**
Jisung gözleriyle dışardan incelediği, aşina olduğu eve gidip gitmemek arasında kaldı. Parmaklarının sıkı sıkıya çevrelediği telefonun ekranını aydınlatıp saate baktı. Akşam sekizi geçen saat, gergince etrafına bakınmasına sebep oldu.
Kim Hyunsuk. Sevgilisinin üvey abisi, kendisinin de hyung dediği adam çağırmıştı onu buraya. Son zamanlarda kendisine karşı yakın davranışları ve imaları onu rahatsız ettiğinden uzak durarak buna engel olmaya çalışmıştı. Minho'ya bir türlü dile getiremiyordu bu durumu çünkü araları üvey kardeş oldukları belli olmayacak kadar iyiydi. Şimdi burda olmasının sebebiyse Minho'ya bir şey olması düşüncesiydi.
Bir saat kadar önce Hyunsuk, Jisung'u arayıp Minho'nun iyi olmadığını, acilen onlara gelmesini söylemişti. En son okul çıkışında gördüğü sevgilisi gözlerinin önünde canlandığında bir sorun başta olmadığını düşündü. Bu yüzden aramayı denedi fakat bir türlü ulaşamaması onu buraya kadar getirmek durumunda bırakmıştı. Abisiyle göz teması bile kurmadan direkt Minho'yla ilgilenebilirdi.
Bunu düşünerek titrek adımlarını büyük bahçe kapısından içeri çevirdi. Kapıda bekleyen güvenlik Jisung'u tanıdığından sadece bir baş selamı vermekle yetinmişti. Minho'nun babası varlıklı biriydi ve evlendiği ikinci karısı da ondan farklı sayılmazdı. Bu yüzden Minho her zaman birbirlerine uyduklarını düşünürdü.
Önünde duran üç basamağı yavaşça çıkıp, siyah demir kapının önünde durdu. Elini zile basmak için kaldırdı fakat o basmadan açılan kapı, beklemediği için bir adım geri sıçramasına sebep oldu.
"Hoşgeldin Jisung." Hyunsuk elinde tuttuğu şarap bardağını dudaklarına götürüp muhtemelen son yudumunu alırken, gözleri gerilen çocuk üzerinde geziyordu.
"İçeri gel." dedi sert sesiyle.
"Minho evde değil mi?" Jisung sonunda bulabildiği sesiyle konuştu. Karşısında Minho'nun abisi değil de bir yabancı varmış gibi hissediyordu. Ve Jisung yabancılardan haz etmezdi.
"Odasında, içeri gel." dedi uzun boylu beden. Jisung'un gözleri hemen üst kattaki Minho'nun penceresine kaydı usulca. Eğer odasında olsaydı ışığı yanardı. Minho'nun uyurken bile ışık kullandığını biliyordu. Ama pencereden gördüğü kadarıyla ışıktan eser yoktu.
"Odasının ışığı yanmı- "
"Sikeyim içeri gel artık !"
Yüksek çıkan sese karşı irkilen Jisung'a aldırmadan, bileğinden tutarak içeri çekti. Kapıyı ardından kapattığında derin bir nefes verdiği duyuldu.
Jisung korkakça ses gelmeyen evin içinde gezdirdi gözlerini. Telefonunun acil aramalar kısmında kayıtlı olan üç numaradan birine ulaşamıyordu ki bu sevgilisiydi. İkinci numara Chan'a aitti ki onun nerede olduğu da ortadaydı. Gözleri Hyunjin'in numarasına kaydığında "Ne yapıyosun?" sesiyle irkilerek telefonu arka cebine koydu.
"Beni buraya neden çağırdın hyung? Minho nerede?"
Hyunsuk'un üstüne doğru attığı birkaç adım hemen sağ taraftaki mutfağa doğru gerilemesine sebep oldu.
"Seni görmek istedim çünkü Jisung." diye mırıldandı. Elindeki bardağı orta tezgahın üstüne bıraktı ve gözlerini Jisung'un üstüne dikti. " 2 haftadır Minho'yla bile gelmiyorsun eve."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friends, skz.
Fanficchan lisedeyken yakın olduğu ama sonra araları açılan arkadaşlarını tekrar bir araya getirmek ister. ;;hyunchan - tamamlanmadı ama devam da etmeyecek.