İclal, dolaptan bir kaç kıyafet çıkarıp yatağın üzerine bıraktı. Yatağın önünde diz çöküp kızın kıyafetlerini giydirmeye başladı.
"Hala" "efendim" İclal kafasını kaldırıp küçük kıza baktı bir yandan gömleğin düğmelerini ilikliyordu.
"Ne olmuş ona "Bir süre sustu. Kafasında küçük kızın anlaması için uygun cümleler kuruyordu ." Hatırlıyor musun baban sen güneşte çok fazla oynadığında kızar, içeriye gelmeni söyler. Bu abi de sıcakta çok fazla kalmış bu yüzden hastalandı." Küçük kız " Sarya halam bu yüzden her dışarı çıktığında şapka takar , bazen de şemiyeyle..." dedi heyecanla. "Evet" küçük kızın yanaklarını sıkıp yatağa oturttu.Çoraplarını giydirdi " Sen burada oyna tamam mı?" "tamam ."
Yataktan hızla inip yüksek sandalyeye zorlukla oturdu , masadaki boyama kitabının sayfalarını karıştırmaya başladı.
İcal aşağıya inip "Durumu nasıl?" dedi kısık bir ses tonuyla Selim'e bakarak.
"Bilmiyorum ki ateşi biraz dinse rahat bir nefes alıcam da " "İyiki bodrumda kaldı bu gece. Serin orası hiç değilse ateşinin artmasının önüne geçmiştir..."
Dışarıda küçük bir çocuk iki ayağının parmak uçlarıyla uzanmış açık pencereden seslendi " Selim abi" Selim kapıya çıktı.
Çocuk nefes nefeseydi. Elinde bir zincir vardı. Zinciri sürekli baş parmağına doluyor sonra tekrar serbest bırakıyordu.
Selimi görünce hızla bağırdı. " Selim abi amcam seni çağırıyor. Sebzeler için alıcı çıkmış" yutkundu. Selimin vereceği cevabı heyecanla bekliyordu. "Tamam. Sen git bende biraz sonra gelirim."
Çocuk cevabı alır almaz evine giden yokuşta koşmaya başladı. Elinde hızla sakladığı zinciri yere düşürdü. Dik yokuşta durmak için sağ ayağını yere sürttü.Havada toz bulutları oluşturdu. Geri dönüp zinciri aldı ve aynı hızla koşmaya başladı.
Selim İclal'e dönüp " Ben elimden geldiğince erken dönmeye çalışacağım.Sen başından ayrılma" diyerek dışarı çıktı.
Sarya da Selim'in ardından dışarı çıktı. Bahçe kapısına asılmış kutudan buğday çıkarıp bahçedeki civcivlere attı. Civcivler sabırsızlıkla buğdayı yemeye koyuldu.
İclal bez parçasını alıp tekrar suya daldırdı. Hafifçe sıkıp hareketsiz yatan Rezvan'ın başına yavaşça bıraktı.
Nefesini kontrol etmek için kafasını iyice hastaya yaklaştırdı. Derin bir nefes alıp kafasını tekrar kaldırdı. Bir türlü yerinde duramıyordu. Odanın içinde bir o yana bir bu yana gidip geliyordu.
Tanıdığı ya da tanımadığı, bu kadın insan sevgiliye doluydu , başkalarının acı çekmesine tahammül edemiyor , onların acılarını paylaşmak , dindirmek için gayret ediyordu. Herkesin zorlu bir sınavdan geçtiğini ve empatiyi hak ettiği düşüncesi, onun karakterinin temelini oluşturdu. Olağanüstü bir sükunet ve anlayış düzeyine ulaşmıştı. Anne ve babasının ölümünden sonra aldığı sorumluluklar zamanla onu kendinden çok başkalarını düşünen biri haline getirmişti.Buna karşın oldukça mütevaziydi. Ne yaparsa yapsın bunu lütuf olarak görmezdi. Farkında olmadan kendi duygularını bastırmaya çalışıyordu , Korkularını ,arzularını , hayallerini hep kendi içinde yaşatıyordu.
Genç kadın pencereye yanaşıp dışarıyı gözlemeye koyuldu.
Aklına yeğeni geldi , gidip bakmak için merdivenlere yöneldi.
Annesinin ölümünden sonra küçük kızın üzerine daha çok titriyorlardı.
Annesi Küçük kızın doğumundan 1,5 yıl sonra ölmüştü.
Babası annesinin yokluğunu hissettirmek için çaba sarf ediyordu. İclal ve Sarya da bu konuda Selim'e ellerinden geldiğince yardımcı oluyorlardı.İclal tekrar aşağı indi. Rezvan yerinde yoktu. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Kafası soru işaretlerine boğuldu. Bir yandan evi aramaya başlarken bir yandan bu halde nasıl ayağa kalktı ? Gitti mi acaba? İyi de nereye gider o halde?
İclal banyonun kapısına uzandı. O sırada Rezvan kapıyı açtı. İclal az önceki endişelerin gereksiz olduğunu anlayınca derin bir nefes aldı. "Demek burdayınız. Yerinde göremeyince endişelendim."
Rezvan kapıya iyice tutunarak ayakta duruyordu." Endişelendirdiğim için kusura bakmayın." İclal'in yardımıyla koltuğa oturdu. " Şimdi nasılsınız"
" Biraz mide bulantısı...onun dışında iyiyim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZLUK VE BİR GÜN (Kısa Hikâye) (TAMAMLANDI)
Short StoryÇektiği ızdırabın içinde kaybolmuş bir ruhun hikayesi... " Beni dinleyebilecek kadar iyi bir insan olduğunuzdan bir an bile şüphe etmem . Fakat bazı şeyleri anlamak için iyi bir insan ya da kötü bir insan olmanın ötesi gerekir"