-ÖLÜM HABERİ-

528 34 2
                                    


-Zeynep -
Sabah kahvaltıda beklediğim mutlu aile tablosu tabii ki yoktu. Ama sanki annemin yüzünde diğer sabahlardan daha gerçek bir gülümseme vardı.Şaşırmış olsam da bunu belli etmedim. Genelde annemin yüzü hep solgun ve kırgındır.
Kahvaltımı her zamanki gibi ağzıma tıkıp bitirdiğim için sofradan ilk kalkan ben oldum.Bade de bitirdikten sonra onu sürükleyerek evden çıkardım. Yoksa aynanın başında 5 saat kendine baktıktan sonra ancak evden çıkacaktı.Zaten saçlarını düzleştirmek için 1 saat erken kalkmıştı.
Bu gün hava yağmurlu ve ayrıca Bade 'nin saçlarını bozacak kadar da rüzgarlıydı.
Annem 2 dakika sonra evden çıktı. Bizi okula o götürür genelde. Çünkü annem aynı zamanda bizim okulun en saçma bulduğum dersin -yani edebiyat dersinin - öğretmeni. O olmasa zaten edebiyatım "0".
Bir de "Ay siz Meral öğretmenin ikizleri misiniz? " diye başlayıp bir ders boyunca bize bizim annemizi anlatan çamaşır suyu içmiş öğretmenlerimiz var.
Yol boyunca uykumun açılması için Arctics Monkeys'in şarkısını dinledim. Ben Rock'n Roll aşığıyım. Bade ise repin hastası.
Okula geldiğimizde Bade 'yle ben havalı zannettiğimiz bir şekilde okul bahçesine girerken ayağım taşa takıldı.Zaten havalılık kelimesini bünyemde taşıyamadığım kesin. Bade tutmasa rezil olabilirdim. Bir iki sinir bozucu kız zaten kıkırdamıştı. Daha fazlasını kaldıramazdım.
Bade "Dikkat et! " diye -annem gibi - uyardı beni. "Tamam anneciğim" dedim ve kıkırdadım. Bana sırıtarak gözlerini devirdi. Bu sefer daha dikkatli yürüyerek yolumuza devam ettik.
Onunla sınıflarımız aynı olmasına rağmen ben sınıfın bir ucunda ,o da diğer ucunda oturuyor. Sıraların tek kişilik olması ne kadar da mükemmel. Ama bizim okulda malesef sıralar ikişerli.
Zaten sarı otobüse binip ,koridordaki dolabından kitaplarını aldıktan sonra gideceği dersin sınıfına giden, daha sonra gepgeniş yemekhanede arkadaş ortamı oluşturmuş birinin "okuldan nefret ediyorum "demesi çok yanlış bir şey. Öyle derse zaten onun kafasını parçalarım.

Bade benden daha insancıl, sosyal biri.İnsanlar öcüymüşüm gibi benden kaçıyorlar.Onun en azından bir arkadaş grubu var .Bundan mutsuz muyum? Tabii ki hayır.
Mesela yanımda kimse oturmadığı için her gün yayılıyorum sıraya. Sırf birileriyle muhabbetim olması için onun bunun hakkında teoriler uydurmama da gerek yok.
Hoca sınıfa girdiğinde uykudan gözlerini açamamış ,kocaman gözlüklerini takmış, makyajını berbat bir şekilde yapmış koca kafalı geometri hocasıyla göz göze geliyoruz. Hoca bana böyle baktığına göre kesin geometriden düşük aldım.
"İyi sabahlar " dedi Çantasını masanın üzerine bırakırken. Sırf geometri dersini sevdiğim için ayağa kalktım. Yoksa hoca umrumda değil. Çoğu kişi kalkmamıştı zaten.
Hoca hemen çantasından sınav kağıtlarını çıkardı.
"Selen 42 ,Murat 33, Berk 50 " Sınıf kahkaha atıp Berk 'i alkışlamaya başladı. 50 aldığından değil, kopyayla 50 aldığına alkışlıyorlardı.
Hoca "Kesin sesinizi " diye bağırınca bir kaç kişi haricinde herkes sustu. Sonra devam etti.
"Bade 63 "
Beklediğimden de iyi almıştı. Çünkü o geometridense sözel derslerden daha iyi anlıyordu.

Hoca birkaç kişinin daha ismini saydıktan sonra bana geldi .
"Zeynep 91"
Neee! Ağağağağa..Şu an içimden oynak balina dansı yapıyorum. Sınıftaki kekolar "Al işte inek " ya da "süt akıyor " diye salak salak dalga geçti. Umrumda bile değil. Şu an o kadar mutluyum ki hiç bir olay beni üzemez.
40 dakika boyunca hoca sınavdaki soruların hepsini bana çözdürdü. Tabi hocanın emin olamaması çok normal.

İkinci ders Edebiyat. Dersi dinlemesem de olur. O yüzden uyuyacağım ya da telefonda "aa" yı hileli bir şekilde oynayarak Bade' ye hava atacağım.
Öğretmen zili çalalı 17,5 dakika oldu ama annemden hala iz yok.
Bade bana doğru yaklaştı .
"Annem niye gelmedi? Hiç geç kalmazdı? Kesin başına bir şey geldi. " dedi.
"Merak etme işi çıkmıştır."
Aslında ben de onun kadar merak ediyorum ama duygularımı asla belli etmem ben.
" Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun? " diye birden bağırdı. Daha önce hiç bu kadar tepki verdiğini görmemiştim.Sonra birden sessizlik oldu. O sessizlikte birinin bu sınıfa doğru adım attığını duydum.Sonra adımları birden hızlanmaya başladı. Ve sınıfın kapısı açıldı. Bu okulun hizmetlisiydi. Adamın yüzünde korku, telaş, üzüntü ve daha çözemediğim bir sürü berbat ifade vardı.
Bize doğru yaklaştı.
"Öldü. O öldü... "diye fısıldadı adam.
"Kim? Kim öldü!" diye bağırdı Bade.
Adam sessizliğini koruyarak "Gelmeniz gerek " dedi .
Birden elimi öyle bir sert kavradı ki tüm kemiklerimin sızladığını hissettim. Bade'ye döndüğümde adamın onu da sürüklediğini gördüm.
Okul koridoruna çıktığımızda adam hala bizi sürüklüyordu. Sonunda okul bahçesine çıkmıştık. Kimdi bu ölen? Müdür müydü acaba? Yok. Hayır ya o olamaz.
Okulun bahçesinde polislerin doluşmuş olduğunu gördüm. İş iyice çığırından çıkmaya başladı. Bade bana korku dolu gözlerle bakmaya devam edince ben ondan daha fazla endişeleniyorum.

İKİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin