3. Bölüm : Beni Oradan Kurtarıp Aldı

46 19 1
                                    

Biri konuşmaya başladı "Selin, Selin burada mısın? Buradaysan neredesin?" bu ses Ortak'ın sesiydi. "Ortak buradayım sesime gel!" diye seslendim titreyen sesimle. Adım sesleri olduğum tarafa gelmeye başladı. Bir-iki dakika sonra Ortak yanıma geldiğinde şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. "Saçların..." dedi devamını getirmedi. "Evet, saçlarım." elim saçlarıma gitti. "Kısaldılar." dedim gülümsemeye çalışarak. O da gülmeye çalışarak yanıma oturdu. "Ne oldu Selin, yok Ortak? Sabah iyiydin." "Hepsini anlatayım mı?" dedim sanki arkadaşını babasına şikayet eden küçük bir çocuk gibi. "Anlat." dedi o da bana aynı çocuklukla. "Şimdi ben kursa geldim. Hoca ders olmayacak dedi işi varmış. Bize geçen hafta yaptıklarımızı yapmamızı söyledi. Bende tokamın olmadığını fark edip buraya geldim. Buraya geldiğimde Elçin ve Şeyma'nın burada olduğunu gördüm ama umursamadım." umursamam gerekirmiş diye geçirdim içimden. "Dolabımın olduğu yere gittim sonra Elçin Şeyma'ya bir şey dedi ama anlayamadım. Sonra Şeyma kapıyı kilitleyip onların dolaplarının olduğu yere gitti. Elçin hemen kapının önüne geçti. Şeyma elinde bir makasla geldi sonra benim kollarımdan tutup bir sandalyeye bağladılar, ağzımı bantladılar. Sonra ise zorla saçlarımı kestiler." diyerek her şeyi anlattım. Şaşkın bir ifadeyle gözlerime bakmayı sürdürüyordu. "Ortak n'oldu gittin?" elimi gözünün önünde birkaç kez salladım. "Ortak!" diyerek koluna dokunduğumda en sonunda Dünya'ya geri dönerek irkildi. "Selin soy isimlerini söyle disipline gitsinler. Bunlar zorbalık geçen sefer hatta dün de şu döktüler. Neden söylemiyorsun?" haklıydı söylemem gerekirdi ama söyletmiyorlardı. "Söyleyemem kimseye." dedim sebebini söylemedim. "Neden Selin, neden?"
"Beni eğer söylersem daha kötü davranacaklarına dair tehdit ediyorlar." bu sefer şaşırtmadı git gide bana üzülüyor onlara öfkeleniyordu. "Tamam Selin ben bir çözüm buldum. Gel." dedi hüzünlü bir sesle ve tek kolunu altına girmem için açmıştı. Koluna bakıp kafamı olumsuz anlamda salladım. Sonuçta sahte de olsa evliydi ve bu okul onun karısının babasınındı. Neden yaptığımı anlamış olacak ki kolunu indirip iki kolunu sarılmam için açtı. Bu sefer bende kollarımı açıp sarıldım. Bu sonuçta arkadaşça bir sarılmaydı. O da belime ellerini doladığında kokusu burnuma geldi. Okyanus... Nedense bu koku bana sanki ölüymüşüm de şimdi yaşamaya başlamışım gibi hissettirdi. Neden? Ortak yaşamamı neden hissettirsin. Yine ağlamaya başladığımda Ortak geriye çekildi ve ellerini kaldırıp yanaklarımı sildi. Bana ilk yardım eden o'ydu. Bana daha önce kimse yardım etmemişti. Bu aklıma gelince ellerini tutup tebessüm ettim. Ona son bir kez sarılıp ayağa kalktım. Ayağa kalkınca elimi onun da elimi tutup kalkması için uzattım. Elimi tuttu ve kalktı. " Bir dakika çantamı alıp geliyorum." dedim ve dolabımın olduğu yere gittim. Çantamı alıp yanına gittiğimde -ne kadar abinin olmasının nasıl olduğunu bilmesem de- bir abi gibi tek kolunu omzuma attı. "Ailene ne diyeceksin? Sabah uzundu ve fark edilmeyecek gibi de değil." haklıydı kısa kesmişlerdi. "Ben bulurum bir şey yolda. Neyse saat kaç biliyor musun?" konuyu değiştirip saati sordum ona göre eve gidecektim. Ortak diğer kolundaki saate baktı. "Saat ikiyi otuz yedi geçiyor. Kursun saatinin bitmesine yarım saatten az kalmış gel oturalım, biraz sonra gidersin. Hatta eve geç git annene şey de; 'Anne size sürpriz yapmak istedim hiç haber vermeden saçımı kestirdim.' Nasıl?" gülerek "Güzel tamam derim bunu sağ ol." dedim. "Bak soy isimlerini ver lütfen. Güvenlik kamerasından bulduk deriz ki zaten orayı çeken bir güvenlik kamerası var." biraz düşündükten sonra kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır olmaz sen söyledin derler. Hem bu sene okulda son senem göz açıp kapatıncaya kadar geçer zaman." dedim yine yüzümdeki buruk tebessümle. "Peki daha fazla uzatmıyorum şu an ama sonra konuşacağız seninle." dedi ve burnuma fiske vurdu. "Gel kantine gidelim su falan içersin, oturursun kendine gel." başımı olumlu anlamda salladım ve beraber kantine geldiğimizde herhangi bir masaya oturduk zaten bütün kursların ders saatiydi. "Ben bir su alıp geleyim sana." dedi Ortak ve kalkıp Muazzez Ablanın yanına tezgahın olduğu yere gitti. Ortak bir şişe suyla yanıma gelip oturdu ve suyu bana uzattı. Elinden titreyen ellerimle suyu alıp içtim. "Teşekkür ederim." deyip gülümsedim. "Ne demek, rica ederim." dedi Ortak da.



Bu bölümü kısa yaptım çünkü bir olay var onu diğer bölüme saklamak istiyorum zaten uzun zamandır bölüm paylaşmıyordum.

SERENDIPITYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin