2

2K 90 17
                                    

Sessiz sedasız bir şekilde gözlerimi saray gibi olan koca evin içinde gezdiriyor yanımdaki mahkeme duvarı kılıklı kayın valideciğimi takip ediyordum evlenmiştim evet evlenmiştim ama kocam nikaha gelmemiş onun yerine nikah defterini çoktan imzalamıştı tamam ev kocamandı oldukça zengin ve ünlü bir aileye gitmiştim ama evdeki herkes çok soğuk ve donuktu ah onlar böyleyse oğulları nasıldı kim bilir uzun bir yürüyüşün ardından evin arkalarında kalan bir odanın önünde durmuştuk kayın validem ise bana dönüp derin bir nefes alarak dik duruşunu daha da dikleştirmişti kadının bakışları bile normal değildi "ilk önce kocanı gör sonra da konuşacağız" otoriter bir sesle konuşurken sessizce başımı sallayarak onaylamıştım 

yeniden arkasına dönmüş kapının yanındaki saksıdan bir anahtar çıkarıp kapının kilidini açmıştı ki kaşlarım çatılmıştı siktir neler oluyordu? kapıyı yavaş bir şekilde açıp önden girerken arkasından girmiştim her yer darmadağındı ve eşyalar paramparçaydı gözlerimi odada gezdirirken bayan jeon konuşmuştu bu görüntüden sonra ona kayınvalide diyesim gelmemişti "jungkook oyun oynamanın sırası değil neredeysen dışarı çık hemen!" sesi beklediğimden de yüksek çıkarken irkilmiştim tanrı aşkına ne oluyordu lan bu evde!?

perdenin orada oluşan hareketlilik ile gözlerimi oraya çevirmiştim uzun boylu ve kalıplı bir adam yavaşça perdenin arkasından çıkmıştı elindeki oyuncağını sıkı bir şekilde tutarak suçlu bir şekilde bayan jeona bakmıştı "buraya gel!" sert sesi ile yavaş adımları ile annesine doğru yaklaşmıştı gözleri bir bende  bir de annesinde gidip gelirken odada yankılanan çarpma sesi ile nefesim kesilmiş şaşkınlık ile bakakalmıştım "sana kaç kere söyledim odanı dağıtma diye ne zaman akıllanacaksın ha ne zaman!" bağırıp oğluna vurmaya devam ederken alt dudağı titriyordu ve ağlamamak için kendini tutuyordu daha fazla bu olaya dayanamamış ikisinin arasına girip bayan jeonu kendime doğru çekmiştim "ne yapıyorsunuz lütfen sakin olun" şaşkınlık ve hayret dolu sesim ile konuşurken kadın derin bir nefes vermiş arkamdaki beden ise ağlayarak perdenin arkasına saklanmıştı 

"yürü!" bayan jeon kolumdan sıkı bir şekilde tutarak beni odadan çıkarmış kapıyı çarparak kapatıp kilitlemişti tanrım ne oğlunun üzerine kapıyı mı kilitliyordu bu kadın? beni sürüklemeye devam ederken ses çıkarmıyordum en azından şimdilik çünkü neler olup bittiğini anlamam gerekiyordu beni bir odaya sokup kapıları kapatmış bu sefer omuzlarımdan tutarak beni koltuğa oturtmuş karşıma oturmuştu hiç hoşlanmamıştım bu kadından bir süre ikimizden de ses çıkmamıştı ki en sonunda derin bir nefes alıp o gıcık duruşunu dikleştirmişti yine "söyleyeceklerimi iyi dinle sözümü kesme tamam mı tatlım?" nazik olmaya çalışarak konuşurken başımı sallamıştım anlat bakalım iki yüzlü şeytan seni!

"bunun için kızacağını biliyorum hatta belki babana da kızacaksın bunu da biliyorum kızmakta haklısın da daha önce öğrenmeni istemedik ama şimdi öğrenmelisin ki ona göre davranmalısın canım çünkü sen bu ailenin ilk ve değerli gelinisin" nedense pek inanasım gelmemişti kendi oğluna böyle davranan bana nasıl davranırdı kim bilir ve neyi öğrenecektim? merakla ona bakarken kendine bir bardak su doldurup bir kaç yudum almıştı "senin kocan... deli" duyduğum şey ile tepki verememiştim çünkü resmen şok olmuştum tamam o halini belki odaya kilitlendiği için isyan ettiğini falan düşünmüştüm ve ne bu konuda nasıl acımasız olabilirdi bir anne anlayamamıştım 

"biliyorum senin için zor olacak katlanmak zorunda kalacaksın ama endişe etme odasından çıkmasına izin yok yemeğini sadece odasında yiyor çok hırçın bir yapısı olduğu için bunun için kızıyor olabilirsin ama her sinirlendiğinde kendini kaybeden ve eline geçeni hasar vermeden bırakmıyor dışarıya çıktığında saçma sapan hareketler sergiliyor bizi rezil edecek şeyler yapıyor onunla ilgilenmek zorunda kalmayacaksın endişelenme farklı ve daha ferah bir odada kalacak keyfine bakacaksın ne de olsa jeonların ilk gelinisin ve bunu hak ediyorsun evde rahatına bak burası artık senin de sayılır baban sabah erkenden gider gece geç gelir diğer oğullarım ise onlar da işleriyle meşguldür ben ise arada bir dışarı çıkar keyfime bakarım bu nedenle rahat olabilirsin hayatım" lütfen biri karşıma geçip bu kadının benimle taşak geçtiğini söylesin yoksa bir kaşık suda boğacaktım onu 

sikeyim babamın ne demek istediğini anlamıştım neden o şekilde şekilden şekilde girdiğini de anlamıştım jungkookun bu halde olduğunu biliyordu sevgiye ilgiye hatta resmen kurtulmaya ihtiyacı olduğunu biliyordu bunu kendi yapamayacağından da bana söylemişti neden sürekli bana vazgeçme dediğini gerçekten anlıyordum "bir şeye ihtiyacın olduğunda bana çekinmeden söyle olur mu senin için elimden geleni yaparım sormak istediğin bir şey varsa da sorabilirsin tatlım" kendimi o kadar zor tutuyordum ki bu kadına dalmamak için derin bir nefes alıp vermiştim madem rahat olmamı istiyordu olurdum bende kollarımı göğsümde bağlamış sağ bacağımı sol bacağımın üzerine atmıştım gözlerini üzerimde gezdirmişti rahat ol diyen o değil miydi alışacaktı o halde

"ya tam tersini istiyorsam?" dediğim ile kaşları çatılmıştı "ne demek bu?" hafif bir şekilde gülmüştüm "kocamla aynı odada kalmak istiyorum demek onunla ilgilenmeyi istiyorum demek" dediğim ile şaşkınlık ile gülmüştü gözlerindeki küçümseyici bakışlara alayla bakmıştım "bir deliyle ömür mü geçer sanıyorsun sen gençliğine ve güzelliğine yazık edeceksin" dediği ile derin bir nefes vermiştim sanki kendi doğurmamış da sokaktan almış gibi konuşuyordu "ne de olsa jungkook! ile evlendim değil mi sorunları olabilir evet ama bu onunla yakınlaşmayacağım anlamına gelmiyor eşyalarımın onun odasına taşınmasını istiyorum derhal ve oğlunuza deli demeyi de bırakmanızı istiyorum en azından düğün hediyemi bana bu şekilde vermiş olursunuz ne dersiniz?" aşağılayıcı sesimle konuşurken hafif bir alayla gülmüştü 

"pekala sen nasıl istersen sonradan pişman olacağını bilerek hareket etmeni beklerdim doğrusu" bence pişman olacak olan onlardı ben değildim "bunu zaman gösterecek anneciğim!" meydan okuyan bakışlarım ile konuşurken sinirle gülmüş suyunu yudumlamış hizmetçilerden birini çağırıp eşyalarımın jungkookun odasına yerleştirilmesini emretmişti "gitmek ister misin odasına giren insanlardan pek hoşlanmaz da" bozulmuş bir şekilde konuşurken kıkırdayarak kalkmıştım "izninizle!" alaylı ve bir o kadar sinirli olan sesimle konuşmuş hızlı bir şekilde salondan çıkmış jungkookun odasına ilerlemiş yerini artık öğrendiğim anahtar ile kapının kilidini açıp içeriye girmiştim 

sanırım odaya her kim gelirse o simsiyah perdenin arkasına saklanıyordu yavaş adımlarım ile ona doğru yaklaşırken yerine daha da sinmişti "korkma sana zarar vermem" yumuşak ses tonum ile konuşurken perdenin arkasından bana bakmıştı gözleri ağlamaktan şişmişti ve hala dolu doluydu "adım taehyung" elimi uzatarak aynı yumuşak sesim ile konuşurken gözlerini elime indirmesi ile yaşlar hızla yanaklarından süzülmüş çenesinden damlarken kapıların açılması ile bir kaplumbağanın kabuğuna saklanması gibi o perdenin arkasına saklanmıştı yine ah zor olacaktı evet ama onu kendine getirmek için elimden geleni yapacaktım evet bunu kesinlikle yapacaktım.

mad+18 (jjk+kth)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin