0.7~ ♡

536 60 28
                                    

Taeyong o kırmızı iç çamaşırını almıştı. Onu nerede giyecekti bilmiyordu fakat almıştı işte. Jaehyun'a inat almıştı ve paketini onun gözüne soka soka yürüyordu yanında.

"Artık bir şeyler içebilir miyiz, susadım."

Jaehyun Taeyong'un sessizliği bozmasıyla usulca başını salladı ve onu ilerideki güzel kafelerden birine soktu. Hava sıcak olduğu için kafenin dış kısmında bir masaya oturmuşlardı.

"Burası güzelmiş..." diye mırıldandı Taeyong. "Beni daha sık dışarıya çıkarmalısın."

Jaehyun gülümsedi. "Benimle sahiden arkadaş mı olmaya çalışıyorsun?"

Taeyong duraksadı, gözleri ışıl ışıldı.

"Evet, dedim ya senden eskisi kadar nefret etmiyorum artık."

Jaehyun yanlarına gelen garsondan bir buzlu americano istedi Taeyong'a cevap vermeden önce. "Biz arkadaş olamayız Taeyong."

Taeyong garsona siparişini söylediğinde, "Neden?" diye sordu. "Göğüslerime dokundun diye mi?"

Jaehyun bir an kahkaha atmak istedi.

"Saçmalama istersen."

Taeyong dudaklarını büzdü, o ciddiydi.

"Gözlerinde görebiliyorum Taeyong, gizlemeye çalıştığın öfken ve nefretin hâlâ oradalar. Arkadaş olabileceğimizi sanmıyorum."

Taeyong oflamak istedi, bu adam neden bu kadar zekiydi ki?

"Hayır yanılıyorsun. Evet senden hâlâ çok haz etmiyorum fakat deniyorum işte. Seni sevmeye çalışıyorum, artık varlığın beni öfkelendirmiyor buna katlanabilirim."

Jaehyun bir süre Taeyong'un güzel yüzünü süzdü. Onun gizemli kahverengi gözleri ışıl ışıl parıldıyordu bu gece. Belli belirsiz bir gülümseme verdi ve  cebindeki kutuya uzandı. Siyah kadife kutuyu masaya bırakırken, "Yaş günü hediyen." diye söylendi usulca. "Yarın erkenden ülke dışına çıkıyorum bu yüzden şimdiden vermek istedim."

Taeyong umursamazca omuz silkti fakat gözleri meraklı bir ifadeyle hâlâ kutudaydı.

"Önemi yok yaş günlerimi umursamıyorum."

"Yinede güzel bir gün geçirmelisin."

Kutuyu parmaklarıyla Taeyong'a doğru ittirdi. "Aç hadi."

Taeyong ince parmaklarıyla kutuyu kavradı ve içini saran heyecan eşliğinde siyah kutunun kapağını araladı. Bir pırlanta saatti, göz alıcı parıltısı Taeyong'un çok hoşuna gitmişti. Fakat heyecanını belli etmedi, bu herif onu böyle pahalı hediyelerle kandıramazdı.

"Çok güzel..." dedi yalancı bir gülümsemeyle. "Teşekkür ederim."

Jaehyun önemli değil der gibi başını salladı ve masanın üzerine bıraktığı sigarayı aldı eline. Taeyong'un kısılmış gözleri sigaraya odaklandığında ise yakmadan geri bırakmıştı. "Kusura bakma alışkanlık."

Ah... onun bu tavırları Taeyong'un hoşuna gidiyordu, bunu itiraf etmeliydi.  Ondan nefret etmek gittikçe zorlaşıyordu.

İkilinin içecekleri geldiğinde Taeyong buzlu içeceğinden büyükçe bir yudum aldı. Gözleri hâlâ saatteydi.

"Takmamı ister misin?" diye sordu Jaehyun bunu fark ederken.

"Olur."

İnce bileğini uzattı Jaehyun'a. Jaehyun nazik bir şekilde saati Taeyong'un bileğine geçirdi.

"Yakıştı."

Taeyong kafasını salladı, sahiden yakışmıştı. Bu herif ona neyin yakışacağını iyi biliyordu.

love or hate // jaeyong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin