Şanslı Bir Gün

85 5 6
                                    

Çıkan yangın sebebiyle okul sömestr tatiline erken girdi. Buna da tabii ki bütün öğrenciler sevinmişti. Tartaglia dışındaki herkes...



Karşısındaki kıza nefretle bakıyordu. "Biliyor musun... Artık herşey bitti Zhongli'nin öğrenebileceği bir şey kalmadı. Yani git ve kendine yeni oyuncaklar bul Heather." Kızın omzuna hafif çarptı ve yolunda yürümeye devam etti. Onun sinir dolu homurdanmaları hala duyuluyordu. Sonuçta istediğini alamayınca zırlayan şımarık kızlardandı o.

'Belkide kahve içmek iyi gelir...' diye düşünerekten karşısındaki kafeye gitmeye karar verdi.

Ne şanslı bir gün?

İçeride oturan Ganyu, Xiao ve Zhongli'yi görünce ne yapacağını bilemedi ve hemen şapkasını öne eğip kapşonunu örttü. Onu görmediklerinden emin olduktan sonra hızlıca kahvesini alıp onların arkasındaki masaya oturdu. 'Bunu yaptığıma inanamıyorum'

"Yani söylediklerine bakılırsa belki de kamera kayıtı falan vardır? En azından kapıya yakın olan kamera yanmamıştır belki de?" Ganyu'nun söylediklerini duyunca konu ilgisini çekti ve kendisine kızmayı bırakıp dinlemeye başladı.

"Bunu düşündüm. Bu yüzden Ningguang'a yazıp yardım isteyeceğim. Yani okul temsilcisi olduğu için kamera kayıtlarını almakta doğru kişi olduğunu düşünüyorum bu akşam okula gizlice giricez-" Sözü Xiao ve Ganyu'nun aynı anda ona bağırması ile kesildi. "SEN DELİRDİN Mİ?" Zhongli şaşırıp ne? bakışı atmaya başlayınca Xiao derin bir nefes verdi.

"Adı üstünde. Okul. Temsilcisi. Ningguang. Gerçekten sana öylece yardım edecek mi? Hem de söz konusu okula gizlice girip kamera kayıtlarını çalmaksa!?" Zhongli gülmeye başladı, gözündeki yaşı silip tekrar onlara döndü. "Biliyorsunuz... Sizinle yakın değilken onunla bayağı iyi anlaşırdık. Şuan okul temsilcisiyse benim sayemde. Bana borçlu yani."

Xiao öylece kaldı ve Ganyu'ya bakıp hemen Zhongli'ye geri döndü. "Sen öyle diyorsan... Ama o orospu Hu Tao seni öldürmeye kalkışmasının bedelini ödeyecek." Tartaglia bunu duyduğu an kahveyi boğazına kaçırıp öksürmeye başladı. Üçünün de buraya döndüğünü hissetmeye başlamıştı bile. Öksürmesini kesmeye çalışarak kalktı ve hemen oradan çıktı. "Umarım ben olduğumu anlamamışlardır..." Kafeden uzaklaşırken az önce duyduğu şeyleri düşünmeye başladı. Hu tao, kamera kayıtları, okul temsilcisi... Ama en çok takıldığı şey Hu tao'ydu. Sinirden avucunu parçalayacak gibi sıkıyordu. Ne demek Zhongli'yi öldürmeye çalışmıştı? İlk kez bir şeyde Xiao'ya katıldı. Ona bedelini ödetmek zorundaydı.

"Alo? Kanka. Bizimkilere haber ver bu akşam 6 gibi okulda basketbol." Aklına gelen en iyi plan buydu. Okula basketbol bahanesiyle girip o ikisinin ne iş çevirdiğini öğrenecekti. "Olum sen manyak mısın? Okul kapalı ya hani bizim ordaki salona gidelim işte-"

"Kaeya. Sen rahat ol arkadan bir şekilde gireriz hem aksiyon işte?" Kaeya biraz düşündü ve en sonunda onaylayıp telefonu kapattı. Tartaglia ise hızla eve gidip bir şeyler atıştırdı.

Akşam olduğunda oyalanmadan giyindi ve evden çıkıp okulun arkasına yürümeye başladı. Düşünmeden duramıyordu. Zhongli'nin kendisini affetmesini için herşeyi yapacaktı.

Çok geçmeden oraya vardığında grubun orada beklediğini görebiliyordu. Herkese selam çaktıktan sonra duvarın üstüne tırmanıp aşağıya atladı.

"Bunu gerçekten yapmak zorunda mıyız?" Kaeya'nın korktuğunu düşünüp gülen Diluc onu arkasından iktirdi. "Evet zorundasın çünkü beni buraya sen sürükledin." Kaeya yere düştü ve belini tutarak geri kalkmaya çalıştı. "Çok kötüsün Diluc..." Ardından diğerleri de atladı. Hepsi gülerek geyik yaparken Tartaglia öylece dalmıştı. Etraf kararmıştı sanki.

Yeah, my boyfriend's pretty cool...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin