Londra sayılı sıcak yaz günlerinden birini bir parça esintiyle sonlandırırken yoldaşlık evinin açık pencerelerinden içeri dışarıdaki muggleların sesleri doluşuyordu. Teddy, bir süredir annesine çeken metamorfoz özelliklerini istemsizce kullanmaya başlamıştı. Kahkaha atarken saçları Weasleyleri andıran bir turuncuya döndüğünde ona oyuncaklar getiren Geogre haykırdı. "Böyle kal Teddy, kızlar turuncunun ateşine bayılıyorlar!" Remus oğlunun bu özelliği ortaya çıktığından beri içindeki şüphe tamamen silinmese de biraz daha rahatlamuş görünüyordu. Eski maceralı seherbazlık günlerine dönmekten bahseden karısını kırmayacak kadar anlayışla dinlerken bir gözü de ikizlerin burnunu sıkan oğlundaydı.
Ev ahalisinin neşeli sohbeti Draco'nun aniden kapıda belirmesi ile son buldu. Her zaman biraz soluk, ince sivri çenesini ortaya çıkaracak kadar zayıf biri olmuştu sarışın casus. Ama Harry, kuledeki o meşum gecede bile onun yüzünün kireç beyazına döndüğünü hatırlamıyordu. Gözleri boş, adımları yavaştı. Sanki hemen arkasında hiçbirinin göremediği bir ruh emici kendisine eşlik ediyordu. Meraklı mırıltılara aldırış etmeden Harry'e doğru yürüdü ve pelerinin içinden parlak mücevheri çıkarıp tek bir kelime etmeden uzattı. Harry ona dokunmak sanki parmaklarının yanmasına neden olacakmış gibi bir tereddütle bir saniye bekledikten sonra odadaki herkesi parlaklığıyla mest eden tacı aldı. Teddy bile susmuş, diş kaşıyacağını emerken karşılıklı duran iki adamı seyrediyordu.
"Ne oluyor?" dedi Remus, ortamdaki gerginlikten hiç hoşlanmamıştı.
"Bu." dedi Harry yavaşça elindekini kaldırıp. "Son hortkuluk."
Hermione yedinci senesinde Hogwarts'a dönmesinin yolu açılmışcasına bir sevinç çığlığı koyuverdi. Fred, halen sarsılmış görünen Draco'nun sırtına esaslı bir tebrik yumruğu geçirdi. Birkaç kişi birbirine sarılırken kutlama havası Harry'nin gri gözlerden düşen bir damla yaşı fark etmesiyle başladığı gibi aniden bitti.
"Malfoy iyi misin?"
Adam, odaya girdiği ilk andan itibaren biraz kötü görünüyordu ama bir hortkuluk taşımanın verdiği o kötü hisse vermişti durumu. Ama şimdi Draco'nun ağzından çıkacak cevabı beklediği saniyeler git gide uzarken binbir türlü olasılık aklından geçiyordu. Belki Severus'la birlikte gitmişlerdi ve o yakalanmıştı, öğrencilerden birine bir şey olmuştu, Voldemort tüm okulu katletmeye karar vermiş-
"Anne ve babamı kurtarabilir miyiz?" dedi Draco. Sözcükler boğazındaki bir düzine düğümden çıkmayı sonunda başarmıştı. Harry, elindeki tacı unutup ne olduğunu anlamak için yanlarına gelmiş Remus'un bal rengi gözlerine baktı.
*****
Lucius Malfoy çok sinirliydi. Büyücü dünyasının en eski safkan ailelerinden birinde olmasına karşın sanki kirlenecekmişçesine kendisine gösterilen herhangi bir koltuğa oturmayı mağrur bir tavırla reddetmiş, yılan başlı bastonuna yaslanarak ayakta kalmayı tercih etmişti. Siyah bir kurdeleyle bağlanan saçları yaşına rağmen ışıltısından bir şey kaybetmemişti. Aynı durum eşi Narcissa Malfoy için de geçerliydi. Kadın yoldaşlığa geldiği andan itibaren içinde oldukları durumun tehlikesine rağmen güzelliği ile, kendisine bakanların bakışlarının olması gerekenden birkaç saniye daha fazla üzerinde kalmasına neden olmuştu. Saçlarından birkaç telin izinsizce çıkmış olmasını umursamıyordu. Yüzünde, eşinin huysuz ifadesinin aksine kaygı hakimdi. Oturduğu yerden nemli gözleriyle normal rengini hala kazanamamış oğlunu izliyordu.
Draco, elini en büyük düşmanlarının omzuna koyduğunda Lucius'un yüzünde bozuk bir şekerli içkinin yaratacağı türden bir tiksinme oluştu. Bu manzarayı izlemeye dayanamıyormuşçasına yüzünü eşinden yana çevirdi. Oysa oğlu biraz önce hayatının en büyük riskini alıp ikisinin de yara dahi almadan canlı kurtulmasını sağlamıştı. O soruyu sorduğunda, Harry Draco'ya neden bile dememişti. Tüm olanları izah etmesini isteyip uzun uzun değerlendirme yapmamıştı. Yalnızca neredeler diye sormuştu, biri için kıymetli olanların kurtarılması gerektiğinde zamanın tüm büyüler, iksirler ve diğer savaş araçlarından daha önemli olduğunu bilirdi. Bunun bir tuzak olma ihtimali ancak çok sonra, eve Lucius ve Narcissa Malfoy ile döndüklerinde, aklına gelmişti. Harry o ihtimali çok zaman sonra düşünebildiği için kendine hiç mi hiç kızmadı. Draco'yla birbirlerine güvenmişlerdi ve şimdi çözülmeyi bekleyen olası sorunlarına karşın herkes sağ salim evdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lily'nin Ardından
Fanfictionİkinci savaş Albus Dumbledore'un zamanından erken gelen ölümüyle kapıya dayandığında Harry yalnız değildir. İki ev, iki aile ve sırların arasından yönünü bulmaya çalışırken yolun sonuna vardığında bazıları ona eşlik edemeyecektir. (Lily'nin Kehaneti...