KATE
Son gittiğim zamandan sonra savaş arenasında çok şey değişmiş gibiydi.
Özellikle de savaş arenasına savaşmak için gelen yeni insanlar.Ekiple beraber arenanın seyirci koltuklarının olduğu yere geçtik ve boş koltuklara oturduk.Etrafta savaşı izlemeye gelen bir sürü insan vardı.Kafamı sağa çevirdiğimde Carl'ın biraz tedirgin olduğunu gördüm.Neden bu kadar tedirgin olduğunu tahmin edebiliyorum.Daha önce bu kadar çok kişiyle karşılaşma yapmamıştık.
Savaş sahasında savaş için hazırlanan bir sürü takım vardı.Bu takımlar türlerini temsil ederler.Benim yarı canavarları temsil etmem gibi.
Onlara bakarken gözüm cadıların olduğu guruba kaydı.Önceki senelerde cadılar bu tür savaşlara pek fazla katılmazdı.
Cadılardan biri onlara baktığımı sezmiş olmalı ki birden korkunç bir bakışla bana baktı.Bu bakışı bir yerden hatırlıyor gibiyim sanki...
Bu o cadıydı.Şatoda önümüze çıkan cadı.
Hemen gözlerimi ondan kaçırdım ama hala bana baktığını hissedebiliyordum.Birden arenanın üst tarafındaki megafonlardan bir anons sesi arenada yankılandı.
"HER EKİBİN BAŞ KAPTANLARI SEÇİM İÇİN LÜTFEN SAVAŞ ALANINA TOPLANINIZ"Sonunda o anons gelmişti.Takım kaptanı olarak arenaya çıkmalıydım.Yerimden kalktığım anda Carl kolumdan tuttu."İyi şanlar.Umarım iyi bir takım seçersin."dedi gülümseyerek.Sonra da kolumu bıraktı.
Ben de ona gülümsedim ve yavaş adımlarla arenaya indim.
Takımların kaptanları yan yana sıralanmış bir şekilde duruyorlardı.Ben de hemen onların yanına geçtim.
Arenanın,yüksek duvarlarında olan dört kapı vardı.Önümüzde duran en geniş kapıdan hakem çıktı ve önümüzde durdu.Sağımızdaki kapıdan ise çalışanlardan biri,üstünde takım isimlerinin yazılı olduğu siyah bir kutu olan tekerlekli bir masa getirdi.Masayı bırakıp da geldiği kapıdan geri çıktı.Hakem takımlara bir göz gezdirerek"Cadılar takımından başlıyıcak."dedi.
Cadıların baş kaptanı yavaş adımlarla masaya doğru yaklaştı.Dizlerine kadar gelen açık mavi saçları arenanın tam üstünde duran güneş ışığı ile parlıyordu.Elini kutunun üst kısmına yaklaştırdığında kutuda kapkara boşluk açıldı ve elini kutunun içine sokarak bir kağıt çekti.Kağıdı açtığında içimde bir tedirginlik oluştu.İçimden lütfen bizim takım olmasın diye tekrarladım.
Cadıların baş kaptanı yazılan takımı okudu ve "Bize karşı savaşıcak takım...kopyacılar takımı."dedi.
Kopyacılar savaştıkları kişinin gücünün iki katını kopyalayıp savaştıkları kişinin üstünde kullanırlar.
Bu savaş nası sonuçlanacak bilmiyorum ama çok iyi bir savaş olucağı kesin.Takımlar teker teker kağıtlarını çekerken sıra avcılara geldi.Avcıların baş kaptanı çıktı ve bir kağıt çekti.Kağıdı açtığında sırıttığını gördüm.Yoksa...
"Bize karşı savaşıcak takım...Yarı canavarlar."bunu dedikten sonra korkunç bir şekilde kahkaha atmaya başladı.
Tam ona saldırmak için bir andım ileri gittiğimde yanımdaki koruyucuların baş kaptanı beni kolumdan tuttu.
"Nasıl hissettiğini biliyorum ama bunu yapman kurallara aykırı."dedi.
Kurallara aykırı olduğunu biliyorum ama yine de onu parçalara ayırmak istiyordum.
Derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım.Attığım o adımı geri aldım.Avcıların Kaptanı yerine geçti.Birkaç kişiden sonra ise sıra bana geldi.Gidip bir kağıt çektim.Kağıdı açtığımda bizle savaşıcak takımın koruyucular olduğunu gördüm.Koruyucular iyi insanlardı.Yarı canavarlara bi zararları yoktu.Hatta bazen bizi avcılardan korumuşlukları bile vardı.
Kafamı kağıttan kaldırıp"Bizle savaşıcak takım Koruyucular."dediğimde koruyucuların baş kaptanına baktım.Bana biraz gülümser bir şekilde bakıyordu.
Geri yerime geçtim ve seçim kısmı bitti.Bütün takım kaptanları kendi takımının yanına gitti.Ben de öyle.Arenanın altındaki bütün takımlara özel odalara indim.Odaya girdiğimde Nora ve Lisa'nın geldiğini gördüm.Carl da onlarla konuşuyordu.
Nora ve Lisa kardeşler.En son gördüğümden beri baya değişmişler sanki.Lisa ünlü bir model.O masum yüz ifadesi hala duruyor ama saçlarının uç kısımlarını pembeye boyatmış,o yeşil gözlerini daha çok ortaya çıkarmıştı.
Nora ise Lisanın yanında fotoğrafçı olarak çalışıyor.O da Lisa kadar olmasa da ünlü sayılır.Hem boyunun uzun olması hem de o sert bakışları ve açık sarı gözleri ile hala beni korkutuyor.Lisa benim geldiğimi görünce koşup hızla bana sarıldı.Boyunun kısa olması onu daha çok tatlı yapıyordu.
"Merhaba Kate."deyip gülümsedi.
Nora bi etrafa bakıp "Cloe nerde?" diye sorunca bütün planı anlattık."O zaman bir kişi daha bulmamız gerek." dedi.
"Nası yani?"
"Kurallara göre takımın beş kişiden oluşması gerek ama biz dörtlük kişiyiz."
Bu doğru ama beşinci kişiyi nerden bulacağız ki biz.Birden kapı açıldı.Hepimiz kapıya doğru baktık.Gelen Zack'di.Kapıyı arkasından kapadı."Size avcılarla alakalı birkaç taktik videosu falan getirdim.Belki lazım olur."
Carl sırıtarak "Siz de benim düşündüğümü mü düşünüyorsunuz?"dedi.
Yavaş adımlarla Zack'in yanına geldim."Evet.Yarı canavarı temsil eden yeni takım üyesiyle tanışın."dedim gülerek.
Zack birden bana döndü."Bir dakika...Ne dedin sen."dedi şaşırmış bir sesle.
"Sadece takıma katılman gerek.Lütfen.Bu çok önemli."
Bir iç çekti ve "Tamam."dedi.
"Teşekkür ederim."
"Bişey değil."
"Şimdi ise sadece savaşa hazırlanmalıyız.Önümüzde zorlu rakipler olucak."dedimAvcılarla savaşmak konusunda içim rahat değil ama Cloe'yi bulmamız için bi şekilde avcıları oyalamamız gerek.
Odadaki hoparlörden "SIRA SİZDE YARI CANAVARLAR.ARANIZDA BİR KİŞİYİ SAVAŞ İÇİN SEÇİNİZ."Nora gerinerek "Her zamanki gibi önce ben gidiyorum galiba."
Evet anlamında kafamı salladım."Savaşıcağın takım Koruyucular takımı.Saldırılarına dikkat etmen gerek."
"Tamam tamam biliyorum."
"O zaman sana iyi şanlar."
"Benim şansa ihtiyacım yok.Zaten kazanıcağım"dedi ve odadan çıktı.Bu şekilde savaşımız başlamış oldu ve asıl buraya gelmemizin sebebi olan Cloe...Onu kurtarmadan hiçbir yere gitmek yok...Savaşırken ölmek de...
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEXT WORLD
Fiksi IlmiahAna karakterimiz Kate bir laboratuvarda müdür olan insan görünümlü bir yarı canavardır.Hem Avcılar'dan kaçmak hem de diğer yarı canavarları da Avcılar'dan koruması gerekmektedir.