"Ş- şaka mı yapıyorsunuz?" Taeyong boğazı düğümlenmeden önce sordu. "Lütfen şaka olduğunu söyleyin, korkunç bir şaka."
Karşısında oturan 50'li yaşlarının başındaki adam sıkıntılı bir ifade ile bakıyordu Taeyong'un kızarmış gözlerine. Bay Masaaki Taeyong'un babasının avukatı aynı zamanda aile dostlarıydı.
"Baban bunu istiyor Taeyong... Biliyorum senin için zor, bunu sana söylemek için 2 ay bekledim fakat babanın istediği bu.
Taeyong dehşete düşmüş bir ifadeyle ayağa kalktı ve kafasını salladı iki yana.
"Hayır hayır babam bunu istemiş olamaz, babam o herife güvenmiş olamaz hayır."
Orta yaşlı adam oturduğu yerden ortadaki sehpaya doğru uzanmış ve üzerinde duran beyaz zarfı almıştı.
"Babanın son yazdığı mektup, kendin okuyabilirsin."
Taeyong'un dakikalardır tuttuğu göz yaşı sonunda yanağına doğru süzülürken, titrek elleri bay Masaaki'nin uzattığı zarfı tuttu usulca. Zarfı kendini zorlayarak açmış ve içindeki kağıdı çıkarmıştı. Çattığı kaşları eşliğinde yazılanları okurken hayal kırıklığıyla dolmuştu gözlerinin içi.
"Tanrım..." güçsüz bacakları koltuğa düşerken, "Taeyong..." orta yaşlı adam konuşmaya başladı. "Baban seni Jaehyun'a emanet ediyor, onun yanında güvende ve mutlu olacağını söylüyor."
"Saçmalık!" Taeyong elindeki kağıdı buruştururken bağırdı, "O herifin yanında nasıl mutlu ve güvende olabilirim?"
"Baban Jaehyun'u severdi, ona kendi oğlu gibi davranırdı. Jaehyun iyi bir çocuk onu tanırım, sana gerçekten iyi davranacaktır. Ayrıca buna mecbur olduğunu biliyorsun Taeyong, artık Japonya'da yaşayamazsın şu an oturduğun ev bile artık sana ait değil biliyorsun."
Taeyong doğduğundan beri yani 22 yıldır Japonya'da yaşıyordu. Taeyong'un annesi Japon babası ise Koreli idi fakat Taeyong daha önce hiç Kore'ye gitmemişti ve yarım yamalak konuşabiliyordu bu dili.
"Babamın hastalanması ve ölmesi onların yüzündendi nasıl bana o herifi savunabilirsiniz?"
Taeyong delirecek gibi hissediyordu.
"Nasıl ondan çok iyi bir insanmış gibi söz edersiniz!"
"Taeyong okulunu düşün, 2 yılın var daha. 2 yıl boyunca okul paranı nasıl ödeyeceksin? İyi bir iş sahibi olmak istiyorsun bunu okulunu bitirmeden yapamazsın biliyorsun. Üzgünüm, seni ben okutmak isterdim fakat durumları biliyorsun. "
Taeyong Fransa'da özel bir üniversitenin 2. Sınıf öğrencisiydi. Şu an yaz tatili sebebi ile Japonya'ya geri dönmüştü. Babasını kaybedeli tam tamına 2 ay oluyordu. Babası son iki yılını hastalıkla geçirmişti, Taeyong küçük yaşta annesini kaybettiği için tek ailesi babasıydı bu yüzden ona çok bağlıydı fakat onu da böyle kaybetmek onu sarsmıştı.
"O herifler o gün babamın hayatını mahvettiler. Babamı hayata küstürdüler, onun son 4 yılını borç batağı içinde geçirmesine sebep oldular. Bu iğrenç insanlarla yaşamamı mı istiyorsunuz gerçekten?"
Taeyong 4 yıl önceki o günü, babasının umutsuzluk çökmüş gözlerini ve düşmüş omuzlarını asla unutmazdı.
"Benden nefret ettiğim biriyle yaşamamı beklemeyin, başımın çaresine bakabilirim."
"Nasıl bakacaksın Taeyong? Bu ev yakında elinden alınınca ortada kalacaksın, artık yaşayacağın bir evin bile olmayacak. Nasıl geçineceksin, bu yaşına kadar bir kez olsun çalışmadın hayatı bilmiyorsun. Jaehyun sana kardeşi gibi davranacaktır bundan eminim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
love or hate // jaeyong
FanfictionTaeyong hissettiği duygunun aşk mı yoksa nefret mi olduğuna karar veremiyordu. #1 jaeyong ©jaeyongmylemondetox