-2-

241 15 1
                                    


Bundan kaçar yoktu artık kabullenmiştim fakat karşımdaki Harry tüm düşüncelerimi darma duman ediyordu.

Ron ve Weasley ailesine karşı kendimi o kadar kötü hissederken henüz kendisini görmeye hazır olmadığım Harry'de burnumun dibinde bitmişti.

Gergindim, o kadar gergindim ki dişlerimi sıkmaktan kırılacaklarını hissediyordum. Gerginliğime Sirius'un ölümü, Tonks'un durumu ve Fleur'un varlığından rahatsızlık duyma gibi bahaneler buluyordum ama Harry'i görmek gerginliğimi daha fazla arttırmıştı.

Bana attığı farklı bakışlardan, gerginliğimi ya da farklı ruh halimi sezdiğini anlayabiliyordum. Tabii ki fark edecekti, sonuçta ben onun en yakınıydım biz beraber büyümüştük. Beraber gülüp ağlamıştık. Duygulardab anlamayan Ron bile bir kere de olsa bana ne olduğunu sormuştu, Harry gibi duyarlı bir oğlanın anlamaması imkansızdı.

Harry'nin bakışlarına daha fazla maruz kalmamak adına, Ginny'nin odadan çıkmasının ardından Fred ve George'a ait kutuları karıştırmaya başladım. Zihnimi dağıtmam, üzerimdeki bu gerginliği atmam gerekiyordu. Belki Lord'a götüreceğim bir şey bulurum bahanesiyle kutudaki her türlü aleti dikkatlice inceledim.

Burada olmam tüm aileyi tehlikeye atıyordu, yaptığım büyük hainlikti ve yanlıştı. Alınan tedbirler, kovuktaki korku havası beni daha da kötü hissettiriyordu ama elimden gelen bir şey yoktu. Tek yaptığım biri kapıyı çaldığında elimden geldiğince hızlı bir şekilde oradan uzaklaşmaktı. Böylelikle hiçbirinin parolasını duymamış oluyordum, ne biliyorsam aktarmak zorundaydım ama bilmediğim şeyleri aktaramazdım. Öğrenmek için hevesli değildim, ciddi konular konuşulduğunda bir şekilde kaçıyordum.

Kutulardan birinde bulduğum teleskop benzeri ilginç aletle iki çocuğa döndüm. Harry açlıkla kahvaltısını yaparken, Ron ise hülyalı bir şekilde Harry'nin tostunu yiyor ve kapıya bakıyordu. Gözlerimi devirdim, gerçekten aptaldı. Fleur'da ne bulduğunu, bulduklarını asla anlamayacaktım.

''Bu da ne?'' huysuz bir sesle konuştuğumda ikisininde bakışları bana döndü. Ron ilgisizce omuzlarını silkti,

''Bilmem. Ama eğer Fred ve George onu burada bıraktıysa henüz hazır değildir. Dikkatli ol.'' elimdeki aleti incelerken, Harry ve Ron şaka dükkanı hakkında konuşuyordu. Harry, Percy konusunu açtığında derin bir nefes aldım. 

O çocukla neredeyse tek anlaşan kişi bendim, benzer yanlarımız vardı onunla konuştuğumda hareketlerimin daha kabullenir olduğunu düşünürdüm ama Bay ve Bayan Weasley'e söyledikleri hala kulaklarımdaydı. Yanlış yapmıştı hırsları uğruna sadece onların iyiliği için çabalayan annesi ve babasını kırmıştı. Ben bunu yapamazdım, onlar için her şeyi yapardım. Yeterki iyi olsunlardı...

''Ama artık babanın, Voldemort'un dönüşü hakkında söylediklerinde en başından beri haklı olduğunu biliyor.'' Ron nefesini tutarken, o isimle kusmak istedim. Çığlık atarak bir şeylere vurma isteği uyandırıyordu.

''Dumbledore, insanların; haklı olanı affetmeyi, haksız olanı affetmekten daha zor olduğunu söyledi.'' ağzımdan istemsiz kelimeler çıkarken, acelece ekledim. ''Bunu annene söylerken duydum, Ron.'' arkamı döndüm ve gözlerimi yumdum.

Onları gizlice dinlediğim için kendimi çok kötü hissediyordum. Dumbledore gelir gelmez ne yaptığımı anlayacak korkusu tüm bedenimi sarmıştı ve izin isteyerek oradan uzaklaşmıştım ama yapmam gerekeni yaparak utanmazca onları dinlemiştim.

''Dumbledore'un söyleyeceği akılcı sözlere benziyor.'' Ron homurdanarak konuştuğunda tekrar onlara döndüm.

''Bana bu sene özel ders verecek.'' Ron boğazına kaçan tost parçasıyla durmadan öksürürken, nefesimin kesildiğini hissettim. Panik duygusunu iliklerime kadar hissederken duymak istemiyordum.

SPY X DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin