2. Bölüm "Kahverengi Gözler"

52 3 7
                                    


"Çok heyecanlıyım. Annen beni sever mi sence?" Tolga ve ailesi akşam için Fundaların evine gideceklerdi ama Funda onlar gelene kadar bekleyememiş ve Tolga'yı arayıp her şeyi garantiye almak istemişti.

Funda, Tolga'nın ailesiyle tanışacak olmaktan dolayı hem heyecanlı hem de gergindi. Hiçbir karşılık almayacağını bekleyerek nişan lafını ortaya atmıştı ve Tolga'da olur demişti. Konuşmanın üzerinden çok zaman geçmeden de aileleri tanıştırma kararı almışlardı. Hem tanışacaklar hem de aile arasında bir nişan yapacaklardı.

Başlarda biraz beklenmedik olsa da kendini hemen kaptırmış ve evlenecek olmanın heyecanı ile yeni gelin moduna girmişti.

"Sever tabi neden sevmesin." Tolga her şeyi daha da zorlaştırmak istemeyerek cevap verdi. Aslında annesi sevmeyebilirdi. Ailesi önyargılı bir aileydi ve ortada kayda değer bir şey olmasa bile onlar eleştirecek bir şeyler bulabilirlerdi. Bu durumu Funda'ya belli etmemeye çalıştı.

"Bilmiyorum ya, belki kaynana olacak olmanın psikolojisiyle düşününce sevmeyebilir." Gerginlikten kafasında türlü türlü senaryo kuruyordu.

"Funda saçmalama, rahatla biraz her şey iyi geçecek." Tolga günün bir an önce bitmesini istiyordu. Aslında bunun gerçekleşmesini hiç istemiyordu ama eninde sonunda olacak bir şey için de kaçmanın anlamı yoktu.

Funda iyi bir kızdı, onu seviyordu fakat bu duygular arkadaşça sevmeden daha ileri gidemiyordu. Sürekli yapılan baskılardan bunalmıştı ve bundan kurtulmanın tek yolu onların istediklerini yapmaktı. Tolga için sevdiği biri evlenmek imkânsız olsa da en azından Funda sevdiği biri ile evlenecekti.

Tolga biliyordu. Yaptığı şeyin çok berbat bir şey olduğunu biliyordu ama o da köşeye sıkışmıştı ve tek çıkar yolu böyle bulmuştu. Funda'ya asla kötü davranmazdı, onun istediği her şeyi yapardı, bir şey hariç. Kalbini ona veremezdi.

----------

Günün sonunda aileler tanışmış ve yüzükler takılmıştı. Funda o kadar mutluydu ki bütün gece yüzünden gülümseme eksik olmamıştı.

Tolga ve ailesi eve dönüş yolunda çoktan günün kritiğini yapmaya başlamışlardı. Arabada annesi, babası, abisi ve abisinin eşi de vardı. Hep birlikte konuşuyorlardı ancak Tolga'nın konuşulanlar hakkında hiçbir fikri yoktu.

"Değil mi Tolga?"

Tolga birden kendine seslenilmesiyle afallamıştı. Kendisine seslenen annesine kısaca bakıp sordu. "Efendim?"

"Diyoruz ki düğünü de çok uzatmadan yapalım. Kurun yuvanızı bir an önce."

Beklediği gibi kaçınılmaz olan son hızla kendisine doğru geliyordu. "Olur siz nasıl isterseniz."

Ne zaman olmasının ne anlamı vardı ki? Geç de olsa erken de olsa hiçbir zaman evlenmeyi istemeyecekti. Gerçekleşen bu evcilik oyununda sadece kendisine verilen damat rolünü oynayacaktı.

Evet yaptığı kötüydü ama kendi kendine, Funda'ya asla kötü hissettirmeyeceğine ve eğer bir gün çocuğu olursa ona en iyi şekilde babalık yapacağına dair söz verdi.

-----

Yoğun geçen bir günün ardından yine erkenden kalkıp işe gitmek zorundaydı. Bir bakıma işe gitmeyi seviyordu çünkü çalışırken hayatında olan şeyleri düşünmeye vakti olmuyordu. Bu da onun için olabilecek en iyi şeydi. Onun için bunun kötü tarafı erken kalkmaktı. Çoğu kişi gibi erken kalkmayı hiç sevmiyordu.

Çıkış saatine yakın bir zamanda çalışanlardan biri gelip bölümünden sorumlu müdürün onu çağırdığını söylemişti. Kendi çalıştığı bölümün yöneticisi şirketin sahibinin oğluydu. Onu daha önce hiç görmemişti ama duyduklarına göre Kenan Karahan, yani şirketin sahibi, emekli olduktan sonra onun yerine oğlu geçecekti. Kenan Karahan, şirketin geleceğinden emin olmak için oğlunun çeşitli bölümlerde çalışarak tecrübe kazanmasını ve şirketin işleyişi hakkında bilgi sahibi olmasını istemişti.

Tolga elinde olan birkaç işi de hızlıca hallettikten sonra müdürün yanına gitti. Giray Karahan yazılı kapının önüne gelince kıyafetlerine çeki düzen verdi ve kapıyı tıklattı. İçeriden gelen girin sesinden sonra kapıyı açtı masasında işiyle uğraşan kişiye baktı.

Gördüğü kişi oldukça gençti, kendisinden en fazla birkaç yaş büyük gibi gözüküyordu. İçeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı.

Masaya doğru yaklaşırken konuştu. "Ben imalat bölümünün şefi Tolga, beni istemişsiniz."

"Evet," masanın önünde karşılıklı duran koltukları işaret etti "otursana, bir belgeyle alakalı olan sorun hakkında konuşacaktım."

Tolga'yı yanında çağırdığına göre onun düzenlediği bir belgede hata vardı ve bu durum anında onu germeyi başarmıştı. Bu zamana kadar işini hep son derece dikkatini vererek yapmaya gayret etmişti. Gerginlikle kendisine söylenecek olanı beklemeye başladı.

"Üretilmesi gereken ürün sayısı ve üretilen ürün sayısı arasında uyuşmazlıklar var." Müdür, yani Giray Bey, gözlerinin içine bakıp söyledi. Batmaya yakın olan güneş Giray'ın yüzüne vuruyor ve açık kahverengi olan gözlerinin daha da açık bir renk gibi gözükmesini sağlıyordu ve Tolga birkaç saniye başka bir şeye odaklanamamıştı.

Hemen kafasındaki düşünceleri silip cevap verdi. "Belgeleri her zaman titizlikle düzenlerim ancak bu sefer bazı şeyleri gözden kaçırmışım galiba. İsterseniz hemen kontrol edip size teslim edebilirim."

Giray kafasını aşağı ve yukarı sallayarak onayladı. "Benim kontrol etmem gereken daha fazla belge olduğu için geç çıkacağım. Senin de bir işin varsa iptal etmeni öneririm çünkü belgelerin gün sonunda kadar tamamlanmaları gerekiyor."

"Peki, ben tekrar kontrol edeyim o zaman." Tolga, Giray Beye baktı ve kafasıyla verdiği onayı görünce odadan çıkıp ofisine gitti.

Annesine işte bir sıkıntı çıktığını ve eve geç geleceğini haber veren bir mesaj attı.

O kadar çok belge vardı ki hepsini tek tek incelemesi gerekiyordu. Sonunda sorunun nerede olduğunu bulunca onu düzeltti ve doğru belgelerin çıktılarını alıp bir dosyaya koydu. Saate baktığında epey vaktin geçmiş olduğunu gördü. Dosyayı alıp tekrar Giray Beyin odasına gitti ve kapıyı tıklattı. Yine girmesi için onay veren sesi duyunca içeri girdi ve masaya doğru ilerledi ve elindeki dosyayı masaya koydu.

"Belgelerdeki hatayı düzelttim. Üretimle alakalı bir sıkıntı yok tamamen benim dalgınlığım sonucu oluşan bir durum, özür dilerim bu nedenle. Benim yüzümden siz de bu saate kadar kaldınız." Kendini mahcup hissetmişti.

Giray'ın ise yorgunluğu gözlerinden belli olmasına rağmen bunu belli etmemeye çalışıyordu. "Tabii ki hatalar yapabiliriz robot değiliz sonuçta." Hafifçe gülümsedi. "Ayrıca bu saate kadar kalmamın seninle bir alakası yok, kontrol etmem gereken bir dosya daha var."

Tolga bunu duyunca biraz rahatlamış olsa da yine de sorumlu hissediyordu. "Yapmamı istediğiniz başka bir şey var mı?"

Giray'ın bakışları bir süre yüzünde asılı kaldı. Daha sonra ise hiç beklemediği bir soru duydu. "Belgeler hakkında yapabileceğin bir şey yok fakat işim bittikten sonra benimle yemeğe gelmek ister misin?"

Tolga kısa bir an için ne diyeceğini bilemedi ve Giray'ın yüzüne bakmaya devam etti.

Giray ise Tolga'nın bir şey söylemediğini görünce devam etti. "Gördüğün gibi herkes çoktan gitti ve ben de tek başıma yemek yemeyi pek sevmiyorum. Hem böylece birlikte çalıştığım kişiyle tanışma fırsatım olmuş olur."

Tolga, Giray Beyin söylediklerinden sonra biraz düşündü. Eve gidip ailesinin yapacağı evlilik muhabbetini dinlemek istemiyordu. Ayrıca eve gidip uyuyana kadar bunları düşünmeyi de istemiyordu. Bu nedenle kabul etti. "Sizin için bir sorun olmayacaksa size eşlik edebilirim."

Giray kısık bir sesle kıkırdadı. "Benim için bir sorun olsa zaten en başında davet etmezdim."

Tolga bunun üzerine söylediği şeyin mantıksızlığından dolayı zihninde kendisine bir tokat attı. "Haklısınız." Mahcup bir şekilde gülümsedi.

"O zaman bu dosyayı bitirdikten sonra çıkabiliriz. Yarım saat sonra kapıda buluşuruz."

Tolga kafasıyla onayladı ve "tamamdır" diyerek odadan ayrıldı.

MASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin