2- KALBE DOKUNAN ATEŞ

456 39 3
                                    

Keyifli okumalar!

Bölüm şarkısı; Birileri - Zamanın Dışında, Boşluğun İçinde

---

Trene bineli nereden baksan yarım saat kadar olmuştu ve ben şimdiden sıkıntıdan patlamak üzereydim!

İkide bir oflayıp duruyor, kendi kendime şarkılar mırıldanıyordum. Sena ise, kitap okuduğu için sessiz olmamı ikaz etse de hâlâ aynı şeyleri yapmaya devam ediyordum.

"Efnan, kafanı kıracağım ama artık!" Diye hiddetle yerinden kalktı Sena. Ben hala ayaklarımı cama uzatmış L harfi şeklinde yatıp, şarkı mırıldanıyordum. "Sussana?" Diye devam etti kitabı yanına fırlatıp.

"Ne var?" Diye cırladım ayaklarımı camdan çekip oturur pozisyona gelirken. "Canımız sıkıldı burada." Deyip bir ayağımı kendime çektim ve çenemi dizime yasladım.

"Senin yüzünden düştük bu hallere, hiç boşuna oflayıp puflama." Diye o da benim gibi oturup çenesini dizine yaslarken. "Uçaktan korkuyorum diye tutturmasaydın, birkaç saate Fransa'daydık."

Sena'ya gözlerimi devirip ayağa kalktım ve kapıyı açtım.

"Nereye?" Diye soran Sena'ya dönüp "Tuvalete gideceğim," Diyerek kapıya yöneldim. Sena başını sallayıp beni onayladığında kapıyı açtım ve koridora çıktım.

Yavaş adımlarla yürüyüp bir yandan treni incelerken bir yandan da sallanan trende tuvaleti bulmaya çalışıyordum.

İki yanı simsiyah demirle kaplı olan trenin tavan ve taban kısmı sebepsizce ahşapla döşenmişti. Bunun görüntü açısından böyle olduğunu düşünerek incelemeye devam ettim. Koridorun başında ve sonunda olmak üzere iki tane cam vardı ve sonsuz gibi görünen yol bu camdan akıp gidiyordu.

Bakışlarım biraz daha trenin içinde gezindiğinde bir anda tökezledim ve kaşla göz arasında dizlerimin üstüne düştüm. Şokla karışık bir şekilde arkama döndüğümde trenin tabanında olan tahtalardan birinin ucunun hafif çıkık olduğunu gördüm. Ona takılıp düşmüş olmalıydım.

Dizimdeki hafif sızıyla söylenerek yerinden yavaşça doğruldum ve yürümeye devam ettim. "Umarım kimse görmemiştir," diyerek içimden kendi kendimle konuşarak üstümü elimle temizledim ve yavaş adımlarla yoluma devam ettim. Trenin içi hafif soğuk gibiydi ama bunun nedeni Şubat ayında olmamız da olabilirdi.

Çok zksn.

Gözlerimi devirip zihnimdeki aptalca düşünceleri susturarak yoluma devam ettim. Biraz sonra birkaç vagon uzaktan gelen koşmaya benzer sesle birlikte yerime çivilendim. Yavaşça başımı arkaya çevirdiğimde duyduğum seste gayet haklıydım çünkü biri gerçekten trenin içinde koşuyordu. Şizofreni mi oluyorum diye düşünmeden edemiyordum ama duyduklarım hayal olamazdı. Evet evet, birisi gerçekten trenin içinde koşuyordu!

Ayaklarından çıkan ses trenin içinde o kadar sert ve tok bir şekilde yankılanıyordu ki tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Ayak sesleri giderek yakınıma geldiğinde ise arkamı dönmeye cesaret bile edemeden bende hızla koşmaya başladım. O kadar hızlı koşuyordum ki girdiğim vagonlar trenin şiddetinden çok benim deli gibi hızlı koşmamdan dolayı sallanıyor olabilirdi.

Koşarken arkama bakmaya cesaret dahi edemiyordum çünkü arkamdaki her neyse beni fazlasıyla korkutmuştu. Nefesim artık hızlı koşmaktan daralıyor doğru düzgün nefes alıp veremiyordum. Ciğerlerim bu hızından dolayı yanarken burnumun sızladığını hissettim. Gözlerim dolu dolu etrafa bakarken "Hadi," dedim çaresizce. Ayak sesleri artık birkaç adım uzağımdaydı, bunu hissedebiliyorum. "Hadi." Dedim bu sefer de hırsla.

FISILTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin