1. Bölüm

7.8K 450 11
                                    

Benden bu kadar kolay vazgeçebildiklerine inanamıyordum. Gerçi onlar benden en başında vazgeçmişlerdi. Onlar için baş belasından başka bir şey değildim.

Uzun süren yolculuğun ardından sonunda Rusya'ya gelmiştim. Oradaki bir aile dostumuzda kalacağımı biliyordum. Bir sürü çocukları vardı. Kötü karşılanacağımdan emindim. Ama düşündüğüm gibi olmadı. Çok garip bir şekilde beni ilgiyle karşılamışlardı. Özelliklede çocuklar çok meraklıydı. Hepsi sarışın olduğundan biraz fazla yabancılık çekmiştim.

İlk Rose ile tanıştım. Ailenin en küçük bireyiydi. Evin annesi Maria Hanım ile tanıştıktan sonra tüm aileyi salona topladılar. Önce aile reisi olmak üzere tüm kardeşler ile tanışmıştım.

En büyük kardeşler ikizdi, yirmi yaşındalardı; Julia ve Sebastian. Benim yaşıma yakın olan kardeşin adı ise Patrick. Aramızda sadece iki yaş var. Ben ondan küçüğüm.

Tam başka birinin olmadığını düşünüyordum ki o fısıldaşmaları duydum. Maria Hanım'ın eşine birini sorduğuna şahit oldum.

"Anton nerede?"

"Odasına kilitledim," dedi adam soğukkanlılıkla.

"Ne!? Aklını mı kaçırdın? Niye yaptın bunu?" Kadın dehşete düşmüştü.

"Misafirimize saygısızlık etmesin diye yaptım." Aralarındaki konuşmaya pek dahil olmak istemedim. Özel bir şey olabilirdi.

Maria Hanım konuşması bitince Patrick'in yanına gidip bir şeyler söyledi. Patrick sert bir dille karşılık verince kadın sinirlendi. Yanlarına yaklaştım.

"Patrick, Anton ile aynı odada kalacaksın alt tarafı!"

"Rose kalsın o ucubeyle!"

"Kardeşin o senin!"

Acaba ucube diye bahsedilen, odasına kitlenilen Anton adlı şahıs kimdi? Cidden korkmam gereken biri miydi? Belki de o da benim gibiydi.

Zaman başlarda yavaş geçse de sonlara doğru hızlandığını hissettim. Birlikte akşam yemeği yedik. Anton denilen kişi hala ortalarda yoktu.

Biraz oturup sohbet ettik, televizyon izledik. Hatta televizyon programı çok dikkatimi çekmişti.

"Alıştın mı buraya?" diye sordu Maria Hanım. Başımı sallayıp gülümsedim.

"Merhaba Mehmet, benim odamda kalmak ister misin? Merak etme annem ve ben durumunu biliyoruz. Rahat olabilirsin," dedi Julia bana şefkatle bakarak. Annem bile bana böyle davranmamıştı. Çok duygulanmıştım. Bana burada iyi bakacaklardı anlaşılan.

"Teşekkürler Julia!" dedim minnetle.

"Ped lazımsa söyle," diye fısıldayıp gitti. Gözlerimi devirip gülümsedim.

Bir aileyi bir günde bu kadar iyi tanıyacağımı düşünmemiştim. Kendi ailemi bile doğduğumdan beri tanıyamazken onlar bana sadece bir günde her şeyi anlatmışlardı. Onlardan artık o kadar da çok çekinmiyordum. 

  Gün bitti, herkes yataklarına döndü. Ben Julia ile aynı odada kalacaktım. Uyumadan önce Julia ile iyi kaynaştık. O bana okulunda komik anıları anlattı ben ise ağabeyimin yaptığı zorbalıkları şakalaşmamız gibi anlatmıştım. Ağlaya ağlaya gülmüştüm. Belli etmemeye çalıştım. Julia'nın uyuduğundan emin olunca sessizce yastığa kapanıp ağladım. Çok canım yanıyordu. 

   Zor bir gece geçirdim ama sabahı güzeldi. Kahvaltı sofrası çok zengin, garip görünümlü, ama kesinlikle lezzetliydi. Adını bilmediğim bir sürü şey yedim. Hatta ağır ağır yiyip tadını çıkardım.

   Herkes yedi ve sofradan kalktı. Hizmetçi sofrayı toplamak için geldiğinde Maria Hanım onu durdurdu, bir kişinin daha geleceğini söyledi. Muhtemelen o kişi Anton diye bahsedilen kişiydi.

  Ayağa kalktım birden. Nereye gittiğimi sordular. Tuvalete gideceğimi söyleyip üst kata koştum. Sırf merakımdan saçma sapan durumlara giriyordum. Tüm kapıları açıp kapadım. Sıra koridorun sonundaki odaya geldiğinde derin bir nefes alıp kapıyı yavaşça açtım. Kapının dibindeki o yabancı yüzlü çocukla göz göze geldim. Bakışlarını kaçırdı. 

"Şey, tuvalet..."

"Baştan ikinci kapı." Türkçe konuşmuştu. Şaşkın bir yüz ifadesiyle ona baktım. Türkçe biliyordu.

"Sen Türkçe biliyorsun!" dedim, heyecandan biraz sesimi yükselterek. 

"Evet biliyorum, ama lütfen sessiz ol." Çok masum bakıyordu. Sanki ona da işkence ediyorlarmış gibiydi.

"Ben gideyim," dediğim an kolumdan tuttu. 

"Adın?"

"Mehmet, sen Anton olmalısın."

"Onların koyduğu isimden nefret ediyorum. Sen bana Anthony de." Sonuna "y" koyunca ne fark ediyordu?

En garip tanışmam bu çocukla olmuştum. Farklı bir enerji almıştım. Türkçeyi düzgün konuşması beni etkilemişti. Kalbimin ritminin değişmesinin sebebi neydi peki? Ona bakarken niye öyle hissetmiştim?

  Gün boyu onu hiç görmedim. Hatta çoğu zaman hiç yoktu. Yemek yiyeceği zaman çıkardı sadece odasından. Uzun süre görmediğim zamanlar varlığını unutuyordum. Bu çocuğu doğru düzgün tanıyamamıştm.

Kalbe Davet (Mpreg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin