1.7~ ♡

518 50 4
                                    

Sarışın genç deliksiz uykusundan uyandığında usulca gözlerini araladı ve sevimli bir esneme verdi. Bulanık görüş alanı netleşirken karnında hissettiği el ile bakışlarını aşağıya kaydırdı ve Jaehyun'un elini karnına koyduğunu fark etti.

"Jaehyun!"

Elini tutup çekmiş ve ayağa kalkmıştı hızlıca. Çatılı kaşları ve belindeki elleri eşliğinde yakışıklı adamın uyanmasını izlerken, Jaehyun uykusundan uyanmış ve anlamazca Taeyong'u süzmüştü. "Ne oldu?"

Taeyong anlamsızca sinirliydi.

"Gece uyuyakalmışım. Güya sen uyuduktan sonra gidecektim."

Jaehyun sırıttı. "Benim için sorun yok çok güzel bir uykuydu."

Taeyong dağılmış sarı saçlarını gelişigüzel düzeltti. "Fırsattan istifade bana dokunmayı da ihmal etmedin tabi."

"Hadi ama bundan rahatsız mı oldun, küçük masum bir dokunuş sadece."

Taeyong burnunu dikleştirdi. Bundan hoşlandığını belli etmesede olurdu. "Kalk hadi." Örteği Jaehyun'un üzerinden çekerken kaşlarını çattı. "Bakıyorum da iyileşmişsin."

Jaehyun huzursuzca yattığı yerden doğruldu, dünden çok daha iyiydi fakat yataktan hiç çıkası yoktu bugün. Ne olurdu sanki tüm gün boyunca Taeyong'a sarılarak uyusaydı?

"Kahvaltı etmek istiyorum." Taeyong mızıldandı. Dün çok az yediği için şu an kurt gibi açtı. "Beni dışarı çıkar, burada sıkıldım."

Jaehyun ayaklandı ve hoşlandığı gence doğru attı adımlarını. Onun narin omuzlarını usulca tutarken, "Seni çok güzel bir yere götüreceğim." diye söylendi. "Paris'in en güzel yerine."

Taeyong oldukları andan memnundu. Memnuniyetini belli etmek istemese bile Jaehyun ile birlikte olmak hoşuna gidiyordu. "Peki, o zaman çık giyinmem gerek."

Jaehyun'un parıldayan bakışları baştan aşağıya Taeyong'u süzdüğünde, "Ne bakıyorsun?" diye sordu genç adam. "Önünde mi soyunayım?"

Jaehyun dalga geçer bir ifadeyle elini kalbine götürdü. "Taeyong böyle şeyler söyleme lütfen." Bu defa Taeyong'un elini tutmuş ve kalbinin üzerine götürmüştü. "Heyecanlanıyorum. Bak kalbim nasıl da hızlandı."

Taeyong dişlerini sıktı. Bu dalgacı herif ara sıra sinirlerini bozmaya devam ediyordu. "Jaehyun..." derin bir nefes aldı. "Tanrı aşkına, lütfen eski haline dönebilir misin?"

"Bu benim normal halim Taeyong. Benden nefret etmediğin zamanlarda mutlu olurum ve mutlu olduğumda ise böyleyimdir işte." Eli usulca Taeyong'un yanağına gitti. Taeyong Jaehyun'un elindeki sıcaklığın yanağına doğru aktığını hissetti. "Bu halimden hoşlanmıyorsan eğer bir daha böyle davranmam."

Tamam. İtiraf etmeliydi ki bu Jaehyun hoştu. Sürekli kendisi ile flört etmesi ya da şakalar yapması güzeldi. Taeyong keyif alıyordu fakat bunu ona belli etmek istemiyordu. Yine de bu, Jaehyun'un olduğu kişiydi. Onun olduğu kişiden rahatsızlık duyduğunu düşünmesini istemezdi. Bu kırıcı olurdu ve Taeyong Jaehyun'un kırılmasını istemiyordu. Usulca başını yana eğdi ve Jaehyun'un dokunuşunu iyice hissederken hafif bir tebessüm verdi. "Hoşlanıyorum."

Bu hareketi Jaehyun'un hoşuna giderken baş parmağı usulca Taeyong'un elmacık kemiğini sevdi ve gülümsedi gamzeleri yanaklarındaki yerlerini alırken.

"Ama artık hazırlanmamız gerek."

Jaehyun büzdüğü dudakları eşliğinde elini çekmiş ve kafasını sallarken sessizce odadan çıkmıştı. Taeyong gülmemek için çaba sarf ederken, "Şapşal..." diye söylendi ve kapıyı kapattığında tuttuğu gülümsemesini bıraktı. "Neden bu kadar sevimli?"

Kıyafetlerine yönelmiş, Jaehyun ile Paris'te geçirecekleri gün için hazırlanmaya başlamıştı.


⸻ ♡ ⸻

⸻ ♡ ⸻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
love or hate // jaeyong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin