824 82 59
                                    

Gözlerini araladığında bir koridordaydı Hyunjin. Etrafındaki duvarlara bakmıştı, gözleri alışıktı buraya. Geniş ve gri duvarları olan, görünüşte hastaneyi andıran bir koridordu. Bir iki adamı attı, koridorda yankılanan çığlıkları duymaya başlamıştı. İnsanların acı içinde attığı çığlıklar kulaklarını tırmalıyordu. Koridordaki kirli beyaz metal kapılara bakmıştı, hepsinde fazla büyük olmayan yuvarlak cam pencereler vardı. Bir kaç adım daha attı Hyunjin. Her odadan yükseliyordu çığlıklar.

Bu cehennemin her bölmesinde ayrı bir can yanıyordu. Hepsinin ortak noktası güçsüz olmasıydı. Azınlık oldukları için canlarının önemi kaybolmuştu bu ülkedeki herkes için. Küçüğünden büyüğüne herkes burada yaşanan katliamları biliyor lakin buna destek oluyor veya da sessiz kalıyordu. Bir insanlık suçuydu burada yaşananlar.

Hyunjin kapılara kısa kısa bakarken koridorda yürüyordu, aradığı bedeni bulmaktı amacı. Çocuk sesleri duydu. Çığlıklar atarak ağlayan çocukların seslerini. Neyin geleceğini tahmin ederek önüne baktı genç. Tam olarak bir dakika sonra zayıf ve çıplak bedenleriyle ikiz çocuklar gözükmüştü koridorun ucunda. Hyunjin yutkundu karşısındaki görüntünün dehşetliğiyle.

Sırtlarından birbirlerine dikilmiş küçük çocuklar koşmaya çalışıyor, her adım attıklarında kanlar süzülen derilerinin hareketlenip gerginleşmesi yüzünden acıyla çığlık atıyorlardı. Hyunjin onlara durmalarını söylemişti. Onların acısını göğsünün ortasında hissedebiliyordu. Sarışın erkek çocuğunun boğazından kopan her çığlığı bir nefes uzağında hissediyordu adeta. Hızlı adımlarla onlara yaklaşmaya başladı Hyunjin.

Yaklaştığında gördüğü detaylar daha da dehşete düşmesini sağlıyordu. Geniş ve özensiz dikiş izlerinin etrafında irinler oluşmuş, kanla beraber süzülüyordu. Hyunjin midesinin bulandığını hissetti. O küçük çocuklara yardım etmek istiyordu ama daha yaralarına bakamıyordu bile. En fazla 5 yaşındaydı bu çocuklar. Bu Hyunjin'i daha da dehşete düşürüyordu.

Onlara yaklaşarak diz çökmüş ve çırpınan bedenleri sakinleştirmeye çalışmıştı. Her çırpınışlarında derileri biraz daha bedenlerinden ayrılıyor gibiydi. Kulağının hemen dibinde bir ses duydu, sıcak bir nefes hissetti siyah saçlı genç.

"Yanlış seçim."

Sesi duyduğu anda ayağa kalktı ve arkasına baktı. Boşluk vardı sadece. Etrafına bakındı sonra yeniden önüne döndü. Çocuklar gitmişti. Ne sesleri duyuluyordu ne de kan izleri yerleri kirletmişti. Sanki orada hiç var olmamışlar gibiydi.

O tanıdık çığlığı duydu sonrasında Hyunjin. Kalbi korkuyla çarpmaya başlamışken arkasına baktı. Koridor öncekinden daha da fazla uzamış gibiydi. Hyunjin çığlığın geldiği yöne doğru koşmaya çalıştı.

Koridorun en ucundaki kirli beyaz metal kapılardan birisi açılmıştı o esnada. Topallayarak zayıf beden çıkmıştı odadan. Koşmaya çalışıyordu. Altındaki yırtık pırtık ince ve kirli çizgili pijamanın bacak kısmı kesilmişti. Hyunjin dizinin biraz yukarısından başlayarak ayak bileğine kadar devam eden kızarıklığı görebiliyordu açık bir şekilde.

"YONGBOK HAYIR! GİTME!"

Yongbok başını kısaca çevirerek ona bakmıştı, daha doğrusu sadece bakmaya çalışmıştı. Bakışları boştu sadece karanlığı gördüğü için. Sağ göz bebeğindeki grilik tüm gözünü kaplamıştı, buna rağmen yaşlar akıyordu gözlerinden. Bir kaç saniye yüzünü çevirmişti Hyunjin'e. Sonrasında koşmaya çalışmaya devam etmişti. Koridorun duvarlarına tutunuyor ve çıkışa gitmeye çalışıyordu.

"SU BİR İŞE YARAMAYACAK!"

Hyunjin arkasından koşmaya çalışırken bağırdı yeniden. Koridor o her koştuğunda daha da uzuyor gibiydi. Yongbok'a varamıyordu. Eğer gözlerini açtığı ilk yerde dursaydı, koridorun bu tarafına hiç yürümemiş olsaydı Yongbok kapıyı açar açmaz Hyunjin onu durdurabilirdi. Bulunduğu ilk yer şuan Yongbok'un koştuğu çıkış kapısıydı.

Hyunjin onun ne için koştuğunu biliyordu, nereye koştuğunu biliyordu. Ama ona ulaşamıyordu. Kelimelerini ona iletemiyordu. Canının acısından başka bir şey düşünemeyen çocuk sadece tenindeki kaşıntı ve yanma hissinden kurtulmak istiyordu.

O çıkış kapısından çıktığında koridor uzamayı bırakmıştı. Hyunjin 40 saniye sonra o kapıya ulaşabilmişti bu yüzden. Nefes nefese kalmış bir halde kalbi hızla çarparken çığlığı duymuştu. Yongbok yere düşmüş kızarıklığı daha da artan bacağını tutmaya çalışıyordu. Öylesine atıyordu ki çığlıklarını, Hyunjin ruhunun sıkıştığını hissetmişti.

Yerde bir su kovası vardı yan şekilde yere düşmüş, içindeki az biraz kalmış su zemine yayılıyordu. Ağlayan beden ise yumruklarını sıkmış zemine vuruyordu sanki bu acısını dindirebilecekmiş gibi. Bacağındaki kızarıklar kabarmaya başlamıştı. Hyunjin nefes almakta zorlanıyordu. Bu görüntünün acısı tüm bedenine yayılıyordu. Onu kurtaramamıştı. Onu koştuğu çareden uzaklaştıramamıştı. Hareket edemiyordu. Ona gidip acısını dindirmeye çalışamıyordu. An ve an bacağının daha da yanmasına şahitlik edebiliyordu sadece.

Dakikalar geçmişti, çırpınan bedenin bacağındaki kabarıklar beyazlaşmış ve cildinin üst katmanı soyulmaya başlamıştı. Tüm bunlar olurken bir an feryat etmeyi bırakmamıştı Yongbok. Bir süre sonra 2 hemşire gelmiş ve kaldıramadıkları bedeni kollarından tutarak yerde sürükleyerek götürmeye başlamışlardı. Hyunjin ağlıyordu içindeki acıyla.

"Asit gibi kimyasalların yanığı çok tuhaftır."

Gelen sesle arkasına dönmüştü Hyunjin. Koridordaki tüm odaların kapıları açılmıştı. İçlerinden bir tanesinden ise doktor çıkmıştı.

"Suyla yıkarsan yanma hissinden kurtulacağını sanıyorsun."

Doktor, Hyunjin'e daha da yaklaşmıştı.

"Ama bu sadece yanığın boyutunu daha da arttırıyor. Sadece derinin üst katmanını yakacak yanık bir anda acının kemiğine kadar ilerlemesini sağlıyor."

Hyunjin eğer hareket edebilseydi bu adamın boğazına yapışacaktı.

"Sülfürik asidin de bu tarz bir kimyasal olduğunu sevgili 9904 bize göstermiş oldu."

"Bunun olacağını biliyordun. Bunu sadece canın istediği için yaptın. Onun çaresizce kaçışından keyif aldığın için yaptın bunu! Tıpkı buradaki herkese yaptığın gibi!"

Hyunjin sinirden elleri titrerken konuşmuştu. Bu söylediği doktorun gülmesini sağlamıştı.

"Evet biliyorum. Ama bunun güzel bir his olduğunu inkar edemeyeceğim."


Auschwitz // HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin