedi Nazlı Hanım! Sıra şimdi sana yapacaklarımı onların görmesinde diyerek Nazlıya göz kırptı ve çıktı odadan
*
2 gün sonra Güneş'in durumunda değişiklik yoktu. Diğerleri de toprağa verilmişti. Herkes Tanjuların evindeydi. Demir holde yere oturmuş annesini düşünürken Ali yanına geldi. Geçip yanına oturdu
Ali: Demir nasılsın?
Demir:(ağlayarak) Nasıl dayandın sen Ali? Annesizliğe nasıl alıştın?
Ali: Alıştığımı kim söyledi ki her gün onu düşünmeden yapamıyorum ki buramda hep (kalbini gösterdi) Sende unutmayacaksın alışmayacaksın sadece susacaksın kimse senin acı çekmediğini sanacak alıştığını sanacak ama sen sadece içinde tutacaksın sessiz sedasız kuytu köşede ağlayacaksın olan bu
Demir: Ali özür dilerim senden çok özür dilerim affet beni nolur kardeşim
Ali:(sıkıca sarıldı) Tamam artık kapatalım konuyu Demir olan oldu artık kavga gürültü yok. Demir de sıkıca sarıldı. O sırada Alinin telefonu çaldı Ali bir numaranın aradığını gördü hızla açtı
Ali:(ayaklandı) MELİS! Dediğinde odada sesi duyan herkes salona geldi
Melis: Selam Aliciğim nasılsın aşkım?
Açelya: Ne aşkımı lan aşüfte! Diyerek Alinin yanına geldi
Melis: Çok ayıp insan yengesine aşüfte der mi hiç?
Açelya: Lan senin... Ezo ağzını kapadı kenara çekti
Ezo: Kızım dur napıyorsun sus diyerek susturdu onu
Ali: NAZLI NEREDE? KARIM NEREDE MELİS!
Melis: Nazlı burada şimdi onu göstereceğim diyerek ayarladığı kamerayı Nazlıya çevirdi.
Nazlı: Ali? (diye seslendi ağlamaya başladı) Alim nolur kurtar beni
Melis: KES! Diyerek Nazlıya tokat atınca ailedeki herkesin gözleri büyüdü
Ali: VURMA! MELİS YAPMA YALVARIRIM YAPMA!
Melis: Cenazeniz var diye bekliyorum kaç gündür bu konuşma için diyerek güldü
Beliz: Sen nereden biliyor....
Ali: SEN Mİ YAPTIN BUNLARIN HEPSİNİ!
Melis: Zeki adamsın Ali ama dedenle babaannen benim işim değildi ama diğerleri için evet dediğinde Vefa ailesi şok yaşamıştı ne yani Melisin kurbanı mı olmuştu
Demir: LAN SENİ KENDİ ELLERİMLE GEBERTECEĞİM! NASIL YAPTIN LAN NASIL!?
Selvi: Allahım sen koru delirmiş bu kız! Nazlı kızım
Beliz: Nazlı ne hale gelmiş böyle aman Allahım dedi Nazlıyı gördüğünde
Ali: Melis Bırak Nazlıyı!
Melis: hhahaa şimdi sizin yaranıza tuz basma zamanı Alicim
Gülin: N-ne yapacaksın ki?
Melis:(Nazlıya döndü) Eee Nazlı başlayalım o zaman diyerek Nazlının kelepçeli koluna elindeki bıçağı bastırdı. Nazlı inlemesini bastırmak için dudaklarını birbirine kenetledi ve derin nefes aldı. Melis bıçağı hareket ettirince Nazlı gözlerini kapattı ve boşta kalan eliyle karnını daha sıkı sardı. Burun delikleri genişlerken acıdan gözleri doldu.
Ali: Yalvarırım yapma Nazlı, Nazlı'm iyi misin? Allah belası yapma!
Selvi: Ne istiyorsun söyle bırak Nazlıyı dedi ağlayarak
Melis:(onları duymamış gibi yaparak Nazlıya) Vay! İnadım diyorsun. O zaman bebeği...
Nazlı: BEBEĞİMDEN UZAK DUR! dedi. Melis hırsla Nazlının saçlarına asıldı Nazlının başı geriye doğru gitti.
Halime:(ağlayarak) Bırak kızımı nolursun bırak dedi dayanamayarak yere yığıldı.
Açelya: YETER LAN KIZ HAMİLE YAPMA!
Nazlı acısını belli etmemeye çalışıyordu ama canı yanıyordu.
Melis: Hala gözlerimin içine bakabiliyorsun. Canın acımıyor mu senin?! (Nazlı cevap vermedi kendini sıkıyordu) Demek cevap vermiyorsun o zaman bakalım acıya ne kadar dayanıklısın ailenin önünde görelim dedi. Nazlı ellerini karnına sardı. Melis Nazlıya bir tokat atınca Nazlının başı sağa savruldu. Nazlının yediği tokat ile Ali gözlerini kapattı. Kafasını geri attı.
Melis Nazlının ses etmemesine delirirken yanındaki bastonu aldı kaldırıp Nazlının karnına vuracakken Nazlı eğilip karnını sıkı sıkı sardı. Acıdan göz yaşları akarken tüm vücudu titriyordu
Nazlı: Ta-tamam. Ö-özür dilerim. Vurma ona. Yalvarırım dedi
Melis: Ha şöyle sesin çıksın tamam bugünlük ona karışmıyorum (kameraya döndü) Nazlı da siz de azıcık daha acı çekin sende karar ver Aliciğim bana gelecek misin? Yoksa bebeğinin ve Nazlının ölümünü böyle görüntüyle mi görmek istersin bi düşün diyerek telefonu kapadı.
Melis: Nazlı şimdi ayağına zincir takacağım bu oda günlerdir pis silip süpürürsün eğer temiz bulmazsam gerisini sen düşün diyerek çıkıp gitti.
.
Tanju Adil oturup başlarını elleri arasına alırken Selvi ve Halime fenalaştılar. Beliz Gülin onları toparlamaya çalışırken Ali donup kalmıştı olduğu yerde. Demirin dürtmesiyle kendine gelen Ali hızla Nazlının odasına girdi. Önüne gelen ne varsa yıkmaya başladı öfkeden masada ne varsa yeri boylarken odadaki boydan ayna da tuzla buz olmuştu yere çöküp ağlamaya başladı.
Ferman: Polise haber verelim aradı bizi belki bi iz bulunur diyerek polislere haber verdi
*
Birkaç saat sonra o telefon yine çaldı. Ali hızla açtı
Melis: Aliciğim özledin mi beni?
Ali: Melis yalvarıyorum sana bırak karımı nolur
Melis: Anlaşıldı sen hala Nazlı diyorsun öyle olsun biz bekleriz senin Melis diyeceğin günü ama unutma o güne kadar Nazlı benim ellerimde ve ona her türlü işkenceyi yapmaktan çekinmem
Ali: Nazlı çok kötü gözüküyor yemek vermiyor musun? Karnında can taşıyor yapamaz öyle diyerek ağlamaya devam etti

Vefa Ailesi ve (AlNaz)'ın Zorlu AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin