çay-?

284 25 9
                                    

Dersten uzak şekilde camdan dışarı bakıyordu çocuk.

Her zamanki gibi perşembe günü ilk 2 ders seçmeli beden. Turuncu saçlı çilli çocuk basketbol oynuyordu. Neydi ki ona gözünün takılmasının sebebi? Dersten bile uzaklaşmıştı.

Çocuk üçlük attı ve heyecanla en yakın arkadaşlarından olan Kaeya ile gaza gelip havada göğüslerini tokuşturdular.

Zhongli de bir o kadar gaza gelip yanlışlıkla ayağa kalkmıştı. "Hey! Sınıfta olduğunu unutma." Hoca anında arkasını dönüp onu azarlamıştı. Hemen yerine oturdu ve önüne döndü. "Pardon hocam."

Zhongli'ye sinir olmuş olacak ki tahtayı işaret ederek tartışmayı devam ettirdi.
"Gel bakalım şunu yapabilecek misin?" Hocanın meydan okumuş gibi konuşmasıyla sınıf gülmeye başladı.
Normal olarak okulda yeni olduğu için Zhongli'nin yapabileceklerini bilmiyordu."Zevkle." Zhongli ayağa kalktı ve tahtaya gitti.

Tebeşiri hocadan alıp soruyu sıfır mimikle çözdü ve yerine geri gitti.
Hocanın yüzü anında soldu ama Zhongli gülümsüyordu."Aferin oğlum..." Sonra bir anda gülen sınıfa döndü "Tutanak falan istiyorsunuz herhalde?" Sınıf hafifçe gülmeyi bırakırken Ganyu arkasını döndü. "Şunu yapışına bayılıyorum... Hep göt oluyorlar-" Kız sessizce kıkırdadı ve Zhongli sırıtarak onu onayladı.

Ama hoca anında onlara döndü. "Konuşacaksınız dışarıda konuşun!" Zhongli anında eşyalarını toplayarak ayaklandı ve dışarı doğru ilerledi. "Tamam hocam siz hiç rahatsız olmayın." Böylelerine sinir oluyordu. Gereksiz kaba olması çok saçmaydı. Zaten böyle şeylerin dışında sakin ve kibar biriydi Zhongli.

Çalmasına az kalan zile bakıp kantine gitti ve çay aldı. Boş bulduğu rastgele bir yere oturup kulaklığını taktı ve müzik dinlemeye başladı. Aynı zamanda telefonundan kitap okuyordu.

Sunsetz
-
Benimle kayboldun
-
NDA
-
M.
-
Bu partide yalnızsın
-
K.
...

Hep dinlediği playlistindeki bütün şarkıları biliyordu. Ama artık eski tadı verdiğini hissetmemişti. İçtiği çayın, okuduğu kitabın bile... sıkılmıştı kısaca.

Düşüncelere dalmışken seçmeli derslerin bittiğini ve bütün kantinin dolduğunu yeni fark etmişti. Hatta dikkat ettiğinde Tartaglia, Kaeya ve adlarını bilmediği sarışın ile kırmızı saçlı çocuk ona doğru geliyorlardı.

Hiçbir şey anlamamışken yapabildiği tek şey kulaklığını çıkarıp çocukların masasına oturmasını izlemek oldu. "Keqing'in partisine gidiyor muyuz?"
Sarışın olan kırmızı saçlı ile arasında konuşuyordu. "Tabi olum sarar."

Yanına oturan Tartaglia'ya baktı. "Oturduk ama... sorun yoktur herhalde?" Zhongli eşyalarını topladı ve ayağa kalktı. "Hayır- zaten kalkacaktım." Tam kulaklığını takacakken Tartaglia kolundan tuttu. "Bizden mi çekiniyorsun? Hadi ama~ yemeyiz seni" çocuğun sırıtarak ve net konuşmasına sinir olmuştu Zhongli. Arkadaşları ise onları izliyordu.

"Yeseniz de yemeseniz de gidiyorum sağ ol..." Tartaglia onu umursamazcasına kendine daha çok çekti ve Zhongli şaşkınlıktan bir şey diyemedi. "Üçlüğüm nasıldı peki~" Zhongli buna daha da şaşırdı. Onu izlediğini nereden biliyordu? Sinirle çayını havaya kaldırdı.

"Üstüne dökmeye zorlama bunu..."
Tartaglia sırıttı. "Dökebilirsen." Zhongli hiç düşünmeden çayı tepeden aşağı çocuğun üstüne boşalttı. Bu sefer gülen kendisiydi. Tartaglia onu bıraktı ve ayağa fırladı. "YANDIM-" Hemen gömleğini çıkarttı bütün kantinin ortasında. "Bu arada, üçlüğün idare ederdi." Zhongli gıcık bir gülümsemeyle oradan ayrıldı.

Arkadaşları da dahil herkes gülmeye başlamıştı. Görmese de çocuğun etrafına bir sürü kızın toplandığını tahmin ediyordu. Hiçbir şeyden zevk almama hissi gitmişti bir anda. Merdivenlerden çıkarken bunu düşündü. O his öyle bir yok olmuştu ki birsürü kitap okuyup, playlistini milyon kere dinleyip çay içesi gelmişti.

Yeah, my boyfriend's pretty cool...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin