-Zeynep-
Vapur hafif sarsılarak durduğunda bavullarımızı ve çantalarımızı çoktan elimize almış İstanbul 'a adım atmaya hazırlanıyorduk. Artık her şey daha güzel olacaktı.Buna kendim bile inanmasam da bunu umuyorum.
Büyük bir kalabalığın ardından vapurdan ancak inebildik. Bade iner inmez derin bir nefes aldı.Malum yol boyunca işkence çekmişti.
"Bir taksi tutmalıyız. "dedim Bade'ye. Adresi bilsek de bir taksi tutmamız daha iyi olurdu.
"Tamam ama filmlerdeki gibi bunu düşündüğümüzde anında buradan taksi geçmez."
Tam o cümleyi bitirdiği anda önümüzde taksi durdu. Kahkaha atarak cevap verdim.
"Belki de bu şehir filmlerdeki şehirlerden farksızdır. "dedim."Belki de sihirlidir."
Bade komik bir şekilde yüzüme bakıp kahkaha atmaya başladı.
"Çok hayalperestsin Şeker Kız. "
Bu söylediğine karşı gözlerimi devirdim.
Taksici bavullarımızı yerleştirirken her zamanki gibi hemen kulaklıklarımızı çıkardık Bade'yle. Şoföre adresi uzattım.
"Şu adrese gideceğiz." Şoför başıyla onayladı ve radyoyu açtı. Açmasaydı bizim için daha iyi olurdu gerçekten.
Demet Akalın çalıyordu.Kulağa ne kadar komik gelse de bence bu kadın İlluminati. Şarkılarının hiçbirini dinlememiş olsam bile ezberimde oluyor.
"Gidiyorum şimdi elimde çanta
Tüm bağlantımı kestim şu anda..."
Küçükken İllimunatinin Bade'yle beni alıp kaçıracağından hep korkardık. Birbirimizi gece gece korkutup saatlerce gülerdik. Sonra da korkudan ikimiz de aynı yatakta yatardık.
Sonunda Bade diyeceğim şeyi söyledi.
"Radyoyu kapatabilir misiniz acaba ?"
Radyo kapandıktan sonra telefonumdan Britney Spears'ın "Pretty Girls" şarkısını açtım. Britney gibi her zaman dans etmek istemişimdir. Dans etmek her zaman hayaller listemde 3. sırada oldu. Araştırdığıma göre bizim gideceğimiz okulda ses ve dans yarışmaları gibi birden fazla hobi seçenekleri varmış. Bade ne kadar iyi dans ettiğimi söylese de bu okuldakileri asla geçemem.
Aslına bakılırsa geleceğimizi düşünmesem bu okula gelip de zengin züppelerin nazını asla çekmem .Ama heyecanlı mıyım? Hem de nasıl.
***
Bu İstanbul trafiği dedikleri şey gerçekten ölümcülmüş.Annemin adresini verdiği eve vardığımızda tam bir saat geçmişti. Arabadan ilk çıkan Bade oldu. Hemen ardından da ben çıktım ve taksiciye parasını ödedim. Bundan da anladım ki İstanbul 'da taksiye binilmez. Yoksa kazıklanırsın.
Bade'deki bu enerjiyi anlamıyorum. Bavulunu alır almaz yeni evimize doğru koşmaya başladı.
Bu arada aklıma bi şey takıldı.Biz bu eve nasıl gireceğiz? Ne anahtar var ne bi şey. "Badee! Dur bekle geliyorum."diye bağırdım. Onun yanına ulaştım.
"Anahtarımız yok buraya nasıl gireceğiz?" Bade lafı şıp diye aldı ağzımdan yine.
"Çilingirci mi çağırsak eve? " diye devam etti.
Tam o arada kapı birden açılıverdi. Bade'ye döndüm. Yüzünde yalancı korkmuşluk vardı.
" Sana diyorum bak, bu şehir sihirli "
Bu söylediğimden sonra içeriden bir kahkaha yükseldi. Kapıyı içeriye doğru ittirdim. Yanlış birinin evine mi geldik yoksa?
Kapının ardında kumral ,uzun boylu ,yeşil gözlü biri duruyordu. Bade'ye baktığımda bir şey hatırlamış gibi düşünceliydi.
"Çok hayalperestsin Şeker Kız. "dedi yabancı şahıs. Bu Şeker Kız muhabbetinden de sıkılmaya başladım ama. Bade konuştu bu sefer.
" Biz bu adresi arıyorduk ama yanlış bir yere geldik sanırım. Affedersiniz. "
Tam kapıdan çıkıyorduk ki
"Yo.. Doğru yere geldiniz. Ben Yiğit. Yeni komşunuzum. Aynı zamanda ailelerimiz çok eskiden beri tanışıyorlarmış. Hatta dostlarmış. "dedi yabancı şahıs. Hala gözümde yabancı çünkü.
"Sana neden inanalım? " dedim. "Belki pis sapığın tekisin ."
Bunu demem karşısında homurdandı. Sert bir şekilde cevap verdi.
"Babanız sizinle ilgilenmeyecek derecede alkolle meşgul. Anneniz bi kaç gün önce öldürüldü. Doğru söylüyorum değil mi? Yine de inanmıyorsanız annem sizi akşam yemeğine davet etti.Numara 18. Merak etmeyin annem yemeklerin içine zehir koymaz ."
Çıkarken anahtarı Bade'ye doğru fırlattı. Bade yakalayabildi. Bense dedikleri karşısında afallamıştım. Yaşadığımız sorunların hepsini 2 cümleyle özetlemişti.
Annem İstanbul 'da arkadaşlarının yaşadığını biliyordum. Birkaç kere telefonla görüşürken duymuştum.
Bu arada Bade evi inceliyordu. Bir an duraksadı.
"Yemeğe gidecek miyiz? "
"İlk akşamımızda pizza yemekten iyidir." diye cevap verdim. Başıyla onayladı.
Ev girişinde direkt salona açılıyordu. Salon çok büyüktü. Dizaynı da tek kelimeyle mükemmeldi. İki katlı bir villaydı burası. Annemin nasıl bu kadar para biriktirebildiğine şaşıyorum.Yardım felan almıştır diye düşündüm.
Salonun yanındaki koridora gidince kocaman balkonu olan bir mutfak vardı.
Koridorun devamında iki tane boş oda vardı.
Bade'yle birlikte merdivenlerden yukarı çıktık. Burada geniş bir boşluk ve 2 oda daha vardı. Bir odanın kapısına doğru yaklaştım.
"ZEYNEP'İN ODASI " yazıyordu.
Öteki kapıda da aynı şekilde "BADE'NİN ODASI" yazıyordu.
Bade kendi odasına girerken ben de ismimin yazılı olduğu odanın kapısını araladım. Tabanı beyaz parkeyle kaplanmış duvarları siyahtı. Dolabımın üzerinde kocaman Arctic Monkeys işareti vardı. Büyük ihtimalle buradaki her şey özel tasarımdı. Odam kocamandı. Odamın bir duvarının tamamı neredeyse camdı. Altında da sevdiğim gurupların sembolleri olan minderler vardı. En büyük şey de yatağım iki kişilik olmasıydı. Yatağımın üzerine cumburlop atladım. Hayatımda bu kadar rahat bi yatak görmemiştim. Annem sayesinde hayallerimden birisi daha gerçekleşmişti.
Tam yatakta uyku transına geçecekken Bade'nin çığlığını duydum. Hemen kalkıp yanına koştum. O kadar mutlu görünüyordu ki sanki çocukluğumuza dönmüştük. Onun odası da harikaydı. Duvarları mor rengine boyanmıştı. Yatağının karşısında ufak beyaz bir koltuk vardı. Küçük çiçekli yastıklarıyla odaya renk katıyordu. Makyaj masası yeni makyaj malzemeleriyle doluydu.Duvarda kocaman T-RAP yazıyordu.
"Hayallerimizdeki odalar ." dedik aynı anda.
"Ben ilk defa bu kadar güzel bir ev görüyorum. "diye devam etti Bade.
"Bence de. "dedim ."Ama hazırlanmazsak pizza yemek zorunda kalacağız."
Bade'nin dolabını açtım. Tam onun tarzında harika kıyafetlerle doluydu. Şu an aklımda tek soru vardı :Annem bu kadar güzel bir evi nasıl almıştı?
Ama Bade'ye bunu hatırlatıp üzmek istemedim.
Ben onun modasından pek anlamadığım için odama gittim.
Dolabımı açtım. Dar yırtık siyah pantolonu çıkardım. Tam bana göreydi üzerine salaş bir t-shirt ve hırka aldım ayağıma da converslerimi geçirdim. Saçlarımı bu sefer salık bırakmayı tercih ettim. Merdivenlerden aşağı indiğimde Bade 'nin de hazır olduğunu gördüm.Üzerine dolabından bulduğu sıradan düz sıyah bir t-shirt giymişti.Altına da deri siyah bir tayt giymişti.Sonunda hazırlanmıştık.
***
Yiğitlerin evinin önüne gelmiştik.Zili çaldım.
"Çok acıktım. "diye kıkırdadım.
"Şşşt.. Duyacaklar. "diye mırıldandı.
Kapıyı evin hizmetlisi açtı. Şimdiden bu evden soğumuştum. Zengin yaşamı bana göre değildi. Ya da bu evden beni soğutan bir şey vardı.
"Zuhal Hanım ve ailesi yemek salonunda sizi bekliyor. Buyrun şurdan." diye bize eşlik etti. Bu eve göre bayağı kötü giyinmiştim. Çok da fifi.
Yemek salonu antika eşyalardan oluşuyordu. Sarı saçları olan al yanaklı bir kadın. "Hoşgeldiniz kızlar." dedi. "Sizi görmeyeli epey oldu.Ben Zuhal. Annenizin çocukluğundan beri en yakın arkadaşıydım. Neyse sizi ayakta beklettim. Özür dilerim. Dilerseniz sohbetimize yemekte devam edelim. "
Bade içten bir şekilde gülümsedi.
"Tabi ki .Çok memnun oluruz. " dedi.
Bade'yle karşı karşıya oturduk. Bir adam bize döndü. Sesinde iğrenç bir soğukluk vardı. "Merhaba kızlar. Ben Bülent. Yiğit'in babası, bu tatlı bayanın da eşiyim."
Sahte bir şekilde gülümsedim. O arada Yiğit odaya geldi. Bade'nin yanındaki boş sandalyeye oturdu.
"Eee... öhöm. Ben de Yiğit. Zaten biliyorsunuz. Sapık felan değilim yani. "
Ölümcül X-ray bakışlarımı üzerine diktim. Umursamadı bile.
"Iıı.. Ben Zeynep, bu da ikizim Bade." dedim.
"Biliyoruz herhalde. Yaklaşık olarak 1 aydır adınız bu evden hiç eksilmiyor maşşallah. "dedi Yiğit.
Bir an sessizlik oldu. Bade'nin karnının guruldadığını duydum. Yiğit de fark etmiş olmalı ki sesli bir kahkaha attı.
"Ne be? Üff.. "dedi Bade. Kıkırdadım.
" Prenseslerin karnı acıkmış galiba ."dedi Yiğit.Bade prenses lafını duyunca hafif kıkırdadı.
Hizmetliler Yiğit'in sesi üzerine yemekleri servis ettiler. Bu yemekleri hayatımda ilk defa görüyordum.Çatalla mı yeniyor bunlar? Bunlar yeniyor mu acaba?
Bade'yle ben uzun bir bakışmadan sonra ikimiz de Zuhal Hanım 'ın (Bu kadına öldürseler teyze diyemem.) çatal ve bıçak kullanışına göre yemeği yemeye başladık. Daha doğrusu yemeye çalıştık. Et ağzımda eriyordu resmen.Tadı çok güzeldi.
"Zeynep ve Bade hayatınızda artık zorlu bir döneme giriyorsunuz. Söyleyeceğim şey şu :Ne zaman bir şeye ihtiyaç duyduğunuzda, duygusal olarak da olsa lütfen bana gelin. Ve rica ediyorum bu gece burada kalın. "dedi Zuhal Hanım. Bade direkt cevap verdi.
"Teşekkür ederiz. Ama siz..."
"İtiraz seçeneğin yok güzellik. Yarın okul başlıyor.Duyduğuma göre üçümüz de aynı okula gidiyoruz. Formalarınız olmadan okula giremezsiniz ve formalar bende."dedi Yiğit ve sonra Bade'ye göz kırptı. Kesin Bade'ye yazıyor diye içimden geçirmeden edemedim.Bade de güzellik lafını duyunca yine sırıttı.Ailenin babası sofradan bir telefonla apar topar ayrıldı. Ben de hızlı bir şekilde yemeği bitirmeye çalışıyordum.Kibar olmaya çalışmama rağmen Bade ikide bir kötü bakış atmaya devam ediyordu.
***
Yemeği bitirmiş ellerimi yıkıyordum. Lavabodan çıktıktan sonra yan odaya girdim. Yiğit ve Bade beni Yiğit'in odasında bekleyeceklerini söylemişlerdi. Sanırım burası Bülent Bey'in odasıydı. Çalışma masasına doğru gittim. Kilidi açılmış bir çekmecenin içinde annemin eski bir fotoğrafı vardı. Altında da "Seni seviyorum ."yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZ
Jugendliteraturİki kız kardeş ve yaşamlarına atılacak yeni adımlar.Zeynep ve Bade annelerinin ölümünden sonra tek kalmışlardır.Artık hayatlarına tek devam etmeleri gerekmektedir. Yeni okullarında tanışacakları kişiler kardeşliklerini bozabilecek mi? AŞK mı KARDEŞL...