1

8.7K 109 4
                                    

öncelikle bismillah 20 şubat bölümünden sonra içimden geldi ognisi boşadım gerçeğe yorum katarak devam edebilirim belki etmem bilmiyom


İnsanlar yoruyor. Aynı adada bu kadar kişinin yaşaması hatırladığımdan daha zormuş. Oyun sonrası barakada yüz üstü uzanmış, gelen sesleri duymamaya çalışıyordum. Bugün körebe oyununu kaybetmiştik. Ben sayı alamamıştım. Açıkçası biraz becerememiştim, bir de insanlar gelip taktik vermeye çalışınca sinirleniyorum. Ogeday bana "Senin kazanman için söylüyorlar, eleştrilere biraz kulak ver." diyor her seferinde ama bazı insanlara gerçekten katlanamıyorum. Sadece Ogeday bir yorum yapınca dinliyorum çünkü o beni kırmadan bunu yapabiliyor. Haksızlık etmeyeyim Anıl ve Gökhan da bu konuda iyi.

Sorun şu ki bazı insanlar sürekli oyun bırakmam konusunda endişeli, bu nedenle diken üstünde gibi bir şey söylemeden önce geriliyorlar ve bu da benim canımı sıkıyor. Çoğu kişi bana önyargıyla gelmiş. Benim de bazı hislerim var, hem karşı takımdan hem kendi takımımdan neredeyse herkesin iyi kötü (genelde kötü) arkamdan konuştuğunu biliyorum ama ben bunları dışarda bırakmayı bildim.

Ateşin başındaki sesleri dinlemeye başladım. Hikmet balık tutmuştu ve bunun nasıl pay edileceği konuşuluyordu.

Birazdan konseye gidecektik. Ogeday'ı görmeye çalıştım. Her zaman aynı kişiyi yazmasak da en azından birbirimizin kimi yazdığını bilirdik. Sahile giden yolda bir ağacın dibinde tek başına oturduğunu görünce yanına gittim. Ayakkabılarını temizliyordu.

Beni görünce gülümseyerek "Uyandın mı?" dedi.

"Hiç uyumadım ki." diyerek yanına oturdum. Adada her zaman bir mesafemiz var. Her yerde kamera ve mikrofon olduğunu bildiğimiz için dikkatli davranıyoruz. Kamera olmayan yerler için biraz yürümek gerekiyor. :)

"Neden gelmedin yanıma?"

"Düşündüm biraz. Akşam kimi yazacaksın?"

"Yağmurve Sude Gökhan'I yazalım diyorlar. Ben Yasin'I yazacağım. Seni tahmin ediyorum gerçi. Hikmet?"

Bu çocuğun Yağmur ve Sude sevdası öldürecek beni. Sana onları mı sordum çocuk? Bugün oyun alanında olanlar zaten yeterince canımı sıkmıştı. Neyse. Ogeday onlarla genelde birlikte hareket ediyor. Benim onlarla tam anlamıyla birlikte olmacağımı bilecek kadar iyi tanıyor beni. O yüzden bu konuyu üstelemiyor asla. Bir nefes aldım.

"Evet, Hikmet."

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Konsey'de en çok Yasin'in adı çıkmıştı ve sürgün adasına gitti. Ogeday'a uyuyacağımı söyleyip yatmıştım ama uyuyamıyordum. Bazı şeyleri içimde tutarsam patlayacaktım artık. Bunu tek başıma yaşamak istemiyordum. Barakadan çıkıp etrafa bakındım. Anıl, Yağmur ve Berkan ateş başında oturmuş günün kritiğini yapıyorlardı. Ogeday ve Gökhan'I kendi barakalarında sohbet ederken buldum. Ogeday onu çağırdığımı anlayıp yanıma geldi. Sessizce ormanda yürümeye başladık.

"Noldu Nisa? Rüya mı gördün?"

"Yok.. Konuşalım diye."

Ormanda köşemize doğru yürürken kameraların olmadığı alana geçtiğimizde ellerimiz birbirini buldu. Bizim ağaca geldiğimizde bir kaya parçasının üzerine çıktım böylece gözlerimiz aynı mesafeye gelmişti. Kollarımı boynuna doladım, o da yağmurluğumun içinden ellerini belime sardı. Bazı şeyleri konuşmadan yapmaya alışmıştık.

"Bir sorun mu var? Durgunsun."

Nasıl başlacağımı çok bilmiyordum. "Sana bir sorum var."

"Sor bakalım." Gülümsedi.

"Burda olmamdan mutlu musun?"

Yüzüme anlamayarak baktı. "O ne demek Nisa?"

"Burada, diyorum Survivor'da olmamdan mutlu musun?"

"Mutluyum tabiiki. Biz buraya birlikte geldik. Ben seni ikna ettim. Ne demek bu şimdi?"

Ben de ne anlatmaya çalıştığımdan emin değildim. Ama kafamı kuracalayan bazı şeyler vardı. Biraz sesli düşünerek cevap verdim. "Evet, biliyorum. İlk geldiğim gün mutluydun mesela. Mutluyduk. Çünkü özlemiştin beni. Ama şimdi o günkü gibi değil hiçbir şey. Biliyorum olaylar oldu, ikimiz de üzüldük. Dışardan nasıl göründüğümüzü bilmiyoruz, daha dikkatliyiz falan ama. Bugün benchte mesela Sude'yle-"

Sinirlenip sözümü kesti. "Sorun Sude mi şimdi Nisa? Onu mu kıskandın cidden?"

"Onu kıskanmayacağımı ikimiz de biliyoruz Oge. Bir dur bitireyim. Benchte mutluydun bugün yüzün gülüyordu. Benim yanımda artık eskisi gibi yüzün gülmüyor. Ben görmüyorum sanıyorsun ama görüyorum arada kameraya bakıyorsun bizi çekiyor mu diye. Bir gözün hep orada sürekli tetikte gibisin sürekli dikkatli olmak zorundasın. Sadece o değil. Anlat Bakalım'da mesela seninle eş olamıyoruz. Olur da ağzımızdan bir şey kaçar diye. Bazen direkt anlat bakalımda oynamak istemiyorsun. Yağmur geçen gün anlatırken "Nisanın çorapları, Sevgiline nereye gel dersin" diye anlatırken gerildiğini farketmedim mi sanıyorsun. Sen benim sadece sevgilim değilsin aynı zamanda arkadaşımsın. Bu adada beni en iyi tanıyan anlayan kişisin ama uzak durmak zorundayız. Bazen ateş başındayız, elini tutmak istiyorum mesela tutamıyorum omzuna yatmak istiyorum yatamıyorum. Uzaklaşıyorum o ortamdan. Oyunlarda sana koşuyorum sarılamıyorum, durduruyorum kendimi. Biliyorum ikimiz de şampiyonluk için burdayız ve böyle karar aldık ama ben sana bazı şeyleri zehir etmek istemiyorum. Sen eğlenceli bir adamsın. Gülüp eğlenmen gereken yerlerde benim yüzünden stres olmanı istemiyorum. Bu yüzden-"

"Bu yüzden ne Nisa? Bunları bilerek geldik. Ayrılmak mı istiyorsun? Aferin sana."

Bana sinirlenmişti. Ellerimi boynundan alıp omuzlarına koydum. Ellerini belimden çekti.

"Ben öyle demedim. Sadece şampiyonluğu ne kadar istediğini biliyorum. Buraya bunları bilerek geldik farkındayım ama bazı şeylerin kalbimi kırmasına engel olamıyorum. Seni stresli ve üzgün görmek istemiyorum. Sevgilim benim yanımda gülmeyip devamlı etrafa bakacaksa ben bunu istemiyorum. Seni sevdiğimi biliyorsun. Eğer dersen ki ara verelim, çıkınca kaldığımız yerden devam ederiz. Ben buna hazırım bunu bil."

Yüzünü ellerim arasına alıp onu küçük bir an öptüm ve cevap vermesine izin vermeden yürümeye başladım.

beni anla | ognisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin