1/ÖLÜM

183 85 23
                                    

Falco - Jeanny

"İnsan uykudadır. Ölünce uyanır."

Eve vardığımda saat çoktan gece yarısını geçmişti ve evet, ben eve yeni giriyordum. Çok uzun ve yorucu bir günün ardından kendimi duşun sıcak kollarına atmıştım. Uzun uzun, saatlerce hatta duş aldım, su faturasını düşünmeden! Belime bağladığım havlu ile yatak odamın içinde ki ebeveyn banyosundan çıktım. Parkeleri şu yapmıştım, umarım kabarmazlardı. Altıma gri eşofmanımı giydikten sonra üstüme bir şey giymemeye karar vermiştim. Çıplak ayaklarım ile yatak odamdan çıkıp Amerikan mutfak olan salonuma geçtim. Aslında hemen yatmak istiyordum ama biraz televizyonda vakit geçirmemin hiç kimseye bir zararı yok. Tam oturdum, elime kumandayı alıp, ayaklarımı uzattım ki telefonum çaldı. Arayanın kim olduğuna bakmak için sehpanın üzerinde duran cep telefonumu hafif bir şekilde kaldırmıştım. Arayan asistanım Esra idi.

- Efendim Esracım?

-Burak Bey, biliyorum yeni çıktınız klinikten ama acil bir hasta geldi. İntihar teşebbüsü...

-Durumu nasıl?

Bir yandan Esra ile konuşurken bir yandan da odama geçip üstüme giyecek bir şey bulmaya çalışıyordum.

-Durumu kritik. Bilinci kapalı şu anda, kliniğin doktorları müdahale ediyorlar. Kırmızı reçete ile satılan bütün ilaçları aynı anda içmiş. Bu yüzden sizin de burada olmanızı istiyorlar.

Üstüme giyecek sweatshirt bulduktan sonra hemen ayakkabılarımı giyip, spor arabamın anahtarlarını çekmeceden almıştım. Hızlı bir şekilde çalıştığım kliniğe doğru sürüyordum.
Kliniğe vardığımda Esra kapıda beni bekliyordu.

-Nedir durumu Esra?

-Burak Bey, doktorlar şu an müdahale ediyorlar. İki kez kalbi durdu.

-Yanında kim var?

-Acilden Lale Hanım ve Kenan Bey.

-Tamam. Dosyasını masama bekliyorum Esra, ben de o sırada hastaya bakayım.

Esra'nın yanından ayrılıyordum ki Esra bana tekrar döndü.

-Yalnız Burak Bey?

-Evet?

-Hastanın dosyası boş.

-Ne demek boş?! Hastanın adı, öz geçmişi, hastalık kaydı, annesi-babası yok mu?

Sinirlenmiştim. Hem acil bir hasta diye apar topar getiriyorlar hem de önceden bir rahatsızlığı var mı yok mu hiç umursamadan müdahale etmeye çalıyorlar?

-Hastayı yol kenarında bulmuşlar. Kimliği vs. hiçbir şeyi yok. Buraya getirmeden önce biraz ileride ki hastaneye götürmüşler. Kimliği olmadığı için kayıt da açılamamış. Hastane bu sorumluluğu almak istemediği için de buraya getirmişler.

Esra'yı dinledikten sonra hiçbir şey demeden yanından ayrıldım. Hastanenin başına daha önce dava açıldığı için şimdi varlığını etkileyecek hiçbir olaya yanaşmak istemiyordu ama sonuçta bu ölüm kalım meselesiydi. Tam teşekküllü bir klinik olabilirdik ama sonuçta bir hastane değildik. Ben bunları düşünürken aynı zamanda hızlı hızlı da hastanın bulunduğu odaya doğru gidiyordum. Odanın içerisine girdiğimde her şey yolunda gibi gözüküyordu. Hastanın midesi yıkanmıştı, kalp ritimleri normale dönmüştü. Fiziksel açıdan iyi olsa da ruhsal açıdan iyi olmadığını burada ki herkes biliyordu. Yanında çocukluk arkadaşım Lale vardı. Sessiz bir şekilde durumunu öğrenmek için ona sesslendim.

-Lale?

Ben seslendiğimde uçlarını bukle yaptığı,uzun, sarı saçlarını savurarak arkasını döndü. Bembeyaz teni ve yemyeşil gözleri vardı Lale'nin. Lisedeyken bu güzelliği ona çok vukuat açmıştı ama hepsinin altından sağlam çıkmıştı.

-Ah! Burak ben de seni çağıracaktım. Bu tam senlik bir hasta gibi. Beni çok zorladı ama

Cümlesini bitirmedi. Onu zorladığı çok belli oluyordu. Aşırı yorgun ve bitkin görünüyordu.

-Durum nedir?

-En fazla 25 yaşında olduğunu düşündüğüm, kadın bir hasta. Bir kutu kırmızı reçeteli psikiyatri ilaçlarını içmiş ve sakince ölümü beklemiş gibi görünüyor. Elimizde hiçbir bilgi kaydı yok. Adı ne, nerede yaşıyor bilmiyoruz. Yol kenarında bir vatandaş bulmuş ve ambulansı aramış. Biraz daha toparlandıktan sonra ben genel bir muayene yapmayı düşünüyorum. En azından bir rahatsızlığı var mı onu öğreniriz? Artık ruhani kısmı da ellerinden öper.

Son cümlesini söylerken elini omzuma koydu ve şımarık bir yüz ifadesi takınıp yanımdan ayrıldı. Ben de Lale'nin dediklerini sindirdikten sonra tekrar yavaş adımlarla hastanın odasına girdim. Yüksek ihtimalle kumral bir teni olduğunu tahmin ettiğim -şu anda sapsarı bir ten rengi vardı- küt saçları olan, zayıf bir kız yatıyordu karşımda. Yanına gidip nabzını kontrol etmek için bileğini nazikçe kavradım. Zaten ince olan bedeni ben dokunduğumda kırılacak gibi hissettirdi. Nabzını saydığımda normalin biraz altında ama çok düşük olmadığını fark ettim ve bileğini yine aynı şekilde bırakmaya çalışırken o aniden, kısık bir sesle "Beni bırakma." Dedi.





Herkese merhaba, beğeneceğinizi düşündüğüm bir kurgu ile karşınızdayım.
Her pazartesi, cuma ve pazar düzenli olarak yeni bölümle gelecek. Sizin fikirleniz benim için çok önemli,oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyor olacağım.

Sizce hastanın başına intihara sürükleyecek kadar ne gelmiş olabilir?
Burak bu hastanın altından kalkabilecek mi dersiniz?

Yeni bölümlerde görüşmek üzere.

Instagram: tufansila




ZEHİRLİ GEÇMİŞ(DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin