Kapının zili kesilmiyor bir türlü, dizlerimde ise oraya yürüyecek kadar hal kalmamış. Kimin gelmiş olabileceğini düşünüyorum, nitekim bir cevap yok aklımda, sevgilim gelmez, nerede olduğumu bile bilmezken gelemez, başka kimse de tanımaz beni. Neyin nesi, kimin kimi olduğumu veya adımı sanımı bilmeyen insanların içinde geçirmişimdir tüm yıllarımı, lakin onlardan aksini bekleyemem. İçi içine iyice kapanmış beni anlamaya çalışsalar bile anlayamayacaklarını, buna izin vermeyeceğimi en iyi ben bilirim. Çünkü onlar sevgilim değildir, çünkü bakışları cennetim, dudakları cehennemim değildir, onlar Xiao değildir.
Yavaşça yatağımın içinden çıkıp oldukça ağır, aksak tavırlarımla yavaş yavaş kapıya ilerliyorum. Belki kapıcıdır diye düşünüyorum ilk başta, buraya geldiğimde bir veya iki kez herhangi bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sormak için gelmiş olduğundan bu tahminim. O olmalı diyorum, kendimi o olduğuna o kadar inandırıyorum ki kapının dürbününden dahi bakmadan hızla aralıyorum kapıyı.
Lakin o kişi göreceğimi sandığım kişi değil.
Görmek istediğim, varlığı içime işleyen kişi.
Bu kapıyı kapatmak istememe sebep oluyor çünkü ona bir kez daha bakarsam sahte dünyamın tüm gerçekleri silinir, bunu biliyorum.
"Venti, lütfen dinle beni!" Sesi daha önceden de duymaya alışık olduğum bir tonda çıkıyor ancak bana karşı kullanmaz bu sesi. Sevgilim çok üzüldüğünde, geceleri şimşekler çaktığında veya kabusları onu mahvettiğinde konuşur böyle. İncinmiş gibi, kendini kaybetmiş gibi, öyle üzgün olur ki konuştuğunu duymak canımı acıtır, şimdi ise bu sesinin benim yüzümden çıkıyor olduğu gerçeği kanayan yaralarımın sebebi olmuş gibi.
"Gitmeni istiyorum." Sesim gitmemesi için yalvarıyor gibi.
"Gidemem." Sesi ölüyor gibi.
Vazgeçiyorum ve direnmeyi bırakıp tamamen açıyorum kapıyı, başım eğik ve bakmaktan kaçıyorum gözlerine, kalan son birkaç kırıntı kararlılığım ise bana sıkıca sarıldığında tamamen ufalanıp gidiyor.
Şimdiye kadar saklamaya çalıştığım gerçekler yüzüme bir kapı gibi çarpıyor sonra.
Nasıl gelmesini istediğim, ondan vazgeçemeyişim, günlerdir yokluğunda çektiğim acının dayanılmaz ağırlığı, soğuk ellerim, giden ben olduğum halde akıttığım o gözyaşları...
Adımı atıp olduğum yerde kaldığımı görüyorum.
Aslında o eşikten hiç çıkmamış olduğumu.
Giderken bile orada kaldığımı.
Nasıl parça parça öldüğümü...
Kokusu burnuma dolarken bunları düşünüyorum, tişörtünü alışım aklıma geliyor, göremeyeceğini bildiğimden gülümsüyorum.
O an canım çok acıyor.
Öyle bir acı ki ikimizi de yerle bir ediyor zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu sefer yalanıma kaldırıyorum kadehimi | xiaoven
Fanficçünkü seni hiç bırakmayacağımı söylemiştim.