3

4.1K 98 3
                                    

İletişim ödülü çekimleri bitmişti. Odadan çıkınca önce ellerimiz birbirini buldu. Hala yaşlı gözlerimiz buluşunca kolları etrafımı sardı. Sessizce bizi kampa götürecek arabaya doğru yürüdük. Önümden yürüyerek tuttuğu elimle beni en arka koltuklara sürükledi. Normalde herkesin içinde elimi çok tutmazdı ama bugün umrunda değildi, zaten herkes bizi farketmeyecek kadar dağılmış durumdaydı. En köşeye ben oturdum, yanıma yerleşti. Omzuma başını koydu. Bir kolumla başını sardım. Hala biraz ateşi vardı. Bugün oynayamamış, oyun alanında serum takmışlardı.

"Bak, her şey yolundaymış, sana söylemiştim." dedi.

"Evet.." dedim sessizce.

Yol boyunca daha fazla konuşmadık. Temiz hava, esen hafif rüzgar, içinden geçtiğimiz küçük kasabanın günlük hayat sesleri hepimizi uyuşturmuştu.

Makbule'nin iyi olduğunu nihayet öğrenmiştim. Bazen abartıp bu duruma ondan fazla üzülmüş olabilir miyim diye düşünmeden edememiştim. Dışardan nasıl göründüğümü umursamadan onu korumaya çalışmıştım kendimce, görevimi yapmıştım. Artık naparlarsa yapsınlardı, bir anda suçlu konumuna düşmek beni yormuştu.

Bugün oyun alanında, gerçekten kazanmak istiyor muyum diye kendimi sorguladığımı hatırlıyorum. Kazanmak istedim elbette, ailemden, kedilerden, Lexa'dan, Makbule'den haber almak istiyordum. Ama bir yanım inkar edemediğim bir şekilde duyacaklarından, göreceklerinden korkuyordu.

Dışardan nasıl göründüğümüzü bilmiyorduk. Ailemin ne düşündüğünü bilmiyordum. Ogeday'ın ailesi ve arkadaşlarının benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyordum. Evet çoğu kişiyle tanışmıştım, beni sevmiş görünüyorlardı ama bu yetmeyebilirdi. Sonuçta Ogeday aylarca hazırlanmıştı ve onun şampiyonluğunu tehlikeye atıyormuşum gibi onu korumak için bir mesaj gönderebilirlerdi.

Sen kendi yoluna bak

Tek başına devam et

Kimseye güvenme

Bunlar aklıma gelen ihtimallerdi ve kendimi hazırlamıştım bile. Zaten kamera önünde ve arkasında aramızdaki bağı kırmadan, incitmeden ilerletmek yeterince zorken bunu duymanın bizi nasıl etkileyeceğini düşünmek beni birkaç gündür içten içe yoruyordu.

Karantinada kaldığım için adaya geç girdiğimden Ogeday'ın verdiği röportajı görmüştüm. Ve onun sözleri için bile nasıl benim suçlandığıma da. Onun başını yakmışım, yakacakmışım, şampiyonluktan uzaklaştıracakmışım... Sanki ben günahmışım, bana dokunan herkes ve her şey kirleniyormuş gibi davranılmasına dayanamıyorum. Ama bunun doğru olma ihtimali sadece kalbimi daha fazla kırıyor. Ona zarar vermek isteyecek en son kişi benim. Bu yüzden her şeye, iki yabancı olmaya onun için, bizim için katlanıyorum.

Neyseki korktuğum başımıza gelmemişti. Onun yerine sevgilimin ne kadar güçlü olsa da o olgun adamın altındaki küçük kırılgan bir çocuk olduğunu, sevdiklerini ne kadar güzel seven ve aynı şekilde sevilmeyi hak eden, gülmeyi ve mutlu olmayı herkesten çok hak eden bir adam olduğuna tekrar şahit olmuştum. Bugünün böyle geçmesine minnettarım.

Omzumdan kalkmış, hafifçe bana yaslanmıştı. Ellerimle oynamaya başladı. Hala gözleri nemliydi ve biraz ateşi vardı. Yaklaşıp dudaklarımızı birleştirdim. Bir eliyle boynuma uzanıp beni kendine çekti. Birkaç öpücükten sonra kendini geri çekip çenem ve boynum arasına son bir öpücük kondurdu. Yüzüme özür diler gibi bir bakış attı.

"Seni de hasta etmek istemiyorum. Birimiz güçlü durmalı."


^^^^^^^^^ şaka değil cidden böyle mesaj geleceğini düşündüm ama bana ekmek çıkmadı slksjdjf biraz kısa oldu sanırım. öpüyorum yeni şarkı: içi dolu her şeyim - kaan boşnak sklfjslkfj

beni anla | ognisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin