Selamlar
Hayat sana aldırmadan hareket eder. Seni o kadar içine hapis ederki sen neyin ne olduğunu anlamadan yaşamış olursun. Bazen akışa bırakmak gerek, bırak hayat senin için yaşasın, sen sadece o anın tadını çıkar, çıkar ki bir daha o anın gelmeyeceğini bil.
Ben ise küçük yaşta büyümüş bir kız çocuğuydum. Annem bizi bırakıp bu dünyadan göçtüğünden beri ben o eski mutlu, huzurlu kız çocuğu olmadım. Annessizlik en çok bana zarar verdi. Babamın hastalığından sonra ben artık büyümem gerektiğini anladım. Çünkü babamın bana ihtiyacı vardı. Tek ailem olarak ona bakmam gerekiyordu. Bende öyle yaptım.
23 yaşıma yeni girmiş bir kadın olarak haddimden fazla olay yaşadım. Annemin ölümü, babamın ise annemin ölümünden sonra yaşadığı depresyon; bir nevi ruhsal çökuntu, insanlarla iletişimini kesmiş durumunda sadece yemek ve uyumak kavramlarını yapıyor ne bir kelime ne de bir duygu belirtisi gösteriyor. Kısaca yaşayan bir ölü.
Bir çok doktor ve psikoloğa götürdük ama hiç birine dönüt vermedi. Onun o hali bizi de yaralıyordu.
Şimdi ise pencerenin kenarındaki koltuğunda oturmuş dışarıyı seyrediyor. Ya da öyle zanediyoruz bilmiyorum. Kendi içinde bir dünya oluşturmuş ve orda yaşıyormuş.
"Nehir hadi çık artık geç kalacaksın!" kendimi Asu'a çevirip başımı salladım. Asu ise benim kuzenimdi. Ailesinin istenmeyen çocuğu, ne acı sırf erkek değil diye bakılmayan bir kız, altı yaşımızdan beri aynı çatı altında kalıyoruz. Babam kardeşinin yaptığı bu iğrençlikten sonra onu nüfusuna geçirmişti. Devlet çapında da kardeşim bu hayattada en yakınım. Hem dost, hem kardeş olduk birbirimize.
"Babam sana emanet, akşam gelince sen geçersin okula!" diyerek dış kapıya ilerledim. O da arkamdan geliyordu. Yaşıtlarıma göre çoktan mezun olmamız gerekiyordu ama durumlardan dolayı okula gidememiştik. Babamın hastalığı başımıza uzun süre dert açmıştı.
Şimdi ise sabah ben okula giderken Asu bakıyordu, ben dönünce de o okula gidiyordu. Uzun süredir bu düzenle yaşıyorduk.
"Merak etme.Dayım bana emanet, hadi güle güle!" ayakkabılarımı giyip ona dönüp hayalı bir öpücük attım. Bana gülüp kapıyı kapattı. Bende apartmandan inip dışarı çıktım. Babamın mesleği gereği iyi bir maaşı vardı. Ama o parayla bir yola çıkılmayacağı için okuyorduk. İkimizde üçüncü sınıf öğrencisiyiz. Ben iç mimarlık okurkem Asu Pskoloji okuyordu.
Kaldırımda yürümeye devam ederken bir yandan da kulaklığımı takmakla uğraşıyordum. Telefonumdan en sevdiğim parçalardan açıp dinlerken havanın serinliğinde yürümeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Profesör
Teen Fiction!!DÜZENLENDİ!! "Hayat sana en kötü anında en güzelini verir." Emanet yüklü 'Aşk' lar.