Sabah alarm sesine küfürler ederek gözlerimi açmıştım. Toplasan sadece 4 saat uyumuştum ve bu benim için ölüm gibi bir şeydi. Karnımın üstünde hissettiğim ağırlık ile gözümde dün canlanmıştı. İlk defa bir sabaha onunla uyanıyordum hatta ve hatta ondan önce uyanıyordum. Saçları yastığına dağılmış hafif aralık ağzı ile mışıl mışıl uyuyordu. Yerimden hafifçe doğrulup omzuna bir öpücük kondurdum. Daha sonra da çıplak sırtında gözlerim oyalandı. Dün Layin Chanyeolun dövmeleri hakkın söyledikleri aklıma geldi. Elimi yavaşça sırtındaki dövmelerde gezdirmeye başlamıştım. Ona nedeni sormayı çok istemiştim ama karşımda yaşadığı sıkıntıları anlattığında onun gibi güçlü kalamazdım.
''Günaydın'' Kalın sesi ile mırıldanarak söylemişti aynı zamanda gözleri hala kapalıydı. Uyanmaya kesinlikle o da karşıydı.
''Günaydın, benim derse yetişmem lazım sen uyumaya devam et'' diye söyleyip yanağına büyük bir öpücük kondurdum.
''bekle ben bırakırım seni'' dedi gerilirken. Aniden 'hayır' diye cevaplamıştım. Çünkü ilk işim Luhan ile doktora gitmekti.
''Luhan alacak beni sen uyu'' dedim yalandan gülümseyerek.
Neyse ki çok diretmemiş uyumaya devam etmişti. Ben de hızlı bir duş ve elime ne geldiyse giyinip çıkmıştım evden. Luhana hızla mesaj atarak onu hastanede beklediğimi acil gelmesini söylemiştim. Yarım saat hastanenin önün de Luhanı beklemek ile geçmişti, keşke geceden yazsaydım uyuşuk herife. Kırk dakikanın Sonun da arabasını park etmeyi başarıp koşarak yanıma gelmişti.
''Ne oldu ya niye geldik hastaneye'' diye sordu gelir gelmez.
''Sana da günaydın lulu, ve korkma önemli bir şey değil sadece dün sen çok şüphelendin ya içini soğutmalıyız diye düşündüm'' dedim ağzım da geveleyerek lafları.
''Sen şuna benim de içime şüphe düşürdün bütün gece uyuyamadım desene'' diye gülüp koluma girmişti.
Doktor ile görüşmeden önce idrar ve kan tahlilleri verip bekleme alanına geçmiştik. Bu sırda ben de Luhana dün olan biten ne varsa detayı detayına anlatmıştım. Anlattığımda küçük kalp krizleri geçirse de sonuna kadar dinlemeyi başarmıştı.
''Yani Baek saf biri de değildin sen hiç bir zaman ya seni kırmak istemiyorum ama bütün bu olayların sonun da chan gece sana öyle davranması ne kadar samimi geliyor'' demişti ellerimi tutarak. Tamam kısa bir aydınlanma yaşamıştım ama yine de Chane bok sürdürmek istemiyordum.
''Yani bence bu zamana kadar duygularını bastırdı gibime geliyor. Neden bastırıyordu hiç bilmiyorum orasını ben de anlamıyorum ama bana karşı olan duyguları çok gerçek gibiydi'' dedim sadece ellerimize odaklanarak. Ben konuştukça Luhan daha haklı gibi geliyor.
''Bak canım, bu zamana kadar Chani günahım kadar sevmesem de sen onun yanındayken içim rahat olurdu yani ben bile ona güveniyordum. Ama Baek babasının gizli işlerini yapıyorlar diyorsun ve bunu intikam almak için yapıyorlar. Bunlar senin ya da benim tanıdığım insanlar değil gibi Baek. Ve bu intikam yolunda sanki gözleri fazla kararmış gibi. ya intikam da olmayabilir belki de seni kandırıyorlar babana gitme diye hiç bunları düşündün mü'' tek nefeste bu kadar cümle kurmasını ve bu kadar şey düşünüp söylemesine daha çok takılmıştım.
''Yani Luhan yaşadıkları gerçek gibi geldi. Lay geçmişlerini anlatırken yani ne biliyim uff kafamı karıştırdın ya'' dedim ellerimi ondan çekip suratımı kapatarak.
''Tamam buradan çıkınca yanlarına gideriz hepsi ile tek tek konuşuruz ben de onları tanımayan biri olarak dışardan bir gözle yargılarım'' dedi ellerimi suratımdan çekerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİHAŞK // CHANBAEK (MPREG)
Novela Juvenil-Seni sevmek intihar da sevmemek ihtimal bile değil Park Chanyeol....