BÖLÜM 2 - SARAR MI YARALARIMI?

52 3 0
                                    

Asya beni fazlasıyla süslemişti. İnce narin bir kız değildim tam tersi balık etliydim ama kıyafet seçimleriyle beni incecik göstermeyi başarmıştı.

"Asyacığım bir şey söyleyebilir miyim?"
"Söyle bakalım."
"Afedersin ama bu çocuk benim götümemi aşık olacak neden bu kadar minik bi elbise giymek zorundayım. Kendimi çok kötü hissediyorum."
"Aaa. Saçmalamaz mısın Helen rica ederim. Bu etek boyu sana çok yakışıyor ve ayrıca çok kısa değil normal bir boyutta. Kim bilir belki sana değilde götüne aşık olacak. ahahah"
"Hıı çok komik. Rahatsız oluyorum kardeşim ya. N'apayım."
"Bir şey olmazz.."

***
Asya beni İzmir'in en lüks pastanesi ve en ünlü buluşma noktası olan sevinç pastanesine götürdü ve rezerve masaya oturttu.

Garson menüleri getirdi.
"Biz arkadaşlarımızı belkiyoruz daha sonra siparişimizi vereceğiz"

Buraya ilk kez geliyordum. Çünkü evden çıkmayan asosyalin teki oldum Barış sayesinde. Alsancak çok nezih bir ortam olduğu içindir belki sosyetelikten hiç anlamam.

Asyanın telefonu çaldı. Göz ucuyla baktım bizim enişte arıyor. Demekki Asya'nın değil sevgilisinin arkadaşı.

Asya telefonla konuşurken çişim geldiğini hissettim. Aman tanrım şimdi olmaz.

"Asya lavaboya gidiyorum ben."
"Gelmemi ister misin?"
"He gel de bacaklarımdan tut işememe yardım et hey Allahım ya otur oturduğun yerde."
"Öf tamam bee."

Lavabodan çıktığımda gelmişlerdi. Ellerimi kurutmadığımı fark ettim. Aman tanrım nasıl bir rezilliktir bu.
Tam geri dönecekken beni fark ettiler. Mecbur kaldım gitmeye.

Asyanın ayarlayacağı çocuğa sokayım ya. O nasıl bir tatlılıktır. O nasıl yakışıklılıktır. Yaklaşık 183 boylarında müthiş saçları olan ilk bakışta gögüs kasları ve baklavaları dikkat çeken, giyinişine baya özenmiş, çakır gözlü(ben gibi), heleki parfümü müthiş (yanından geçerken aldım kokusunu,dur seni iki sn koklayayım demedim yani.) gülüşü bambaşka 19 yaşlarında bir yakışıklı.

"Merhaba ben BERKSAN. Kısaca Berk diyebilirsin."
O ıslak ellerle nasıl tutacaktım elini ..
"Merhaba bende Helen."
Elini tutmuştum. İnanılmaz şekilde sıcacıktı. Onun ısısı yüreyimdeki bir kaç buzdağını eritmeye yetti.
10 sn. kadar elini bırakmayınca elini çekip bir eline bir bana baktı.
"Sanırım heyecandan elini kurulamayı unuttun."
Utanmıştım.
"Evet unutmuşum kusura bakma. Hoşgeldin enişte."
"Hoşbulduk. Sipariş verdiniz mi aşkım."
"Helen'le sizi bekledik hayatım."

Garson bey 2. Defa getirdi menüleri. Açar açmaz fiyatları görünce korktum açıkçası.
Asyanın kulağına fısıltıyla
"Kızım bize fazla burası çok pahalı nasıl karşılayacağız. Öpücüklemi?"
"Helen rahat ol ve istediğin şeyi ye beni kızdırma."
"Garson bey ben bir su alayım."
"Garson bey bende bir çikolatalı suffle alayım. Bir tanede arkadaşa alalım."
"Bizede kızlarınkinden verin garson bey."
"Peki efendim hemen getiriyorum."

Sufflelerden sonra biraz muhabbet ettik havadan sudan hesabı da erkeklere kitledik.

Sahile çıktık ve sahil boyu yürümeye başladık. Kordona doğru.
Asya manitasıyla önden önden yürüdü.
Berksanla başbaşa kaldık bir süre sonra.

"Berk şuraya oturalım mı bu ayakkabılar ayağımı çok acıttı."
"Tabiki."

Bir süre sessizlikten sonra berksan elimi tuttu. Buz gibi ellerimden üşüdüğümü anladı ve ceketini omzuma geçirdi. Hayır diyemedim üşüyordum çünkü. Yavaşça sarıldı bana. Başımı göğsüne dayadım. Çok uzun zamandır böyle hissetmemiştim. Acaba bana gerçekten iyimi geliyordu. Yaralarımı sarabilir miydi.

Helen, dedi

Ve dudaklarıma yapışması bir oldu.

[LILITH]

RUHUNA TESLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin