**
"Kim ne kadar para atacaksa dökülsün hemen."
Notlarım arasında gezen bakışlarım Felix'in konuşmasıyla ona dönmüş ama oyalanmamıştı. Yarın olan sınavlarına çalışmak yerine evime gelip benim de çalışmama engel olmaya çalışıyorlardı.
"Şşş hyung sen de vardır biraz versen olmaz mı? Aç mı kalalım?"
Jeongin omzuma dokunduğunda derin bir nefes verdim. "Mutfak şurda duruyor ama siz dışarda yemek için çok ısrarcısınız."
Gözlerimi ayakta yanımda duran Jeongin'den çekip yatağımda boylu boyunca uzanan Hyunjin'e çevirdim. Kulaklıkları kulağında, ortamdaki konuşmadan bağımsız takılıyordu. Bizimle bir araya gelmeye başlayalı çok oldu denemezdi. Yani ben bir süredir peşinden koştuğum için bana alışıktı fakat diğerlerine alışmakta zorluk çekiyor gibi geliyordu.
Onun da bakışları göz ucuyla bana değdiğinde göz göze gelmemiz aceleyle yanında oturan Felix'e bakmama sebep oldu. Neydi bu içimde yeşeren heyecan anlamış değildim. Başlarda bu kadar kendini belli etmezken şimdi elim ayağıma dolanıyor desem yeriydi.
"Girişteki aynanın önünde para olması lazım, onu alın." dedim ve tekrar önüme döndüm. Felix neşeyle ellerini birbirine çarparken Hyunjin'e hitaben konuşmuştu.
"Şu kulaklıklarını çıkar, Chan bize yemek ısmarlıyor."
"Duyuyorum sizi." dedi Hyunjin kısık bir ses tonuyla ve ardından ekledi. "Aç değilim ben."
Daha bir saat önce eve gelmeden yemek yememizi varsayarsam ben de aç değildim. Ama Jeongin ve Felix buraya gelmeden önce yemek yememişlerdi anlaşılan. Elimdeki fosforlu kalemle önemli gördüğüm yerin altını çizerken Jeongin yanımda ayakta durmaya devam ediyordu.
"Davetiye mi bekliyosunuz çıkmak için? Gidin yiyin ben de aç değilim." dedim bakışlarım tekrar odanın içindekilere dönerken. Hyunjin kulaklığının birini çıkarmış elinde sallıyordu. Felix ise anlamadığım bir şekilde Jeongin ile bakışıyordu.
Bunu demem üstüne Felix "Senin paranla sensiz yemek mi yiyeceğiz?" diye bir soru yöneltmişti oturduğu yatağımdan ayaklanarak. Omuz silkmekle yetindim. Ne vardı ki bunda?
"Tanrım seni bize göndererek ne büyük iyilik yapmış." İki elini birbirine birleştirip tavana bakarak söylenen Felix'e güldüm. Ona gözlerini deviren Hyunjin'i de görmüştüm.
Jeongin yanımda dikilmeyi kesip odanın kapısına doğru adımladı. "Yürü gidelim de beleş yemeğin tadını çıkaralım çilli."
İkili söylenerek odadan çıktığında yüzümdeki tebessümle başımı iki yana salladım. Yemek yerken yarın girecekleri sınav akıllarına gelir de belki çalışırlardı. Buna inancım Jisung'un matematik sınavından 100 almasıyla eş değerdi.
Kendimi tamamen önümdeki sorulara odakladığımda yanıma gelen Hyunjin'i parmağını kitabın üstüne koymasa fark etmeyecektim bile. Bu ani hareketiyle sağ tarafıma döndüğümde hemen dibimde duran suratı tekrar önüme dönmemi sağladı. Böyle ani hareketler tabii ki kalbimi hızlandırabilirdi, fazla üstünde düşünmemem gerekiyordu.
"Bu ne siktiri boktan bir soru." Söylenmesiyle gözlerimi parmağıyla işaret ettiği az önce çözdüğüm soruya baktım. Pek zor değildi aslında ama benden bir alt dönem olması ve konuyu görmemesi bu tepki için normaldi. Gerçi görse de aynı tepkiyi verirdi ama neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friends, skz.
Fanfictionchan lisedeyken yakın olduğu ama sonra araları açılan arkadaşlarını tekrar bir araya getirmek ister. ;;hyunchan - tamamlanmadı ama devam da etmeyecek.