dört yapraklı yonca

3.1K 358 81
                                    

dipnot : ** olan yerler geçmiş anıları içerir.
-
-

Genç adam gergince olduğu yerde ileri geri sallanırken gözlerini sokağın başından ayıramıyordu. Siyah deri postalları, siyah pantolonu, içine giydiği yine aynı renk sweati ve onun da üstüne giydiği deri ceketiyle yine siyahlara bürünmüştü her zamanki gibi.

Haftasonu olmasından kaynaklı önünde durduğu eski okulunun kapısı kapalıydı. Burada buluşmak istemesinin sebebi onları en son okul sınırları içinde görmesiydi. Ne kadar kavga edip ayrılmış da olsalar birbirlerine bağlı olduklarını düşünürdü içten içe. Bu geçen 3 yıl içinde elbette vazgeçişleri, üzüntüleri olmuştu. Bildiği bir yer olsa da tek kaldığını hissetmişti. Üstelik babasının ölümü ve annesinin depresyonu ağır gelmişti ona.

Gözlerini sonunda sokağın ucundan ayırabildiğinde cebinden çıkardığı telefondan saate baktı. 10 dakika sonra herkesin tastamam burada olmasını diliyordu. Yoksa yeni fikirler üretmeye başlaması gerekecekti. Arkadaşlarını tekrar bir araya getirmekte oldukça kararlıydı.

Duyduğu kedi sesiyle sırtını yasladığı bahçe kapısından içeri doğru çevirdi bakışlarını. İleride duran, tanıdıklığını hala koruyan, çardağın masasında oturmuş, etrafına bakıyordu siyah kedi. Kedinin orda olmasının bir tesadüf olacağını düşünürken eski anılarıyla doldu bir anda aklı.

**

"Ya başlarım böyle okula her sabah her sabah."

Chan elindeki not kağıtlarından gözünü alıp yanına yerleşen arkadaşı Felix'e baktı. Anlaşılan yine yataktan kalktığı gibi gelmişti geç kaldığını düşünerek.

"Alarmını bir kere duysan dişimi kırarım zaten Lix." dedi alaylı sesiyle.

İlk derse geç kalmıştı gerçektende. Teneffüs zili çaldığında kendini bahçenin içine zor attığını biliyordu. Mızmızlanarak kafasını önünde duran masaya yasladı.

Bu sırada okulun kapısından çıkan diğer ikili arkadaşlarının çardakta olduğunu bilerek yanlarına adımlamışlardı.

"Al kahve iç kendine gelirsin." diyerek elindeki karton bardağı masaya bıraktı Jeongin. Chan kendinden küçük olanın bu hareketine gülümsemişti. Felix'in geç kaldığı her sabah ona kahve alıp getiriyordu.

Ayakta dikilmek yerine Jeongin Felix'in yanına yerleşirken Seungmin'de karşı taraflarına oturmuştu.

"Changbin hyung neden gelmiyomuş bugün?" diye sordu bahçede göz gezdirirken. "Grupta da bir şey demedi."

Chan notlarını masaya bıraktı gözlerini Seungmin'e çevirerek.

"Proje için müzeye gitmesi lazımdı ya, Jisung'da ekti bugünü onu bahane ederek. Sabah gruba yazmışlardı sen görmemişsin."

Seungmin anladığına dair birkaç mırıltı çıkardı. Chan, Minho ve Changbin'in bu okulda ikinci senesiydi belki ama diğerlerinin daha ilk seneleriydi. Ortaokulda kurdukları arkadaşlıkları liseye de taşınmıştı ve bundan mutluydular.

" Minho niye çıkmadı? " diye sordu Chan eksikliği hissederken.

Kahve saçlı arkadaşı yanıtladı onu."Sınıfına gittim ama uyuyodu, uyandırmadım."

Oturdukları yer bahçenin ön kısmında ama en ucunda kalıyordu, okulun arka bahçesini rahat görüyor denebilirdi. Okuldaki gruplaşmalar belli olduğu için herkesin kendine özel yeri var sayılırdı.

friends, skz.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin