-İLK REZİLLİK-

364 14 3
                                    

Arkadaşlar multide Bade'nin giyeceği kıyafet var.Zeynep'inkini de koyacaktım ama multiye iki foto koyamadım.Bu yüzden diğer bölüme sadece foto koyucam.Artık kusuruma bakmazsınız dimi ^^
-Zeynep-
Bu alarmı sabah sabah kim hopörlere verdi acaba! Tüm şehirde yankılanıyor sanki. Gerçi dünyadaki en gariban şey de sabah çalan alarm. Çalsa suç çalmasa suç. İkisinde de hiç iyi sözler duymuyor.
Hiç uyanmadan bir tur daha mı uyusam acaba? Yok ya. Okulun ilk gününde asmak olmaz. Zaten hiç bir zaman yatağımdan ayrılmak istemedim. Hep bu sosyal hayat!
Daha fazla kendi kendime söylenmeden yataktan popomu kaldırdım. Etrafıma bakındığımda Bade odada yoktu. Tam nerde diye merak edecekken kapı hafif takırtıyla açıldı. Bade kalkmış duş bile almıştı.
" Gece nerede uyudun sen? Seni göremedim. Yani..Daha doğrusu uykumun büyüleyici cazibesinden ayrılamadım. " diye sordum. Bu söylediğime karşın kıkırdadı ve azıcık da kızardı.
" Eee.. Iıı.. Öhöm.. Ş-şey ben ııı.. Yiğit'in odasında uyudum. Yani yanlış anlama. Valla düşündüğün gibi bir şey olmadı. Sadece başka misafir odası felan yokmuş. Zaten zorunluluktan orada kaldım. Yoksa yapar mıyım öyle ? Cık cık cık. "
Bunların hepsini bir nefeste söylemişti. Yüzüne karşı bir kahkaha patlattım.
" Sakin ol. Sadece bir soruydu. Neyse. Nerede duş aldın ? ...Yoksa? "
"Oha oha oha! Ne diyosun sen sapık." diyip yüzüme yastık fırlattı.
"Bu odanın duşunda aldım. Ama senin horlamaların sesi bastırıyor olabilir canım. "
"Tamam abla sakin.Bir dakika .Ben horlamam bir kere ."
"Tamam tamam .Şakaydı .Hadi gidip duş al sonra da Yiğit okul kıyafetlerimizi getirir herhalde ."
Uykunun yaptığı sarhoşlukla yalpalaya yalpalaya odanın küçük banyosuna ulaşabildim. Duş kabinine doğru giderken banyo dolabına çarpıp yere yapıştım .
"Bu dolabı buraya kim koydu ya! Küçük parmağım ,aşkım. Niye gidip dolabın köşesiyle ilişkiye giriyosun? Sana hiç yakışmıyor böyle şeyler ."
Bade içerden seslendi.
"Kendi kendine konuşmayı bırak da duş al. Yoksa okula geç kalacağız, Zeynep!"

***
Duştan çıkıp rutin işlerimi hallettikten sonra odaya geri döndüm. Bade'yle yatakta mal gibi 1-2 dakika oturduktan sonra kapı çaldı. Gelen baby face Yiğit'ti. Elinde paketler vardı. 'Okul Kıyafetleri' diye düşündüm. Ne kadar da gereksizler. Yiğit yüzündeki sırıtışla içeri girdi.
"Kızlar....Iııı..Aslına bakarsanız gideceğimiz okulun kendine özel kıyafeti yok ."
"Neee?" diye cırladı Bade. Yiğit panik yapmış gibi devam etti.
"Senin burda kalman için yaptım .Yalan söylediğim için özü-"
Bade'yle aynı anda birbirimize baktık.
"Serbest Kıyafeeet !" aynı anda bağırmıştık. Yiğit bize 'noluyor lan ' gibi bakarken biz kahkahalara boğulmuştuk bile.
"O zaman biz eve gidelim. Üstümüzü falan değiştiririz." dedi Bade.
Yiğit ellerindekileri göstererek cevap verdi.
"Yok gerek yok. Annem sizin için kıyafetler almış zaten. Okula da birlikte gideceğiz. Azıcık havanız olsun. "
Bunları söylerken sürekli Bade'ye bakıyordu. Ay onun havasını yiyim. Yürüyen hava topu.
"Çiçekli ve pembe şeyler varsa Bade 'ye daha çok yakışır. Di mi canım kardeşim?" Bade anlayışlı bir bakış attı.
"Hı hı. Evet. "
Yiğit Bade'nin dediğine sırıtırken poşetleri bana doğru uzattı.
"İçinde ne olduğunu açınca görürsün. Zaten içinde ne olduğunu da bilmiyorum. Ne kadar çabuk hazırlanırsanız o kadar erken kahvaltı edersiniz. "
Bunları söyledikten sonra tek ayağının üzerinde dönüp odadan çıktı.
Arkasından odanın kapısını kapattım.
"Ni kidir çibik hizirlinirsiniz i kidir irkin kihvilti idirsiniz! Kendini havalı mı zannediyor bu?"
Bade paketlerin içindekileri açarken cevap verdi.
"Aslında iyi biri ama sana nasıl anlatılır bilmiyorum ki. Neyse. İsimlerimiz poşetlere yazılmış. Sanırım Zuhal Hanım tarzlarımızı iyi biliyor. "derken bana doğru omuz kısımları zımbalı bir ceket attı.
Bende ona onun isminin yazılı olduğu poşeti fırlattım.
"Bu kadın bir harika dostum! "
Zımbalı ceketin içine beyaz bir t-shirt, altıma siyah dar paça pantolonu giydim. Kıyafetime uygun kolye bile vardı.
Kafama da bordo bir bere geçirdikten sonra Bade 'ye döndüm.
Bade dar paça pantolonun üstüne kareli gömlek ve içinede beyaz bluzumsü bir şey giymişti.Tabii bir tanede gri bere ve atkı vardı.Bu kadın nasıl olurda bu kadar tarz kıyafetler bulabilir hâla anlamadım.
Bade'nin saçlarıyla oynaması bittikten sonra ancak aşağıya inebilmiştik. Kahvaltı masasını gören midem sanki "Kamooonn " diye bağırıyordu. Sakin ol bebeğim. Birazdan hepsini sana yollayacağım.
Bu gün bana noluyor ya?Organlarımla iletişime geçiyorum resmen. Tam kahvaltı masasına doğru koşacakken baby face Yiğit yine beliriverdi.
"Evet kızlar, kahvaltı yapmaya vaktimiz kalmadığı için size tost yaptırdım. Yolda yersiniz." diyip Bade'nin koluna girdi. Anlamadığım bir şeyler fısıldayıp gülüştüler. Bu herif kardeşime hafiften yürümekle kalmıyor koşuyor resmen.
Bade'ye bunun hesabını daha sonra soracağım. Çünkü midemle şu an yas ilan ettik. Zenginlerin filmlerdeki kahvaltıda hiçbir şey yemeden çıkmaları ne kadar acı bir şeymiş. Onlar adına gerçekten üzüldüm.
Evin bahçesinde baby face Yiğit 'e yakışır bir spor araba vardı. Bade'nin önüne geçip arabanın ön kapısını açtı.
Bana açmayacağını bildiğim için kendimi arka koltuğa attım. Yiğit de bindikten sonra bize tostları uzattı. Hiç kibar olmadan paketi yırtıp tostu yemeye başladım.
Yiğit Bade'ye doğru fısıldadı.
" Kardeşin Survivor'dan yeni mi döndü acaba? "
Bade kıkırdadı.
"O her zaman böyledir."
Yiğit arabayı çalıştırıp gaza bastı.
" Peki. Sen öyle diyorsan. "
Tostun yarısına gelmiştim bile.
"Siz ikinizin konuştuklarını duyuyorum yalnız. "
İkiside beni umursamadılar. Neyse. Zaten beni genelde hiç kimse umursamaz. Bade hariç.
***
On dakika sonra Yiğit arabayı bir yere parkettikten sonra arabadan indik.
"Ben okul falan göremiyorum. Yanlış bir yere mi geldik? Yoksa kör mü oldum?" dedim.
Yiğit kollarını açarak gerindi.
"Gözünün önünde görmüyor musun? "
"Hadi canım. Bu saray bizim okulumuz olamaz. Yoksa ben arabada uyurken ışık hızını bulup bizi Amerika'ya mı getirdin?"
Bade mutlulukla bana baktı.
"Sanırım bayılacağım. Bu okul resmen Disney'den fırlamış ."
Yiğit eliyle 'hadi gidelim ' işareti yaptı.
"Bir ortak noktanızı buldum :Hayal gücünüz fazlasıyla geniş. "
***
Okulun -daha doğrusu sarayın- kapısından girerken kocaman gösteri standını ,son model arabaları, yürüyen makyaj malzemelerini ve diğer zengin züppeleri gördüm.
Acaba buraya gelmekle iyi bir şey mi yapmıştık? Sanırım. Bade'ye baktım. Mutlu görünüyordu. Bu bana yeter.
Sadece birinin bana bulaşmamasını umuyorum. Yine yalnız bir şekilde hayatıma devam edeceğim. Yalnızlığı insanlarla dolu olanlardan daha iyidir.
Okula girene kadar Yiğit bir sürü insanla tokalaşmış ,onları Bade'yle tanıştırmıştı. Bense bu arada etrafı inceleme fırsatı bulabilmiştim. Okul gerçekten muazzamdı. Burada okuduğuma zevk alacağıma eminim.
Bir süre sonra bir kapının önünde durduk. "Burası 'Kralın Odası ' majesteleri. "dedi Yiğit. Bade söylediğine karşı kıkırdadı.
Bense gözlerimi devirdim.
"Ha-ha-ha. Gerçekten çok komikti. "
Aslına bakarsanız Yiğit'den nefret etmiyorum. Sadece deniyorum. Kardeşimi sevdiğini biliyorum. Ve Bade'nin üzülmesini asla istemem.
Kapıyı tıklatıp içeri girdik.
"Eee..Günaydın.Biz yeni kayıt yaptıran öğrencileriz. Girebilir miyiz? " dedim.
"Zeynep Şafak ve Bade Şafak, evet kızlar buyrun gelin. Sizin için büyük planlarım var."
Çoğu okuldaki kel göbekli müdürlerden değildi. Oldukça yakışıklı görünüyordu. E bu okula bu müdür yakışır. Masasının önündeki deri koltuğa oturduk. Müdür konuşmasına devam etti.
"İlk başta Zeynep Şafak. Notların gerçekten mükemmel. Umarım sayısal alanda ilerlemek istersin. Bu okul hedeflerine seni daha çok yaklaştıracak. Deney Bilimleri, Matematik, Tıp gibi bir sürü klüplerimiz var. Kendi programına uygun klüpleri yerleştirebilirsin. Ne dersin? "
Söylediklerine karşın gözlerim büyümüştü. Resmen geleceğime bilet seçiyordum. Bunların olmasını tabiki çok istiyorum. Ama bazı şeyleri gözden geçirip değerlendirmem gerekiyordu.
"Ta-tabiki. Fakat bize bir hafta süre verebilir misiniz? En azından düşünmem lazım. "
Müdür söylediklerimi düşünür gibi yaptı.
"Bir hafta fazla, fakat en fazla 3 gün verebilirim. Iıı.. Gelelim Bade Şafak. Senin notların Zeynep kadar iç açıcı değil fakat kötü de değil. Normale göre iyi.Senin dans,resim gibi birçok konuda yeteneğin olduğunu farkettim.Zaten ikiniz de yetenek sınavına gireceksiniz. İkinizin de bu okulu iyi yerlere ulaştıracağınıza eminim. "
Bu adam bizim hakkımızda bu kadar bilgiyi nereden öğrenmişti? Düşünmeden direkt sordum.
"Bizim hakkımızda bu kadar bilgiyi nereden biliyorsunuz? "
"Bizim de bağlantılarımız var yani." dedi böbürlenerek.
" 12-C sınıfınız. Orada boş var diye sizi oraya koydum. Oradaki şahıslardan rahatsız olursanız eğer, hemen sınıfınızı
değiştirebilirim. " dedi Yiğit 'e bakarak.
"Teşekkürler. " dedim.
Ve koltuktan yavaşça kalkıp kapıya doğru yöneldik.
Bade ve Yiğit'e dönmeden
"Ben kantine gidiyorum ." dedim. Cevap beklemeden oradan ayrıldım. Bir dakika. Kantin nerede ki? Eveet... Koca sarayın içinde kaybolmuş bulunmaktayım. Böyle mal mal dolaşacak mıyım ben ya? Aklını kullan Zeynep .Genelde kantinler ya en üst katta ya da en alt katta olur.
İlk başta aşağıya bakmak daha iyi olur sanırım. Merdivenlere doğru yöneldim.
O değil de bu okul meslek seçimimde bana çok yardımcı olacak. Ama annemin olayını çözmek için hayallerimi bir kenara bırakmam gerekecek. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Kafam çok karışık.
Ben merdivenden inerken başka birinin karşı taraftan gelmesine sinir oluyorum. Ama genelde yönümü hiç değiştirmem. Nasıl olsa o değiştirir kafasındayım. Karşımdan gelen çocuğa aldırmadan etrafa bakarak aşağı inmeye başladım. Ta ki converse ayakkabılarım kayana kadar. Karşıdan gelen çocuğa yapıştım. Ve birden ağırlığımı verdiğim için dengesini kaybetti. Ve yuvarlanmaya başladık. 2-3 basamak boyunca yuvarlandık. Merdivenlerin sonuna geldiğimizde çocuğun üstünde kalmıştım ve vücutlarımız tamamen birbirine yapışıktı. İlk rezilliğimi sonunda yapmıştım. Hemen üzerinden kalktım. Sonra o da aynısını yaptı.
Çocuğun görüntüsüne karşı biraz afalladım.Benden uzun ve nasıl denir ki? Yakışıklı sanki. Aman neyse ne. Lan niye kalbim böyle atıyor? Sonra göt korkusundandır diye düşündüm. "Napıyosun kızım sen manyak mısın? Önüne baksana. " dedi.
"Asıl sen önüne baksana. Hem sen zengin spor salonlarına gidiyorsundur. Beni bile tutamıyosan boşuna para vermişsin demektir, Yürüyen Rampa Saç!!" diye çıkıştım hemen. Etrafımızdakiler bize bakmaya başlamıştı.
Bu söylediğim karşısında bana şaşkınca baktı.
" Çattık ya. " dedi sıkkınlıkla.
Tam cevap verecekken tanıdık bir ses sözümü kesti.
"Baha ben de seni arıyordum kardeşim de... Senin Zeynep'le ne işin var ki? "dedi Yiğit. Etraftakilere baktı ve devam etti.
"Yoksa asi kız ve bad boy kavga ediyor mu demeliyim? "
Yiğit Baha'ya bakmış cevap beklerken Baha 'ya 'sakın söyleme ' bakışı attım. Bu rezilliğimin daha fazla uzamasını istemiyorum. Yiğit'in dalga konusu olmak istemiyorum desem daha doğru olur ama konumuz bu değil.
Baha da bana 'ne diyon amk' bakışı attı.Sözü ona bırakmayacağımı anlayıp hemen cevap verdim.
"Yok bir şey. Sadece ufak bir çatışma diyelim. "dedim.
Yiğit şaşırmış olacak ki
"Oha. Sen kibar olabiliyor muydun? " diye bağırdı.
"Çok konuştun. Beni sınıfıma götür." dedim.
Baha ve Yiğit beni sınıfıma götürdü. Allah'ım bayılacağım. Sıralar tek kişilik! Beni saran halay tutkusunu sakinleştirip arkada boş kalan sıralardan birine oturdum. Bade de orta sıralardan birine oturmuştu. Şimdiden arkadaş edinmeye başlamıştı. Etrafı incelemekten Baha'nın bir dakikadır başımda beklemesini fark etmemişim.
"Ne var yine ? " dedim.
Duruşunu hiç bozmadan cevap verdi.
"Orası benim yerim. Uza."
Ne?! Rezil olduğum yetmiyormuş gibi bir de bu çocukla aynı sınıfta mıyım?

Multimediada okulda giydikleri kıyafetler var. :)))

1.12 bin olmuşuz.Hepinize çok teşekkür ederiz.Kitabımızı önerirseniz çok seviniriz.*Öpücüklü emoji

İKİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin